Eli öpülesi çağdaş, laik, vatansever öğretmenlerimiz, geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştiren, aydınlık yarınlarımızı hazırlayan öğretmenlerimiz… Sizleri bugünlere getiren ve bu mesleği sizlere sevdiren, emanet eden başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk 'ün ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü her gün olmalı ve her gün öğretmenlerimizin gününüzü kutlamak ne güzel olurdu.
Bu vatana insan yetiştirmek için bütün varlığıyla uğraş veren, bu uğurda her türlü fedakarlık yapan öğretmenlerimizin “hergün” günleri kutlu olsun.
Bölücü terör örgütleri tarafından katledilen Aybüke Yalçın, Neşe Alten, Necmettin Yılmaz, Ayşe ve Numan Konakçı, Yasemin ve Bayram Tekin'in ve daha nicelerinin aralarında bulunduğu şehit öğretmenlerimiz, yalnız 24 Kasım Günü'nde değil daima kalplerimizde yaşamasını dileyerek yaşadıklarını hatırlamalıyız ve rahmet olsun dileklerimizle, ailelerine bir kere daha sabır diliyoruz… UNUTMADIK- UNUTMAYACAĞIZ... Sizlere kalkan ellere, tetik çeken aşağılıklara bugün olduğu gibi her gün lanet olsun…
EĞİTİM SEN: Eğitim Emekçileri Hamasi Nutuklar Dinlemek Değil, Sorunlarına Kalıcı Çözümler Üretilmesini İstemektedir! “
Aslında 12 Eylül cuntasının bir ürünü olan “24 Kasım Öğretmenler Günü” 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin işine gelen bir gündür. “24 Kasım Öğretmenler Günü” 12 Eylül rejimini, uygulamalarının ve düşüncesinin yaşam bulması, bugünlerde ise işin içinden çıkılmaz halın aldığı, gerici eğitimin meşrulaşmasının temellerinin atıldığı gündür. TÖB-DER’in kapatılmasını ve binlerce öğretmenin mağdur edilmesinin kabullenilmesinin, öğretmenlerin örgütlü yapılarının darmadağın edilmesinin, öğretmenlik mesleğinin ayaklar altına alınmasının başlangıcı 12 Eylüldür. 12 Eylül ve bugünkü AKP zihniyetinin yaratmak istediği “itaatkâr öğretmen” olmanın kuralları o günlerden başlayarak bugün tüm halk kesimlerine sindire sindire kabul ettirdiler. Bu vesile ile bana çok şeyler öğreten, beni ben yapan öğretmenin TÖB-DER Başkanı GÜLTEKİN GAZİOĞLU’nu özlemle, rahmetle, saygıyla anıyorum.
Eğitim Sen 2015 yılında, öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma koşulları ve sorunları ile ilgili düşüncelerini ilk elden tespit etmek için kapsamlı bir araştırma gerçekleştirmişti. O araştırmada “Öğretmenliğin kutsallığından, “onurlu bir meslek” olduğundan söz etmişti. Ve siyasilere seslenerek “bildik ezber cümlelerin kullanılması, eğitim emekçilerini ciddi anlamda rahatsız etmektedir” demişlerdi. Yüz binlerce eğitim emekçisinin sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmek için yıllardır adım atmayanların, öğretmenlerin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz, eğitimin ve öğretmenlerimizin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini istiyoruz” denilmişti. O günden bugüne değişen hiçbir şey olmadığı gibi bugün sorunlar daha da derinleşerek büyüdüğünü görmekteyiz.
Bugün öğretmenlerin, doğrudan çalışma koşullarının daha kötüye gittiğini ve “Emeğimiz, Onurumuz ve Çalışma Barışımız İçin ÖMK İptal Edilsin” diye alanlarda haykırışını seyrediyoruz. “Bu sesi duymayanlar utansın” Seyrediyoruz “KARİYER” sınav yapılarak öğretmenlerin onurlarının kırılmasını, itibarsızlaştırılmasını. SEYREDİYORUZ… Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesini isteyen, kanunun neden olacağı sorunları ve kanuna itirazları içeren dilekçeyi Anayasa Mahkemesi’ne sunan EĞİTİM- SEN’İN mücadelesini.
Eğitim Sen’in bir süredir tüm emekçilere vazgeçmeden anlattığı ve haykırdığını görmeyen siyasilerin zavallılığını seyrediyoruz. Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran bir iktidarın zalimliğini seyrediyoruz. Öğretmenlerin özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesine karşı susan, bir şeyler yapmaya korkan, boş ajandaları ile bu düzene hizmet yapan ama bu düzen karşıtıymış gibi görünen tüm muhalefet siyasi partilerinin korkaklığını. Meslek onurunu ve eğitimcilerin geleceğini, çocuklarımızın istikbalini, ülkenin aydınlık yarınlarını karartanlara karşı daha ne kadar susacaksınız…
