İktidarı- muhalefeti büyük bir gürültü kopardığı, kimisinin Timsah gözyaşları döktüğü, kimisinin gerçekten yüreğinin yandığı bir tiyatro seyrettik. Ben şahsen İmamoğlu’na ve yalaka sürüsüne zerre kadar üzülmedim, üzüntüm ülkemin yargısının birilerinin elinde, birilerinin iki dudağı arasında olmasına. Üzüntüm, adaletin bir kere daha katletmesinedir. Üzülüyorum; halkın özgür iradesine ipotek konulmasına.
Bu dava ile yargılamanın adil olmadığını, siyasi ellerin uzunluğunu seyrettik. Bu dava bizlere hatırlattı yıllarca yüreğimizi yakan siyasi bir kararla idam edilen üç fidanın siyasi kararla hayattan koparılmasını. O karara imzasını koyan CHP’lilerin bugün benzeri bir şekille karşı karşıya kalması bizi üzüyor ama ben size, İmamoğlu’na ve yalaka tayfasına akıllanmadığınız için üzülmüyorum.
Seyrediyoruz adaletsizliğin zirve yaptığı bir dönemi, kimisine göre adalet adaletsizlikmiş ama işin özü AKP’nin her yaptığı adaletsizlik olduğunu. Davaların tamamına baktığımızda yandaşsan ve AKP’ye yakınsan takdiri indirim hakkın var ama karşı kulvarda isen takdiri indirim hakkını sana asla kullanmayan adalet mekanizması bu indirimi ne hikmetse sana bana değil, tacizcilere, uyuşturuculara, mafya varı işlere bulaşanlara kullanıyor. Adalet bunun neresinde?
AKP üç “Y” ile gelmişti, vesayet ile mücadele edeceğinin sözünü vermişti. Bu dava bize 2002 yılından beri gelinen süreçte söylemlerin yalan, verilen o sözlerin içinin boş olduğunu, vaatlerin havada kaldığını gösterdi. Bu davada hukukçular hukuku ararken, hukuk bulamadığını, seçmen iradesine vurulan prangayı bulması ülkenin acı gerçeğini gösterdi. Bu dava yine bizlere toplumsal desteğini kaybetmiş bir iktidarın çareler aramasını gösterdi. AKP tarafı ve taraftarları ne yaparlarsa yapsınlar seçimlerde kazanamayacakları belli oldu.
Savrulan iktidar, kaba kuvvetle işi bitirmeye çalışması nafile halk adalet istiyor, huzur istiyor.
AKP’li yargıçların gayretleri ile yaratılan bu karar, İmamoğlu’nu 6’lı masanın ve o masanın hayranlarının gözünde demokrasi kahramanı ilan etti. İşin aslı demokrasiden nasiplenmeyen birine bu rütbenin verilmesinin bedelini bu ülke ağır bir şekilde ödeyecek olmasıdır.
İmamoğlu’na yapılana üzülmemem bu nedenledir. İmamoğlu demokrat değil, aş ve iş için çırpınanların karşısında duran birisidir. İmamoğlu, AKP’nin çizdiği yolda ilerleyen, yandaşına aş iş veren, kadrosunu AKP’liler gibi kuran birisidir. Haksızlıklara sesini yükseltenlere, hakkını arayanlara bedel ödeten işine son veren işçi düşmanı sermayedardır, böyle birisinden demokrat yaratmak isteyenlere şaşarım. Benim tanıdığım, ruhunu bildiğim, sağ kulvarın beslediği, sağcı bir kulvarın beslediği emek düşmanlığı geleneğinden gelen ve böyle bir kafa yapısına sahip olan İmamoğlu, bu karar sayesinde yine kazandı.