KEMAL TÜRKLER’İ UNUTMADIK… UNUTMAYACAĞIZ

KEMAL TÜRKLER’İ UNUTMADIK… UNUTMAYACAĞIZ

Kemal Türkler, işçi/sendika hareketinin ve sol siyasetin güçlü bir ivmeyle yükseldiği yılların yarattığı bir işçi lideridir. Her şeyin çok farklı olduğu, hareketli, umut dolu zamanlardı o yıllar.

Bugün Kemal Türkler’i hatırlamak, artık çok uzakta kalmış zamanları hatırlamak, yeniden düşünmektir… Tarihi tüm gerçekliğiyle anlamak ve dallarımızı yeniden yeşertebilmek için

Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de, askerî darbenin hemen öncesinde faşist katillerce evinin önünde katledildi. O gün yüz binlerce işçi iş bıraktı. Sıkıyönetimin yasaklama ve engelleme girişimlerine rağmen cenaze töreni büyük bir kitle gösterisine dönüştü. Kemal Türkler cinayeti davası yıllarca süren yargılama sonunda 30 Kasım 2010 tarihinde zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı.

Faşist cinayet odakları tarafından hedef seçilmesi onun siyaseten ne denli önemli bir şahsiyet olduğu ortaya koyuyor elbette. Maden-İş Genel Başkanı, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurucu Genel Başkanı ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurucularından olan Türkler, 60’ların sonlarından başlayarak çığ gibi büyüyen işyeri işgalleriyle, 15-16 Haziran Direnişi’nin, 1 Mayıs’ların, pür siyasi bir eylem olan DGM Direnişi’nin, siyasi nitelik taşıyan büyük grevlerin örgütlenmesindeki rolüyle ülke siyaseti üzerinde etkili olmuştur. Ancak Türkler’i anlamak, tanımak için salt siyaseten, onun siyasi görüşlerine bakarak yapılacak değerlendirmeler yeterli değildir, eksiktir, hatta yanıltıcıdır. Kemal Türkler bunun çok ötesindedir: O, bütün zamanların sendika hareketini en fazla etkilemiş, derin bir iz bırakmış işçi lideridir. Fark yaratmıştır… Olağanüstü güçlü sezgileri, yaratıcılığı, merakı, araştırmacı yanı, dinamizmi, girişimciliği, cesareti ve çok yönlü kişiliğiyle. 

Türkler 1951’de sonraki yıllarda Maden-İş adını alacak olan Demir-İş’e üye olur, bir yıl sonra Bakırköy Semt Şubesi kurucuları arasında yer alır ve sendikanın Genel Sekreteri seçilir. 1954 Nisan’ında Demir-İş Bülteni yayın hayatına başlar ve Bülten’de yer alan yazıların neredeyse tamamını kaleme alan Türkler, çizdiği karikatürlerle de üyelere ulaşmaya çalışmaktadır. 1956 Ekim’inde sendikanın adı, “Türkiye Maden-İş” olarak değiştirilir ve böylece yerel bir sendika, bir semt sendikası Türkler’in liderliğinde kendisine yeni bir yön/perspektif çizer: Artık hedef Türkiye’nin her bir köşesine ulaşabilmektir. 

1950’lerde Maden-İş grev yasağına karşı mücadele yürüten sendikalardan biriydi. Bu dönemde Türkler, sendikanın uzmanlık dairelerinin kurulmasında etkili oldu. Sendika bünyesi içinde Kolektif İş Akdi Bürosu ardından da İstatistik Bürosu kuruldu. Yüksek İstişare Kurulu oluşturuldu. 1960’ların başlarında ise Tercüme Bürosu kurulacaktı. Bunlar Türkiye’de sendikalar tarafından kurulan ilk uzmanlık/bilim kurulları arasındadır, kimileri ilktir.

Kemal Türkler’in 1945-1948 yıllarında sarı defterlere yazdıklarından -günlüklerden- çok genç yaşlarından başlayarak şiirler, hikâyeler yazdığını, deyişler kaleme aldığını görüyoruz. Kemal Türkler’in bu yıllarda dünya klasikleriyle de tanıştığını, günlüğünün içindeki Victor Hugo’nun Sefiller romanına ilişkin olarak tuttuğu bir nottan öğreniyoruz.

İzmir’de, 30 Ocak 1946’da maziyi hatırlamak için, “istikbali görmek” gerektiğini yazar Türkler: “İnsana en lüzumlu gıda hürriyet havasıdır.” Öyle inanır ki, “Çalışmak ve metanet ideal yolcusunun en önemli birer malzemesidirler.” 9 Şubat’ta döndüğü Denizli’de şu deyişi yazar günlüğüne: “Saadetin en büyüğü insanları sevmek zevkindedir.” 

Kemal Türkler’in duygusu, sezgisi, arzusu… kısaca yönü “istikbâle” dönüktür. İçinde büyütüp taşıdığı umut bütün yazdıklarına yansır: “Mazi insanı, acı, keder ve bin türlü ıstıraplarla ezerken; istikbal parlak ümitlerle gülüyor gibidir. Fakat istikbalin de bir gün mazi olacağını kim düşünür ve düşünse bile kim ister: rüyaların bile fenaya yorulmak istenmediği gibi… ve bunun içindir ki hayat ihtiyarlar için acı keder; gençler için ümit ifade eder. Çünkü mazi ihtiyarlara, ümit gençlere verilmiş birer hediyedir. Burada her ikisinin de gözleri yaşlarla doludur: ihtiyarlardaki acı ve keder, gençlerdeki ise ümit ve sevinç yaşları…” 4 Haziran 1946’da Denizli’de günlüğüne, “İnsanı yaşatan hülyaları ve bu hülyaları besleyen ümitleridir” diye yazar.

