Yayın politikamda asla taviz vermedim, kimseye eyvallahım olmadı, hep sol kulvarda dimdik durdum. Evet, bazen sert bir dil kullandım, fakat ben bir melek değilim; benim amacım doğruyu savunmak, halkı bilgilendirmekti. Bu yolda kalemine güvenen, gücünü sadece özgür düşünceden alan bir gazeteci olarak, sayısız mahkemenin kapısında nöbet tuttum. Ama her zaman doğru bildiklerimi yazmaktan asla vazgeçmedim.
Ancak yoruldum ve artık bu mesleğe veda etmenin zamanı geldi diye düşünüyorum. Bugün, özgür basına yönelik baskılar arttı, basın mensuplarına şiddet ve tutuklamalar devam ediyor. Tüm bunlara rağmen ben yine de, kimseye eyvallah etmeden doğru bildiklerimi yazmaya devam ettim.
Genç gazetecilere tavsiyem, haksızlığa karşı durun ve gerçekleri cesaretle yazın. Özgür basının önündeki engeller ne kadar büyük olursa olsun, gerçek gazeteciler ve medya çalışanları inatla doğruyu söylemeye, halkı bilgilendirmeye mecburdur. Çünkü inandıkları değerler, mesleklerinin onuru ve kamuoyuna hizmet etme sorumluluğu onları cesaretlendirir.
Bizim gibi sol düşünen ve yazanlar için basın özgürlüğü bir seçim değil, bir zorunluluktur. Her zorluğa rağmen gerçeğin ve adaletin peşinden gitmek, gücün ve otoritenin zulmüne karşı dimdik durmak benim için hep bir onur kaynağı oldu. Bu inatçılığı bir miras olarak taşımak, yalnızca benim gibi gazetecilerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu olursa, o zaman tüm engelleri aşmamız mümkündür.
Günümüzde, basın özgürlüğü pek çok ülkede ciddi tehditler altındadır. Basın mensuplarına yönelik şiddet, tutuklamalar, işten çıkarmalar, sesini duyurmak isteyen gazetecileri susturmayı amaçlayanlar var elbette ama biz bu baskılara asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Bu sisteme bizim gibi sol gazeteciler bedeli ne olursa olsun kafa tuttuk, tutmaya da devam ediyoruz. Kalemimizi asla satmadık ve önümüze örülen korku duvarına rağmen hep doğruları yazdık.
Özgür basın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir sorumluluktur ve vicdan meselesidir. Zorluklara rağmen bağımsız gazetecilik geleneğini sürdürenler, toplumu birbirine bağlayan, adaletin ve eşitliğin savunucusu olurlar. Hangi koşulda olursa olsun, haber alma hakkını elinden almak isteyenlere karşı dik durmalı, inatla bu duruşu sürdürmelisiniz. Bir toplumda basın ne kadar özgürse, o toplum o kadar sağlıklı işler. Medyanın üzerindeki baskılar arttıkça, halkın doğru bilgiye ulaşma hakkı zedelenir. Gerçekler saklandıkça, toplumlar içsel bir boşluğa düşer.
Her yeni gün, her yeni haber, bu inatçılığın bir parçasıdır. Medyanın gücü, sadece haber duyurmakla kalmaz, aynı zamanda güçsüzlerin sesini duyurur ve toplumun her kesiminin eşit haklar için mücadele etmesini sağlar. Özgür basın, toplumların sağlıklı işleyişinin teminatıdır ve bu mücadelenin önündeki engeller ne kadar büyük olursa olsun, basın bu savaşı sürdürmeye devam etmelidir.
