Olay Esenler’de başladı, Amasya’da sonlandı. Yıllardır helal lokmasının peşinden giden usta Taşova’nın kapısını bir gün, Indiana Jones havasında biri çaldı. Elinde deri üzerine çizilmiş harita, ağzında "40 katırın taşıyamayacağı define" muhabbeti... Dedi ki:
"Sen bu tamir işlerini bırak kardeşim, memleketinin altında altın yatıyor. Moğolların 1243 yılında kaçırdığı ve 40 katırın taşıyamayacağı kadar altının Amasya’daki köyünün yakınında gömülü olduğunu iddia etti. Bu iddiaya inanan Taşova, her şeyini bırakıp define aramaya koyuldu.
Hadi beraber kazalım, yarı yarıya!"
Eee ne yapsın bizim İbrahim Taşova ustamız, tamire ayar çekmekten bıkmış olacak ki, kazma kürek yola düştü. Amasya’nın dağlarını taşlarını dolaşırken, defineye değil ama talihsizliğe rastladı. Yüksekçe bir tepeden aşağı düştü. Kafada yara, bel kırık, macera yarım kaldı. Neyse ki yanında oğlu vardı, yoksa altın değil ama babasını toprağın altından arayacaktık!
AFAD ekipleri olay yerine jet gibi ulaştı, usta hastaneye yetiştirildi. Altın bulunamadı ama röntgen filmlerinde epey parlayan bir omurga tespiti yapıldı.
Hastaneden yaptığı açıklamada Taşova şu sözleriyle olayı özetledi:
“Ben altın ararken kendimi buldum. Bi’ dahakine defineyi Google Maps’ten arayacağım.”
