Geçmişten bu yana insanlar iletişim kurmak için birçok farklı yöntem, araç ve teknoloji kullanmışlardır.
İnsanlar, yaşadıkları koşullar ve onları çevreleyen dünyaya göre geliştirdikleri iletişim yöntemlerini nesiller boyu devam ettirerek bilgi birikimini sağlamış, hayatta kalmış ve dünya üzerindeki varlığının köklerini derinleştirmiştir. Bu nedenledir ki iletişim, doğası gereği insan varoluşundan ayrı tutulmamıştır.
Yıl 1605’i gösteriyordu ki, gazete kitlesel iletişim araçları arasındaki yolculuğuna başlıyor. Birkaç yıl sonrasında ise dergi devriye giriyor.
Ardından telgraf 10 Eylül 1855. İnsanoğlu bunlarla da yetinmiyor. Sürekli bir yenilik arayışı içerisinde didinip duruyor. Takvimler 1829 yılını gösteriyordu ki, insanoğlunun yaşamına Daktilo giriyor.
Telefon ise tüm bu gelişmelerin ardından icat edilerek 1876 yılında insan hayatına giriyor. Telefon’un icadıyla birlikte insanların iletişim kurabilme imkânları bir anda hızlı bir yükselişe geçiyor. Çevirmeli telefonların takip ettiği iletişim devri sürecini ses kaydı yapabilen yeni araçların keşfi takip etti.
İnsanlığın teknoloji ve bilim alanlarında büyük gelişmelere tanıklık ettiği bir dönemde, radyo dalgalarının, telgrafın ve telefonun icat edilmesinin ardından yapılan çalışmaların bir ödülü olarak ortaya çıkıyor. Böylece radyo ile birlikte iletişim algısı da bir üst noktaya taşınmış oluyor.
Tabi insanoğlu durmuyor ve hep bir yenilik arıyor. Ve nihayetinde radyodan sonra geliştirilen televizyon sayesinde çok geniş kitlelere hitap etmek mümkün hale geliyor. Ve ardından Bilgisayar, İnternet, cep telefonları vs. Yani günümüz teknolojisi… İnsanoğlu tüm bu gelişmelere tamam diyor mu? Hayır, hala yeni yeni teknolojileri arayıp bulmanın ve insanoğlunun yaşamına sokmanın peşinde.
İletişim ortaklaşa bir süreçtir
İletişim, karşılıklı ileti alış-verişi şeklinde gerçekleşen ve anlamlarda ortaklaşmayı amaçlayan bir süreç olduğuna göre kimimizin gelişen yeni süreçlere adapta olmakta zorlandığımızda bir gerçektir. Örneğin kişi, 20 yıl önce aldığı Telefonu ve numarasını hala kullanıyor olmalarıdır. Bugün geldiğimiz bu insanların nesilleri de tükenmek üzeredir.
Şimdi sormak lazım, ortalama 20 yıl boyunca numarasını değiştirmeye ihtiyaç duymayan insan profiline kısaca; “Geçmişiyle yüzleşmekten korkmayan, aslanlar gibi her arayanın karşısına çıkan güvenilir ve istikrarlı insanlardır” diyebiliriz. Açıkça söylemek gerekirse bu insanların kıymetini bilmemiz gerekiyor.
E bazıları da var ki, bir yıl içerisinde birkaç defa numarasını değiştiriyor. Neden? Hal böyle olunca ortada bir sıkıntı var demektir. Sürekli numarasını değiştiren bu insanlara biraz temkinli yaklaşmak gerekiyor. Tabi bu sadece bir öneri. Numara değiştirmenin zorunlu olduğu halleri de unutmamalıyız.
Yine de siz siz olun hala numarasını değiştirmeyen insanların birz olsun kıymetini bilin…!