Bugün bu topraklarda yaşatılan adaletsizlikleri, derin krizleri, ve kaosları yaratanlar, bizlere açlığı ve yoksulluğu bile çok görenler adalet duygusu olmayanlardırlar. Siz adaletsizliğe prim verenler onları seçtiniz, görevlendirdiniz ve bizim başımıza musallat ettiniz. Toplum olarak sizler vallahi günahkarsınız, sizinle aynı cehennemde kimse yanmak istemez. Boşuna ağlamayın siz seçtiniz, siz göndermelisiniz ama yine iş bu ülkenin solcularına kaldı, demokrasi güçleri bunları gönderecek, bu ucube sistem demokratik yollarla yıkılmalı.
Bakınız ama dört tarafa… Bir tarafta “demokrasi için savaş veren bedeller ödeyenler” diğer tarafta ise küresel terörün yıkım, yağma ve talan operasyonlarını zevkle seyredenler var. Başka bir pencereden ise “vatan-devlet-din” tüccarlığı ile demokrasiden sapan, raydan çıkanlar, emperyallere uşaklık yapanlar var ve bunları alkışlayan, oy verip tekrar tekrar seçen yığınlar var. Başka bir taraf ise halkın iradesine ipotek koyan yerel iktidarların merkezi iktidarlardan daha başarılı olmasına tahammül yapamayan irade ipotekçileri var! Yahu…bu topraklarda … yıkım, yağma ve talanın devamını sürdürmek için kayyımlara alkış tutan zavallı ama kalabalık yığınlar varsa bize adaletin
Ülkemizin ve ülke insanının hasret kaldığı veya çoklarımızın hasretle beklediği, hararetle savunduğu demokrasi ve adalet mücadelemize en çok da demokrasiye ve adalete ihtiyacı olanlalar bu mücadeleye karşı çıkıyor? Halbuki bugün ülkeyi yöneten AKP’nin en önemli problemlerinden ve hastalıklarından biri aklın ve bilimin ışığını kabullenmemesi, halkı köle olarak görmesidir.
Adaletsizlik, adaletsizlik… Ülkemizi çöküşe, yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizin birkaç yandaşa peşkeş çekilmesine, ahlakı değerlerimizin çürümesine, yığınların yoksullaşmasına, aç kalmasına, bebeklerin ölmesine, sokakların yaşanılmaz hale gelmesine neden oluyor. Neden oluyor eğitimin, sağlığın, güvenliğin ticarileşmesine. Neden oluyor çocuklarımızın kötü yollara düşmesine, üç beş sokak serserisinin mafyavari işlerle aydın, yazar ve halk savunucularının kurşunlanmasına, tehditlerle geri püskürtülmesine. Adaletsizlik tüm halk ve emek kesimlerini sindirecek kadar etkin olduğu gibi ülkenin ve ülke insanın baş belasıdır. Adaletsizlik bir karabulut gibi ülkemin üstüne çöktüğü için çürümüşlüğe doğru hızla gidiyoruz. Adaletsizliğe zehri olan ise bir halkın din, iman hamaseti ile uyutulmasıdır. Hiçbir üretimi olmayan cemaat, tarikat, devlet çürümüşlüğü üçgeninde cumhuriyetimizin bizlere sunduğu özgür birey olma hakkımız adaletin- hukukun katledilişiyle, elimizden uçup gidiyor.
Bu çöküşü umutsuzluğa kapılmadan ortadan kaldırmak, o zehirim panzehri olmak elimizde ise gelin hep birlikte adaletsiz olanlara karşı birlik olalım, gelin bu meşhur saray sistemini, adaletsizlik tohumları eken AKP hegemonyasını demokratik yollarla, ama adaletle yıkalım.
Devrimci yurtseverlik, Atatürkçülük, Atatürk’ün askeri olmak, vatanperverlik, taleplerimiz ancak adalet ile gerçekleşir. İnsanlık onuru, kurtuluşun meşalesi, huzur ve güven, insanca yaşamak, çevre ve doğamızı korumak ancak adalet ve hukukun üstünlüğü ile sağlanır!
Unutma… Ülkenin yarınlarını savunanları savunursan, yargısız infazları, özgür düşünceye ve özgür yaşama “kabulüm” dersen, halkın iradesine vurulan prangalara sessiz kalmazsan adaletli olursun, en azından adaleti aramış olursun…
AKP İktidarı ve gerçekleştirmek istediği düzen şeffaflık ve Eleştiriye Kapalı. Eğer bir yönetim eleştiriden kaçınıyor ve karar alma süreçlerini kapalı kapılar ardında yürütüyorsa, bu durum "bilime ve akla karşı" bir duruş olarak demokrasiye, adalete ve evrenselliğe aygırı bir başkaldırıdır.
