Meclis'e Bulaşan Kan: Şiddetle Siyaset Yapanların Vebalidir

Meclis

TBMM'de yaşananlar, demokrasinin kalbinde açılan derin bir yarayı gözler önüne sermektedir.

Milletvekili Ahmet Şık'a yapılan fiziksel saldırı ve araya girmeye çalışan bir kadın milletvekilinin darp edilmesi, AKP'nin son dönemdeki tavrını bir kez daha ortaya koyuyor. İktidar partisi, söylemlerine ve politikalarına karşı duran her sesi susturmak için şiddeti bir araç olarak kullanmayı seçiyor.

Bu durum, sadece Meclis'in saygınlığına değil, tüm toplumun demokratik değerlerine de zarar vermektedir. TBMM, milletin iradesinin tecelli ettiği bir yer olmaktan çıkarılıp, kaba kuvvetin hüküm sürdüğü bir arenaya dönüştürülüyor. Bu utanç verici olay, AKP'nin eleştirilere tahammülsüzlüğünü ve güç kaybına karşı nasıl bir refleks geliştirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Bir zamanlar demokratik reformlardan bahseden bir parti, bugün kendi iktidarını korumak için her türlü baskı ve şiddet yöntemine başvurmaktan çekinmiyor.

AKP'nin son dönemdeki şiddet eğilimi, toplumda kutuplaşmayı ve nefreti körüklemekten başka bir amaca hizmet etmiyor. Her seferinde biraz daha zorlandıklarında, demokrasinin temel ilkelerini çiğneyerek kendilerini koruma çabasına giriyorlar. Oysa ki, güç kaybeden bir iktidarın yapması gereken, demokratik yollarla kendini yenilemektir. Ancak AKP, halktan gelen eleştirilere ve taleplere kulak tıkayıp, kendi otoritesini şiddetle dayatmaya çalışıyor.

Bu olay sadece bugünün değil, geleceğin de bir sorunu olarak karşımızda duruyor. Bugün Meclis'te şiddet uygulayanlar, yarın toplumun her kesiminde aynı yöntemleri benimseyecek. Demokratik haklarını kullanmak isteyen vatandaşlar, baskı ve şiddetle karşı karşıya kalacak. Bu gidişat, ülkemizi karanlık bir yola sürüklüyor.

AKP'nin bu şiddet politikalarına karşı durmak, sadece muhalefet partilerinin değil, tüm toplumun sorumluluğudur. Demokrasi, kaba kuvvetle değil, fikirlerin özgürce tartışılmasıyla yaşatılabilir. Şiddete prim verenler, er ya da geç bunun bedelini ödeyeceklerdir. Türkiye, tarihinin hiçbir döneminde bu kadar karanlık bir tabloya tanıklık etmemişti. Meclis'e kan bulaştı ve bu kanın sorumlusu, şiddeti bir araç olarak benimseyen iktidar partisidir.

Bu ülkenin aydınlık geleceği için, demokrasiye inanan herkesin bu gidişata "dur" demesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin yarınları karanlık ve belirsiz olacaktır. AKP'nin şiddet politikalarına karşı sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Meclis'in onurunu korumak, demokratik değerlerimizi savunmak, bugün her zamankinden daha acil bir görevdir.



ali kazan
2.09.2024 21:29:27
Sayın basut merhaba.Yazılarını okuyor takdir ediyorum.Bu yazınızda saldırıya uğrayan millet vekilli Ahmet şıkın adını yazıyorsunuz.Bayan millet vekilli isabetle ve yazınıza uygun düşmemiştir.Bu bayan Miletvekilli Gülistan yiğit koç yiğittir.DEM milletvekilli olduğu içinmi yazmadınız ?Çlalışmalarınızda başarılar diler,yazılarınızın objektif yazmanızı rıca ediyorum okuyucunuz olarak.