Yapıların %42’si Korozyonlu: “Bu oran kabul edilemez”
İnşaat Mühendisliği Uzmanı Prof. Dr. Ali Koçak, Habertürk TV’de katıldığı programda yaptığı değerlendirmede, İstanbul genelinde inceledikleri 228 binanın %42’sinde korozyon (demir donatılarda paslanma) tespit ettiklerini açıkladı. Bu oranın son derece yüksek olduğunu vurgulayan Koçak, “Korozyon, taşıyıcı sistemin dayanıklılığını doğrudan etkiler. %10’luk bir oran bile büyük risktir. %42 ise felaketin eşiğinde olduğumuzun habercisidir” dedi.
Kolon Kesen Binalar Çöküşün Eşiğinde!
Koçak, en çok karşılaşılan yapısal kusurun kolon kesme olduğuna dikkat çekerek, “İstanbul’da çökme riski taşıyan binalarda en yaygın sorun kolon kesilmesidir. Bu durum binanın taşıyıcı sistemini tamamen işlevsiz hale getiriyor. Yaptığım incelemelerde Binalarda ölüm getiren değişiklikler "Yapıların %42'si korozyonlu.” uyarısında bulundu.
Bakanlık Genelge Yayınladı, Belediyeler Yetersiz Kaldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaklaşık iki yıl önce yayımladığı genelgede, altında dükkân bulunan tüm binaların kolonlarının incelenmesi gerektiği bildirildiğini aktaran Koçak, “Ancak bu denetimleri kim yapacak? Belediyelerde bu konuda uzman teknik personel sayısı yetersiz. Kalifiye mühendis eksikliği nedeniyle denetimler ya yapılmıyor ya da yüzeysel geçiliyor” ifadelerini kullandı.
Yeni Hasar Tespit Yönetmeliği Hazırlanıyor Ama...
Hasar Tespit Komisyonu yetkililerinin çabaladığını ancak sağlıklı veri toplayamadıklarını belirten Koçak, “Bakanlık hasar tespit yönetmeliği hazırlığında ama mevcut durumda binalarda kolon kesilmiş mi, taşıyıcı sistemler zayıflatılmış mı diye bir analiz yapılamıyor. Çünkü elde veri yok” dedi.
Beton Dayanımı Zayıf, Karotlar Yetersiz
Yapı kusurlarının sadece korozyon ve kolon kesmeyle sınırlı olmadığını belirten Koçak, “Binaların beton dayanımı da genellikle yetersiz. Alınan karot örneklerinin büyük çoğunluğu projeye uygun çıkmıyor. Bu da, özellikle depremde dayanımın ciddi oranda düşeceğini gösteriyor” dedi.
Etriye Sorunu: 2000 Öncesi Binalar Alarm Veriyor
Koçak, betonarme elemanlarda demirlerin sıkı sarılmasını sağlayan etriye uygulamasında da büyük eksiklikler olduğuna dikkat çekti:
“2000 yılı öncesi yapılan binaların büyük kısmında etriye aralıkları uygun değil. Bu da yapıların darbe ve yatay yükler karşısında çabuk dağılmasına sebep olur. Yani, depremin ilk sarsıntısında yıkım kaçınılmaz hale gelir.”
Bilim İnsanlarının Uyarısı Net: Daha Fazla Zaman Kaybedilmemeli
Prof. Dr. Koçak’ın aktardıkları bir kez daha gösteriyor ki, İstanbul’daki milyonlarca bina içinde on binlercesi yıkım riskiyle karşı karşıya. Depreme karşı hazırlık için sadece vatandaş bilinci değil, merkezi ve yerel yönetimlerin hızlı, bilimsel ve kararlı adımları şart.