Özel,İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan "bilirkişi" soruşturması ve menajer Ayşe Barım ile sanatçılara yönelik "Gezi" soruşturmasına da değinen ana muhalefet lideri, konuşmasının sonunda da gelecek seçimlerdeki Cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceğini açıkladı.
Özel'in konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Hiç şüphe yok ki; yaşanan tüm sıkıntılara, baskılara, yargı tacizine karşı geçen hafta bu saatlerde 'Haydi başlıyoruz' diyerek bir başlangıç anlatacaktık ama yaşanan facia nedeniyle iptal etmek zorunda kaldık. Bolu'ya gittik, olması gerekenleri ilgili yerlere yönlendirdik. Rakamın 70'in üzerinde olduğunu biliyorduk ama bunu bilenlere dedik ki 'Yetkililer açıklasın, spekülasyon olmasın.' Ben 'Açıklayacaklar' dedikten saatler sonra açıkladılar. Rakamın 78 olduğunu öğrendik, 36'sı çocuktu.
O gün, başka bir partinin sözcüsü olarak seçimlere girip eleştirdiği partinin saflarına katılan kişinin rozet töreni yapıldı. Bir partinin kongresinin, bir milletin yasının önüne geçtiğini izledik. Ondan saatler sonra vardığım Kartalkaya'da bakanlara geçmiş olsun deyip bilgi aldık. Millet canıyla uğraşırken, evlatlarının bu kadarcık kalmış bedenlerini insanlar teslim almaya çalışırken, acının en büyüğü yaşanırken, suçluluk telaşıyla bir bakanın çıkıp yalandan hedef göstermesini, polemikler yaratmasını doğru bulmadığımı, hesap sorulacağını ama günün o gün olmadığını söyledik. Ellerindeki karayı kiri başkalarına bulaştırmaya çalışıyorlardı. Hakkaniyetli şeffaf bir soruşturma yürütülmesinin tarafı olmaya ilk günden beri devam ediyoruz. Bunlar olaydan 36 saat geçmeden Bolu Belediyemizi hedef göstermeye çalışırken, eski belediyenin onayladığı belgeleri bizim belediyemiz onaylamış gibi göstermeye çalıştılar.
Gerçek; AK Parti'nin 2007 yılında verdiği uygunluk belgesi, yine AK Parti'nin oteli 12 yıl denetlememesi, bölgenin turizm bölgesi olması, otele turizm işletme belgesini Kültür ve Turizm Belgesi'nin vermesi, bir sorun tespit edildiğinde devreye girecek olanın da yine aynı bakanlık olmasıdır.
Yangın lokantadan çıktı deyip işi belediyeye yıkmaya çalıştılar. İşin denetiminin kimde olduğunu falan kapatmaya çalışıyorlar. Bakın bilirkişi raporunun gerekçeli sonucunda diyor ki; Bolu İl Özel İradesi Başkanı, yani vali, otele turizm işletmesi ruhsatı veriyor. Bakanlığın sorumluluğu var. Buradan bakanlığın adını çıkartmaya çalışıp belediyenin adını eklemeye çalıştılar. Sonra da bilirkişilere el çektirdiler. Bilirkişilere ve başsavcılara baskı yapıldığını, bakanlığın bu baskıda bulunduğunu Bakan Ersoy'a söyleyecektim ama o telefona çıkamadı. Raporu da yalanlayamadı, geldi korsan diyor. Neye korsan diyor o halde; raporu ele geçirmeye korsan diyor. Biz adaleti çalmanıza izin vermeyeceğiz!
Kültür ve Turizm Bakanı da 'Sağlık Bakanı'nı görevden aldılar mı ki, ne oldu Yenidoğan Çetesi?' diyormuş. Bülent Arınç televizyonda söylüyor bunu; siz diyormuşsunuz ki 'Kabine revizyonunda değiştiririz, bu yangının sorumluluğu bize kalmasın, bunun yükü bizim olmasın.' Yazıklar olsun sizin partinizin çıkarına!
31 Mart yerel seçimlerinde bu millet bizi birinci parti seçtiğinde biz zafer gecesinde değil bir sorumluluk gecesinde olduğumuzu söyledik. Konvoylar, büyük kutlamalar istemedik, çünkü görevimiz Atatürk'ün partisini yeniden iktidar yapmaktı. Kutlama toplantıları değil çalışma toplantıları düzenledik ertesi haftaya.
Ülkede yoksulluk varken, 'Amerika bize saldıracak, Suriye'de zafer kazandık' falan konuşulsun istiyorlar. 'TRT sen de bunu köpürt, gazeteler bunu yazın' diyorlar. Ama o köpük uçtu gitti. Gazi Atatürk'ün partisi yine bu ülkenin birinci partisidir. Bizim yaptığımız et ve süt desteği, anne kart, doğal gaz desteği, belediye emekçilerinin alacağı maaştır.