Burada, 18 Ağustos 1945’te yazdığı ve benim de çok sevdiğim “İlk intiba” başlığını koyduğu bir şiirini paylaşmak. İstiyorum:

Ürperişlerse dolu heyecan dalgalarıyla sarsıldım;
Titremeler durmadı bir an…
Gözlerime dolan
Toz bulutlarına atıldım.
Yeni bir duyuştu bu,
Eski intibalardan;
Taze bir uyanış.
Enginlerin,
Beyaz köpükler yüzerken sarışın sularında;
Sen kuşu olsaydın okyanusların,
Gelirdim yanına,
İnsafsız
Kürek mahkumluğuma…
Sorma,
“Yol nereye?..”
Henüz acemi bir yolcusuyum bu yolun!..
Gemi direkleri üstünde
Yelken direklerini içen martı kuşları,
Enginlerde,
Aziz dostlarıdır yolumun.
Giderim durmadan,
Saygısız
Kürek mahkumluğuma…
Sorma;
Ben,
Acemi bir yolcusuyum bu yolun.
Siz, dostlarım kuşlar siz,
Bu yolun son halkasında kalın!..

Vefa duygusu, vefa borcu… Günlüklerine sızan bu yan çok etkileyici. İnanıyorum ki, Kemal Türkler’in bilinen yaşam öyküsünü bu çerçevede yeniden düşünmek gerekir. 1974’te Maden-İş yönetiminin gençleşmesi karşısında Türkler’in, Demir-İş’in Bakırköy Semt Şubesi’nde tanıdığı Ruhi Yümlü’ye, Kazım Narmanlı’ya, dostlarına ve birlikte inanarak yürüyüp geldikleri yola inatla sahip çıkmasını… 

İşçi sınıfının enternasyonal dayanışmasının vücut bulduğu en önemli alanlar arasında fikir, bilgi ve deneyim birikimi ve daha da önemlisi bunların aktarılması vardır. Türker bunu tam anlamıyla gerçekleştirmiş bir sendikacıydı. Dünya sendikalarına yaptığı ziyaretler kahir ekseriyetiyle yapılanların aksine hiçbir zaman “turistik gezi” olmadı onun için.  Notlar aldı, her ziyaretinden yeni bir fikir, yeni bir uygulama öğrenerek döndü. Sendika kooperatifleri, işçi konutları, tüketim alanlarında ısrarla, inatla gerçekleştirdiği “sosyal projelerin” mimarı oldu. Bugün Gönen’de bulunan “Kemal Türkler Eğitim ve Tatil Sitesi” adıyla var olan “Maden-İş İşçi Tatil ve Eğitim Sitesi” (MİTES) onun inşaatında bizzat çalışarak hayat verdiği en büyük projelerden biridir. 19692da tamamlanan bu projenin ardından zamanla toplu sözleşmelere Gönen’e gidecek işçiler için “tatil ödeneği” maddeleri de girmeye başladı. 1971 yılıyla birlikte Maden-İş İşçi Pazarı (MİPAŞ) kuruldu. Türkler, çok inandığı bu faaliyetleri bizzat yürütüyordu. Sendikanın sosyal projelerini hayata geçirmek amacıyla kurulan Sosyal Hizmetler Dairesi’nin Başkanlığı’nı da kendisi üstlenmişti. 

Türkler, 1960’larda “Partilerüstü Politika” anlayışına karşı duran nadir sendikacılardan biriydi. İşçi sınıfının siyesi mücadele üzerinde etkili olması gereğine inandı, açık siyasi hedefler koymaktan çekinmedi. 1961’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurucularındandı, 1967’de Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurucu Genel Başkanı oldu. T. Maden-İş 1965 seçimlerinde TİP’i destekledi. Kemal Türkler, 1969 genel seçimlerde de DİSK ve T. Maden-İş olarak, kurucuları arasında yer aldığı TİP’i desteklediklerini açıkladı. Türkiye’de sosyalizmin işçi sınıfının öncülüğünde kurulacağını, işçilerin sendikal örgütlenmelerinin yeterli olmadığını ve politik örgütte toplanmaları gerektiğini söyledi. O yıllar düşünüldüğünde bunlar kolay şeyler değildi. 12 Mart döneminde TİP’in kapatılmasının ardından Türkler bu kez CHP’ye yöneldi, 1973 seçimleri öncesinde DİSK ve T. Maden-İş CHP’yi destekleme kararını kamuoyuna açıkladı. Türkler’in Genel Başkanı olduğu DİSK ve T. Maden-İş, 1977 seçimlerinde de CHP’yi destekleyecekti.

Kemal Türkler, işçi/sendika hareketinin ve sol siyasetin güçlü bir ivmeyle yükseldiği yılların yarattığı bir işçi lideridir. Her şeyin çok farklı olduğu, hareketli, umut dolu zamanlardı o yıllar. Bugün Kemal Türkler’i hatırlamak, artık çok uzakta kalmış zamanları hatırlamak, yeniden düşünmektir… Tarihi tüm gerçekliğiyle anlamak ve dallarımızı yeniden yeşertebilmek için.

sendikaorg



  • Perşembe 14.6 ° / 10.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 15.6 ° / 10 ° false
  • Cumartesi 16.1 ° / 9.6 ° Güneşli