Şair… Haydar Ertem, hem halkın tercihine hem de Kılıçdaroğlu’nun gereğini yapmadığını şiire döktü. İsyanını belki de kimseler anlamayacak kim bilir kızanlar olacak ama o Anlamayanlara yine de duygu dolu sözlerle ama şiirce anlattı… İşte böyle… İşte şair Haydar Ertem'in yazıya döktüğü kelimeler, yüreğinin yangın yerine döndüğünü anlatan şiirce o sözler…
Şair… Haydar Ertem…
Selo aktif siyaseti bırakıyor, ağıtlar yükseliyor…
KK inadı yüzünden secim kaybediliyor, ilahlaştırılıyor…
Ne garip çelişki… Sadece bir hatırlatma.
Dokunulmazlıkların kalkması için imza veren ve Seloya mahpusluk yolunu açan KK değilmiydi?
Unutmayın ki…
"akşamın hesabını veremeyen,
sabahın sahibi olamaz"
Kim daha erdemli, siyaset bu denli kirlenmişken?
"Bozuldu ışıktan büyüsü duyguların
Korkunu da ucuzları türedi coşkunda
Erdem sığlaşıp özüne yabancılaştı
Dal kuru, dalga uysal
Herkes herşeyin sahtesine alışkın"
Şiir bitti...
Sol bir soru hareketiydi...
ne?, kim?, nerede?, ne zaman?, neden?, nasıl?” sorularımızdı..
Ama artık bir önemi kalmadı gibi...
Yanıtları çalınmış sorular oluverdi.
" Bulandı, yüreğin özgür sesi.
Teslimiyet başıboş, yiğitli evcil...
Onur sessizce köreldi gözevlerinde.
Dişlerin arasında bilendi küfür paslı keskin
Ne dövüş soylu, ne seviş
Çığlığı duyulmuyor sevinci"
Şiir bitti
Selo bize;
"Bir sürünün ne kurduyum, nede kuzusu... Kendiniz olun kendiniz"
der gibi…!!
Ve mümkünse;
Nerelisin? Kimdesin? Nesin?
Sorularına artık koça bir Hiçim Hiç...
Deyiverin...
Belki bu yeni bir başlangıç olur...
Bagajlarımızdan kurtulup, yankı odasından çıkıp, yeni bir yolculuk, yeni bir dünya hayali mümkün olur belki.
"Soldu içli sesin beslediği tomurcuk
Alaycı çalgılar dökülüyor şarkılardan
Hüzün sürgün, aşk yılışık"
Şiir bitti...
Artık şiire ses olmanın şevki kalmadı.
Şiiri içsesimin derinliklerine hapsedeceğim, o benim sığınağımdır...
Bundan böyle şiire ses olmayı bırakıyorum…
Ve şiiri içime gömdüğüm gibi, siyaseti de gömüyorum...