Merkez Bankası’nın faiz artırması beklentisine ilişkin de Kılıçdaroğlu, “Erdoğan tükürdüğünü nasıl yalayacak” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada bilmeyende zanneder ki Cumhurbaşkanlığı seçim konuşması yapıyor. Kılıçdaroğlu, konuştukça konuştu ama halkta karşılığı yok, inandırıcılığı hiç yok! Heyecan deseniz aramayın. Kılıçdaroğlu ne kendini anlattı nede seçimlerin değerlendirmesini, kaybetmenin nedenlerine anlattı.
özetle şunları söyledi:
– Deprem yaşayan insanalar her türlü destek vermek istedik. Depremdeki yaraları nasıl sararız diye çabaladık. Deprem bölgesindeki elektrik ve doğalgaz faturalarını bizler ödeyebiliriz. Depremden hemen sonra “Türkiye tek yürek” kampanyası açıldı. Bu kampanyada 115 milyar para ödeyeceğiz dediler. Ben de bir aylığımı kampanyaya yatırdım. Bu paranın 74 milyarı yatırılıyor 41 milyarı hiç yatırılmıyor. Ben taahhüt ettiğim parayı ödemesem havuz medyası günlerce yayın yapardı. Kim bu parayı ödemeyenler. Buradan çağrıda bulunuyorum, nerede bu paralar? Kim ödemedi bu paraları? Biz takipçisi olacağız.
– Tatvan’da Sinan Aygül, belediyedeki bir olayı gündeme getiriyor. Bu arkadaşımız bölgedeki tüm yolsuzluk haberlerini yapan yürekli bir gazeteci. Belediye Başkanının korumaları tarafından linç ediliyor. Hukuk desteği her ortamda verebileceğimizi aktardım. Susmayacağız, haramilere geri adım attıracağız.
– Tutuklu bir arkadaşımız, 600 milletvekilinden Can Atalay tutuklu. Seçimi kazandı, mazbatasını aldı ama gelip yemin edemedi. Anayasaya aykırı, demokrasiye aykırı. Sayın Numan Kurtulmuş, asıl sorumlu sensin. Oradan çıkaracaksın, gelecek ve yeminini edecek.
– Yeni Şafak Gazetesi nasıl 3 milyon liralık reklam verir Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olmasın diye. Bu nasıl bir gazetecilik anlayışıdır? Nasıl bir ahlak anlayışıdır? Maliye Bakanı’na çağrı yapıyorum, dürüst bir insansan o parayı nasıl buldu, nasıl harcadı inceleyeceksin. Dava açacağım ama Yeni Şafak’ın ne mal olduğunu da herkesin bilmesini isterim.
– İstanbul bizim için de dünya için de önemli bir merkez. Erdoğan boşuna söylemiyordu; İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder diye. Oylarını 2002’deki rakamlara indirdik. Hala “Ben İstanbul’un rantından nasıl faydalanabilirim?” arayışı içinde. “İstanbul’un kupon arazilerini bilgim dışında satamazsın” diyen oydu. Haramzadelerin bir özelliği vardır, doymazlar. Ekrem Başkan kazandıktan sonra bir miting yaptık. İstanbul’a ihanet eden demek ki ihanete doymadı ki yeniden İstanbul’u istiyor. Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş.
– Asgari ücret açıklandı. Türk-İş bunu makul gördü. Sendika iradesini saraya teslim etmişse onun adı sarı sendikadır.
– Çok sık söz edilen “beka” sözcüğü var. Beka bir devletin toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesi bekadır. Türkiye’de bir beka sorunu var. Türkiye’nin gerçek anlamda bir beka sorunu vardır. Devleti yöneten bir kişi mal varlığı yüzünden teslim alınmışsa, kendine yönelik eleştirilere tek yanıt veremiyorsa o kişi Türkiye için beka sorunudur. Devleti yöneten kişinin mal varlığı dışarıda.
– Kaşıkçı cinayetinde para için Türkiye’nin iradesi satıldı. Hakim Türk milleti adına karar verir. O iradeyi Suudi Arabistan’a veriyorsan, iradeyi satıyorsun demektir. Beka sorunu devletin iradesini satmaktır. Türkiye Cumhuriyetinde yargının iradesini satan Erdoğan’dır. Bu Beka sorunudur.
– Geçmişte Akdamar Adası’nı isteyenler de oldu.
– Artık bu ülkenin, ülkeye ihanet edenlerden kurtulması lazım.
– Seçimler bitti. Uyuşturucu baronları Türkiye’de hesaplaşıyor. Uluslararası tefeciler Türkiye’ye para vermiyor, “faiz düşük” diyor. Faizi yükseltecek. Erdoğan nas demiş, faiz haramdır demiş. Tükürdüğünü nasıl yalayacak? “Sana bir tane Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı bulalım. Faizleri artırsınlar, parayı getirelim. Faiz yüzde 40 olmazsa para getirmeyiz” dediler. Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 faiz verir? Bu Duyun-u Umumi hükümetini ne yapıp yapıp göndereceğiz.
