Seçilmiş belediye başkanları görevlerini yapamasın diye her gün bir engel, her gün bir kumpas!
Halkın oylarıyla göreve gelen belediye başkanlarını itibarsızlaştırmak, işlevsizleştirmek, hatta cezaevine göndermek için her türlü kirli senaryo sahnede. Belediyelerin hesapları didik didik ediliyor ama yandaş müteahhitlerin milyarlarca liralık yolsuzlukları sümen altı ediliyor, kendi belediyelerinin işletiği suçları iktidarın korumasında. Belediyelerin hizmetlilerini kilitlemek, bütçeleri engellemek, projeleri tıkamak, “topal ördek” misali iktidarın sistematik politikası haline gelmiş durumda.
Cumhurbaşkanı, halkın seçtiği belediyeleri çalıştırmamakla övünüyor adeta. Çünkü biliyor ki çalışkan, şeffaf, halkçı belediyeler AKP’nin yıllardır sürdürdüğü israf düzenini gözler önüne seriyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve daha birçok büyükşehir belediyesi bugün halkla doğrudan temas kuruyor, sosyal destek sağlıyor, yoksula dokunuyor. Bu, sarayın konforunu bozuyor. Halkın “başka bir yönetim mümkün” dediğini görmek onları korkutuyor.
Peki, bu korkunun sonucu ne? Belediyelere kayyım tehditleri, hakkında hiçbir somut delil olmadan, uydurma dosyalar, sahte tanıklar... Belediyeyi halk için yönetenler suçlu, talanı örtbas edenler kahraman! İşte AKP’nin adalet anlayışı bu. Hukuku belediye başkanlarına sopa yapmak, seçilmişleri yargı yoluyla linç etmek, görevden almak, yerine atanmış memurları getirmek!
Siz hangi yüzle halktan oy isteyeceksiniz? Seçileni içeri atıp, halkı cezalandırmakla demokrasi mi olur? Belediye başkanı halkın emanetidir. Ona uzanan el halkın iradesine kalkmış demektir. Bu, açık bir darbe girişimidir ve bu halk bu kirli oyunu not etmektedir.
Belediyeler; tarikatlara arsa peşkeş çekenlerin değil, halkın derdine derman olanların yeri olacak. Yerel yönetimler; ihaleyle zenginleşen bir avuç haraminin değil, halkın nefes borusu olarak kalacak. Ne yaparsanız yapın, bu iradeyi kıramayacaksınız.
Unutmayın: Belediye başkanlarını yargıyla, gizlenmiş tanıklarınızla susturamazsınız. Sandıkla geleni, zorla gönderemezsiniz. Bu halk, sizin oyunuzu da, tuzağınızı da görüyor. Ve zamanı geldiğinde, o sandıkla size öyle bir ders verecek ki; ne sarayınız kalacak, ne yandaş saltanatınız!
