DEMOKRASİ TEST MASASINDA
Bir yanda “barış” naraları atanlar, diğer yanda “savaş” işaretleri verenler… Bu ülkede siyaset aynı çürümüş tiyatroyu oynamaktan bıkmadı, millet izlemekten bıktı.
Barış mı diyorsunuz? Bu ülkede taraflardan biri barış, diğeri savaş diyorsa, o oyun çoktan çöpe gitmiştir.
TBMM Başkanlığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın da aralarında bulunduğu 11 milletvekili hakkında dokunulmazlık dosyalarını Meclis’e sundu. Demokrasi yine test masasında, ama ne iktidarın umurunda ne muhalefetin. Gerçi umurlarında olsa ne yazar olmasa ne yazar. En baştaki bir kere çıkmış raydan, girmiş bir kere mayınlı yola, hedef diktatörya…Yaşamak yandaş olmanın, iktidar tarafında bulunmanın ipine bağlı…
Grup toplantılarında yenilen sözlü tokatlar, atılan siyasi şamarlar belli ki ne ana muhalefetin ne de diğer muhalefet partilerinin aklını başına getirmeye yetmiş. Çünkü bu memlekette muhalefet, iktidardan fırça yiyince bile aynı duvara çarpmaktan vazgeçmeyen bir alışkanlık haline geldi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, Bahçeli’nin İmralı çıkışlarını “tarihi bir sorumluluk alma cesareti” diye alkışlaması ise siyasetin içine düştüğü garabetin manifestosu gibidir. Bir taraf özgürlük, demokrasi, adalet nutukları atarken; diğer taraf her yolu APO’ya bağlamaya devam ediyor. Bu mantıkla ülke yarına değil, uçuruma gider. Seçmen için de, siyaset için de bu tablo karanlık bir tünelin giriş kapısıdır.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleriyle ilgili dokunulmazlık dosyaları Karma Komisyona havale edildi. Bürokrasi aynı, sonuç belli, siyaset ise yine kendi döngüsünde çırpınıyor.
Karma Komisyona sevk edilen milletvekilleri:
Özgür Özel, Tülay Hatimoğulları, Ümit Dikbayır, Mustafa Adıgüzel, Deniz Yavuzyılmaz, Ahmet Şık, Kamuran Tanhan, Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Onur Düşünmez, Nevroz Uysal Aslan, Zeynep Oduncu Kutevi.
İktidar “dosya siyasetiyle” baskısını artırırken, muhalefet kendi iç tutarsızlıkları ve akıl tutulmasıyla iktidara can suyu vermeye devam ediyor.
Bu ülkede asıl kriz işte burada:
İktidar yönetmeyi beceremiyor, muhalefet muhalefet etmeyi bile başaramıyor.
Geriye de milletin kaderiyle oynanan bu kısır döngü kalıyor. Bu gidiş belli hepimizi karanlık bir tünele sürüklüyor.