Sizin yaptığınız da, kötü niyetli, gözü dönmüş birisini İstanbul'un başına musallat etmektir. Geçmişte Zekeriya Öz'e sahip çıkan, kendini kalkan eden sonra da o sıçan gibi kaçan Öz'ün arkasından giden, Enis Berberoğlu'nu hapse sokmak, Selahattin Demirtaş'ı cezaevine göndermek, Can Atalay'ı hapse atmak ve seçim sonrası da çıkarmamak, TTB'yi kapatmaya çalışmak, Sırrı Süreyya Önder'i yargılamak isteyen Akın Gürlek... Gürlek, sen insanların adalet duygusunu katlettin, gel siyasete diyorlar. İstanbul'da bir Akın'ım yok, oraya da yollamalıyım dediler sonra. Bir savcı siyasi olmuşsa artık siyasidir. Gazetecilere, bana, Esenyurt'ta, Beşiktaş'ta belediye başkanlarımıza, Ümit Özdağ'a, İBB başkanımız İmamoğlu'na, Ayşe Barım üzerinden çok sayıda sanatçımıza açılanlarda, daha dünkü soruşturmada hepsinde aynı kişi var. İmamoğlu'na teşekkür ediyorum dile getirdiği için. Aynı bilirkişi, her seferinde aynı adam seçiliyor.
Ayşe Barım mevzusu... Sektörde tekelleşme, adam kayırmacılık konuşurken bir anda 'Ben orayla ilgilenmiyorum, sen 12 sene önceye Gezi'ye git' dediler. 12 sene sonra gelmiş Gezi'ye gidenlerden hesap soruyorlar. O günde Gezi'de olan sonra saraya yanlayan Yavuz Bingöl'den hesap sorma da yok. Gezi'de bulunanlara 'Siz devleti yıkmaya kalktınız' diyenlere hatırlatayım. Tayfun Kahraman; parti üyem, kardeşimdir. Çiğdem Mater de onunla beraber yıllardır hapis yatmaktadır. Tayfun Kahraman o ağaçları kestirmedik, kışla yaptırmadı, AKM yıkılsa da yerine AKM yapıldı, AVM yapılmadı. Ama şimdi bu ülkede devleti yıkmaya çalışmaktan suçlanıyor. O gün 'Gençler güzel bir cevap verdi' diyen bir MHP'li şimdi Meclis başkanvekili, diğerleri de Meclis'te yanlarında. Bunlara hiçbir şey olmayacak, o gün oradaki gençlerden Tayfun'dan hesap sorulacak öyle mi? Sizden korkan sizde beter olsun!
15 Temmuz'dan ders almayanlara seslenmiş Bahçeli. 'Yüreğiniz yetiyorsa sokağa çıkın, ateşle oynamayı deneyin boyunuzun ölçünü alın' demiş. Birazcık utanmak, birazcık ar olur, bu lafları etmezsin. 15 Temmuz akşamı, hatta 16 Temmuz olmuş saat 2, bu kardeşiniz Meclis'te 'Darbecilerin karşısındayız' demişken, CHP'li vekillerimiz aynı çizgideyken, Bülent Tezcan ise halkı sokağa çağırmışken, Bahçeli bakın hangi açıklamayı yaptı? Bahçeli, 'Halkın sokağa davetinin -Erdoğan ile Bülent Tezcan çağırdı ya- Türk askeriyle muhtemel bir çatışma içermesi söz konusudur. Hiçbir dava arkadaşım bu karanlık sürecin tarafı olmayacaktır' dedi. Buyrun tweeti silmemişler, MHP'nin resmi sitesinde de duruyor. Bir de gelmişsin meydanlarda ders verdik diyorsun.
Senin kirli zihnini iktidar ortağınla beraber bu ülkenin başından göndereceğiz. Hangi görüşte olursa olsun iktidara kafa tutan herkesin davasını sahipleneceğiz. Bazı görüşlerimiz taban tabana zıt olsa da Ümit Özdağ'ın, teğmenlerin, Gezi yüzünden 7 yıldır içeride yatanların yanındayız.
Ekrem başkan adalet istedi diye ifadeye çağrıldı ama ifadeye çağrılan Ekrem İmamoğlu değil eşitlik, adalet isteyen herkestir. İfadeye çağrılan CHP'lilerin hepsidir, İstanbul'u bunlara karşı muhafaza etmek için yola çıkan İmamoğlu'dur, İstanbul ittifakıdır, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlardır. Cuma günü ifadeye çağrılan herkese ben 'Yüreğinize sağlık, gidin o ifadeyi verin' diyorum.
İstanbul'da bir dizi toplantı yaptık. Ekrem başkanla, Mansur başkanla konuştuk. Artık yeni bir dönem için mutabakattayız. Biraz önce söylediğim iki ismin 'Partim isterse, görev verilirse' deyip söyledikleri için teşekkür ederim. Artık yeni bir çağrı yapıyoruz. Bugün bu kötülüğe karşı demokrasiyle geldiği koltuğu şiddetle bırakmamak istemeyen kişilere karşı yeni süreç başlıyor. Önceki seçimlerde sandık koruma konusunda edindiğimiz tecrübelerle, çalışmalarımızla cumhurbaşkanı adayımızı belirleyene kadar yeni bir sürecin başındayız. Şubat, mart ve nisanda tüm hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Adayımızla birlikte 'Biz hazırız' demek için bekliyoruz. Adayı ben değil hepimiz, tüm CHP'liler belirleyeceğiz. Sizler sonraki Cumhurbaşkanını iktidar yapacak adayı seçmeye var mısınız? Partiye kaydolan herkes adayı belirleyecek."