Seçim startı verilir verilmez hareketle bereket birleşti, vaatler gırla bol keseden. Bu işin sonu nereye varacağını merakla bekliyoruz. Her yerde, her köşede varsa yoksa veya geçmişi kirli ne kadar halk ve emek hırsızı, eli kanlı katil varsa günahları yokmuş gibi siyasetin vitrinine çöktüler. Hesap sorulması gerekenler seçimler başlar başlamaz iki tarafın korumasında aklanıp baklandılar bile…
Dünün yanlışlarını yapanların birileri tarafından allanıp pullanması benim kanıma dokunuyor. 50 yıl siyasette var olup halkın yararına bir eseri olmayanlar, siyasi ömürlerinde anlamlı bir duvar yazısı bile olmayan, siyasi mezarlığa ve ebediyete intikal etmiş ne kadar kirli düzenbaz varsa bu seçimde ilahlaştı. Biz kötüleri unutmadık ama birileri bize bu namus yoksunlarını unutturmaya ve yutturmaya kalkışıyorlar; anayasaları delik deşik yapanları, binlerce gencin katilerini, işkence hanelerde yargısız infazlarda, siyasi kararlarla idamlara imza atan elleri kanlı katilleri iyi diye siyasi vitrine koydular. Kim bunlar? Biz onları elbette birgün yargılayacağız diye beklerken bugün o umut umutsuzluğa dönüştü…
Helalleşiyor millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı yolsuzluklar yapan aktörlerle, Ankara gar katilleri ile ülkenin fabrikalarını limanlarını yandaşlarına peşkeş çekenlerle, Sıvası yakanlarla, özgürlüklere pranga vurulması için genelgelere imza koyanlarla, devrim yolunda bedeni toprağa düşenlerin katil sürüleri ile. CHP’lilerin yaveri, sağın tescilli militanı İmamoğlu methiyeler diziyor Deniz’lerin katili Demirel gibi eli kanlı katile, Trabzon’da alındılar yaparak haykırıyor “NE DEKİM” diyen Denizlerin katilinden… Bunlar iktidar olmadan yanan yüreğimizde ki ateşe su yerine benzin döktüler.
Diğer taraftan Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve daha nice aydınları katleden, 91 kişinin ölüm emrini veren, işkenceli ve domuz bağlı katiller sürüsünün beslendiği Hizbullahçı yapılara bel bağlayıp, yönetim kadroları listesine yazan AKP + Erdoğan kulvarı var ortada. Yanı bu seçin sonucunda yarınlarımızı katiller ve hırsızlar çetesi belirleyecek, yok bunların birbirinden farkı.
Sorsanız hepsine hepsi aynı nakaratla “İkinci yüzyıl ve ülke bir dönüm noktasına geldi” vallahi bu sözlerin tamamı yalan. Sokaklar mutsuz ama taraf olmuşlar diye iki başlılık bu secimde öne çıkan en önemli unsur oldu. Mevcut iktidardan memnun olanlar ile ülkenin geleceğinden endişe duyanların kıyasiye ve körü körüne mücadelesi ve kavgaya varan söz düellosu ile sokaklar çalkalanıyor. Karabatak gibi gelmekte olan batmış ülkemin başına bu seferde çok belalar geleceği bir seçim ortamı yaşıyoruz. Şu anda ülke gerçekten her yönüyle kaos yaşıyor, yarınlara dair bu karanlıktan çıkış yerine daha derin karanlığa doğru yol alıyoruz.
Bir tarafımız açlık, yoksulluk, depremin vurduğu orta ve ağır hasarlı evler, yanan yürekler, yıkılan yuvalar, toprağa değil enkaza gömülen canlar. Diğer tarafta çaresiz kalmış rantiyeci iktidar, bir türlü bütünlüğünü sağlayamamış ve çareyi geçmişin karanlık yüzlerinde arayan muhalefet.
Durum bu… Durum seç beğen oy ver ama kime verirsen, kimi seçersen seç fark etmez yarınların asla aydınlık olmayacak… İlkelerinden savrulmanın bedeli ağır olacak, ağır olacak kendi öz evlatlarına ihanet yapmanın bedeli. Yanarsak birlikte yanalım ama bizi yakacak ateş bu kadar günahkar olanları yakan ateşle aynı hararetle yanmak adil olmayacak. Bu kadar ülkemize, ülke insanımıza kötülük yapanlarla aynı ateşte ve aynı cehennemde yanmak elbette haksızlık olacak…
