Son yıllarda bu ilçede yaşananlar, şüphesiz ki Esenler halkı için kaygı verici bir hal almış durumda. Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun yönetimi, sadece kentteki gelişim ve yenilikle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda, ilçede adalet, şeffaflık ve halkla ilişkiler anlamında ciddi sorunlar da gözler önüne seriliyor.
Başkan Göksu'nun son dönemdeki yönetim tarzı, hem iç hem de dış siyasetteki tavırlarıyla adeta Esenler’i iktidar partisinin "arka bahçesi" haline getirmiştir. Yerel halkın beklentilerinden çok, iktidarın çıkarları doğrultusunda hareket eden Göksu, her fırsatta hükümetin ve partisinin politikalarına sıkı sıkıya bağlı kaldığını gösteriyor. Lakin bu tavır, halkın beklentilerinin ve sorunlarının göz ardı edilmesine neden oluyor.
Esenler, en temel sorunlarıyla baş başa bırakılmış bir yerleşim yeri haline geldi. Altyapı problemleri, yeşil alan eksikliği, trafik sıkışıklığı ve eğitimdeki yetersizlikler gibi halkı doğrudan etkileyen sorunlar büyümeye devam ederken, Başkan Göksu'nun halkla ilgili duyarlılığı sorgulanıyor. Kendisinin "görünür" olduğu her an, adeta bir "sahne performansı" sergileniyor ve ilçenin gerçek meseleleri ise gölgede kalıyor.
Göksu'nun siyasi duruşu, sık sık Esenler'in özünden uzaklaşmasına neden oluyor. Yerel yönetimlerin halkla yakın ilişkiler kurması gerekirken, Tevfik Göksu'nun yalnızca iktidar partisiyle iç içe geçmesi, Esenler’de gerçek anlamda bir yerel demokrasi anlayışının gelişmesini engelliyor. Halkla iletişim eksiklikleri, temsilci olarak kendisinin sadece parti politikalarını savunmaya odaklandığını gösteriyor. Bu durum, vatandaşın haklı taleplerine duyarsız bir yaklaşımı da beraberinde getiriyor.
Şehircilik ve altyapı konularında, Esenler halkı daha kaliteli yaşam alanları talep ederken, Göksu’nun yönetimi, sadece seçim vaatleriyle sınırlı kalıyor. Esenler'de büyük projelere imza atılmadığı gibi, mevcut projeler de çoğu zaman "göz boyama" amacını taşıyor. Örnek vermek gerekirse, parkların ve yeşil alanların yetersizliği, çevre sorunlarının büyümesi ve ulaşım altyapısındaki aksaklıklar, Esenler'in modern bir şehir olma yolundaki ilerleyişini engelliyor.
Tevfik Göksu’nun en çok eleştirilen yönlerinden biri de, Esenler’deki demokratik süreçlere yeterince özen göstermemesi. Belediye meclis toplantıları sıkça tartışmalara ve kavgaya sahne oluyor. Başkan Göksu'nun bu toplantılarda izlediği tavır, bir belediye başkanına yakışmayacak derecede sert ve agresif bir dil içeriyor. Esenler halkı, bu tarz bir yönetim anlayışından uzak durarak daha kapsayıcı, daha şeffaf ve halkla barışık bir liderlik anlayışı bekliyor.
Bu noktada, Göksu'nun başkan yardımcısı Ömer Çetinkaya'nın da Esenler halkı nezdinde ciddi bir güven kaybına yol açtığı söylenebilir. Özellikle meclisteki tavırlarıyla dikkat çeken Çetinkaya, muhalefetten gelen her öneriye alaycı bir yaklaşım sergileyerek, demokratik katılımı ve sağlıklı bir tartışma ortamını engelliyor. Her fırsatta muhalefeti küçümseyen, gerçeklerden uzak ve popülist söylemlerle Esenler'in sorunlarını göz ardı eden Ömer Çetinkaya'nın yaklaşımı, ilçenin acınacak bir durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Esenler, bir yandan gelişim iddialarını sürdürmeye çalışırken, diğer yandan yerel yönetimin sağlıklı bir diyalog ve çözüm üretme kapasitesinden yoksun kalması, halkın umutsuzluğunu pekiştiriyor.
Tevfik Göksu’nun yönetiminde, Esenler, siyasi oyunların ve çıkar ilişkilerinin gölgesinde kalmış bir ilçe olarak ilerlemeye devam ediyor. Yerel yönetimin halkın sorunlarını çözme noktasındaki yetersizliği, ilçenin geleceğini tehdit ederken, aynı zamanda halkın siyasi bilinçlenmesini engelliyor. Esenler’in, büyüyen bir şehir olarak daha dinamik, daha adil ve daha halkçı bir yönetimi hak ettiği gerçeği ise göz ardı edilmemeli.
Sonuç olarak, Tevfik Göksu’nun Esenler’deki liderliği, yalnızca iktidarın talepleriyle şekillenen bir yönetim anlayışından ibaret. Esenler halkı, gerçek anlamda bir değişim bekliyor. O değişimi gerçekleştirmek içinse, sadece hükümetin değil, halkın da sesine kulak veren bir yönetim anlayışına ihtiyaç var. Ömer Çetinkaya’nın da Esenler’in geleceği için daha gerçekçi, halkçı ve çözüm odaklı bir tavır benimsemesi gerektiği açıkça ortada.