Mitinge DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu da katıldı.
Dersim Doğa, Yaşam ve Çevre Platformu'nun çağrısı üzerine il dışı ve ilçelerden gelen kitle Sanat Sokağı'nda bir araya geldi.
Binlerce kişi buradan alkış ve sloganlarla Seyit Rıza Meydanı'na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.
Foto: Ali Haydar Gözlü
Dersim Doğa Yaşam ve Çevre Platformu adına söz alan Zeynep Kılıç, Kırmancki (Zazaca) yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bu yapılanlar sadece tabiata yönelik değil aynı zamanda kimliğimize, toplumun inancımıza yöneliktir. Bu ekonomik yükselme değil, bu ekolojik yıkımdır. Kökümüzü değiştirmeye yönelik bir politikadır. Suyumuzu satıyorlar, buraları sermayeye teslim etmek istiyorlar. Sürekli ziyaretlerimiz üzerinde oynuyorlar ve bizi bu ziyaretlerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ziyaretlerimizin taşlarını ve suyunu satmak istiyorlar.”
Hatimoğulları: Maden şirketlerine alan açıyorlar
Mitingde söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Vahşi kapitalizm her yerde. Dünyanın her yerinde. Ağacımıza göz dikmiş. Ağacımıza dolar gözüyle bakıyor, para gözüyle bakıyor. Suyumuza toprağımıza göz dikmiş, oralara çıkarları için maden ocağı gözüyle bakıyor. Ayrıca ormanlarımızı yakarak onlara alan açıyorlar. Maden şirketlerine alan açıyorlar. Sadece bu değil. AKP yandaşlarına, inşaat şirketlerine, yandaş firmalarına alan açmaya devam ediyor. Ve bununla ilgili yasa üstüne yasa çıkararak adeta leblebi dağıtırcasına maden ruhsatları dağıtıyorlar. Dersim'den bir kez daha sesleniyoruz. Bizzat bu ülkenin bütün muhalefet gücü olarak 'doğa talanına hayır' dedik, 'hayır' demeye devam edeceğiz. Bizler birleşe birleşe, örgütlene örgütlene, mücadele ede ede kazanacağız" dedi.
Foto: Ali Haydar Gözlü
"Bir tek şansımız var. O da birleşik, demokratik mücadeledir"
Hatimoğulları, "Bizler bugünlerde bir süreç yürütüyoruz. Bu sürecin adı 'Barış ve Demokratik Toplum Süreci'dir. Bu süreçteki en büyük hedefimiz. Bu topraklarda ve coğrafyada barışı, demokrasiyi ve adaleti tesis etmektir. Demokratik toplum derken, tam da bunu kastetmekteyiz. Bakın değerli canlar barışa en çok bizlerin ihtiyacı var. Toprağı talan edilen, ağacı kesilen, mezrası zorla boşaltılan, köyü yakılan, göçe mahkum edilen, savaşın, çatışmanın, silahın, tankın, topun, tüfeğin her türlü zalimliğini gören halklar olarak bizlerin barışa ihtiyacı var. Barış bizim için farklı halkların ve inançların, bütün canlıların bir arada eşit kendi rengiyle yaşaması demektir. Barış demek, doğaya, yaşama, diline, kültürüne, inancına sahip çıkmak demektir. Ve bizler toplumun özü olan bu anlayışta, barışta ısrarcı olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
CHP’ye destek veren Tülay Hatimoğulları, "İktidarın ve sermayenin oluşturmuş olduğu bu düzen barış isteyenlere saldırmaya devam ediyor. Bugün bu ülkenin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik baskıları, bu süreci sabote olarak görüyoruz. Bu süreci sabote etmektedir bu baskılar. Ve buradan iktidara sesleniyoruz. Muhalefete olan baskılarınıza artık son verin. Demokratik mücadelenin önü açılmalıdır. Doğamız için, suyumuz için hep beraber mücadele edebilecek, hep birlikte yaşam hakkını savunabileceğiz. Bunun için bir kez daha diyoruz ki; bir tek şansımız var. O da birleşik, demokratik mücadeledir” ifadelerini kullandı.
Orhan Sarıbal: Ülkenin her tarafındaki maden şirketleriyle iktidarın ortaklığı var
Rûdaw'a açıklamada bulunan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da "Dersim mücadelesi, Dersim Munzur, bu dağların, bu ovaların bu suların mücadelesi, kapitalizmin dayattığı para düzenine karşı bir mücadeledir. Sadece Dersim'de değil Türkiye’nin her yerinde Ege'de, Marmara'da, Trakya'da, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, Karadeniz'de ülkenin her tarafındaki maden şirketleriyle iktidarın bir ortaklığı var. Temiz hava yoksa yaşam yoktur. Temiz su yoksa yaşam yok. Bir ülke, bir devlet, bir iktidar, bir yönetim, bir kamu eğer insanın yaşam hakkını koruyamıyorsa hiçbir şeyi koruyamıyor demektir. O yüzden mücadelemiz sadece madencilere değil onların ortaklığını yapan iktidar ve kanunlarına karşıdır” diye konuştu.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Aytaç, "Açtığımız davalar ve açıklan davalar büyük oranda başarılı oluyor ama buna rağmen ÇED raporu alınması gerekirken bu rapor alınmadan fiili olarak yapılan birçok çok işlemler var. Bağır Dağı da bunun örneklerinden biridir. ÇED raporu alınmadan orada maden çalışması yapılıyor. Bu raporlamamızdan sonra ne yapılabilir, nereden tutabiliriz… Burada Tunceli Barosu Yönetim Kurulu ile birlikte Türkiye Barolar Birliği olarak gereken desteği vereceğiz, onun için buradayız" şeklinde konuştu.

“Topraklarımızı zehirlemesinler”
Dersim'de son dönemde başta maden ve baraj projeleri olmak üzere bölgenin tahrip edilmesine tepki gösteren kadınlar, sahneye çıkarak herkesi mücadele etmeye çağırdı.
Vatandaşlardan Naciye Aktaş, "Topraklarımızı zehirlemesinler, bize karışmasınlar biz toprağımıza sahip çıkmasını biliriz. Bize karışmasınlar" dedi.
Feti Yılmaz, "Devlet bize zulüm yaptı, bu kez madenlerle bizi yok ediyorlar. Köylerimizi, toprağımızı yok ediyorlar biz buna karşıyız" ifadesine yer verdi.
Keyfa Özyol, "Doğamıza karışmasınlar, memleketimize karışmasınlar bizden uzak dursunlar bize yeter" dedi.
Miting, vatandaşların çektiği halayları ve yerel sanatçıların şarkılarıyla son buldu.