GERÇEKLERİ HAYKIRMAK PARTİ SUÇU DEĞİLDİR!

GERÇEKLERİ HAYKIRMAK PARTİ SUÇU DEĞİLDİR!

Gerçekleri haykırmak parti suçu değildir. CHP ve diğerlerini ve siyaset üzerine dönen dolapları sol kalemimizle, solcu olmadığı halde solculuk taslayanların çakallıklarını elbette yazmaya devam edeceğim.

Bugünün gündemi kimse onu yazacağım, yarınlara doğru nasıl bakılmasını anlatabildiğim kadar anlatmaya gayret edeceğim. Gündem CHP. 

Tanju Özcan kendisi adına değil Atatürk ilkeleri adına, halk adına bayrak açtı, gemileri yaktı. Özcan “CHP'deki bugünkü yönetim anlayışının tümden değişmesini talep ediyoruz ve bunun gerekli olduğunu ifade ediyoruz. Kimseye saygısızlık etmiyoruz, ancak CHP'deki liderlik anlayışı halkta karşılığını bulamıyor, halkla buluşamıyor. Seçim üzerine seçim kaybediyor”  gibi ifadeler kulandı eeee yalan mı? Görünen köy kılavuz istemez.

“Gerçekleri haykırmak parti suçu değildir”

  • Biz sol düşünen ve soldan yazan gazetecilere göre Bolu Belediye Başkanı Özcan’ın çıkışı demokratik bir hak arayışıdır. Demokratik bir tepki hareketidir. Tanju Özcan’ın çıkışı “parti egemenlerine, siyaseti iş kapısı gören ve o iş kapısından kesesini dolduran, akrabalarını kayıran birkaç kötü niyetli halk borazancılarına konulan bir tepkidir. Özcan ve onun gibiler gerçekleri haykırıyorlar… İster inanın ister inanmayın ama gerçekleri haykırmak parti suçu değildir.

CHP Parti içi demokrasiyi kurmak zorundadır. Ama bu kadrolarla, bu başıbozuk delege ağaları ile bu işler asla olmaz. Demokrasinin kurallarından  kaçmak isteyenler sosyal demokrasiye ve sosyal demokratlara en büyük kötülüğü yapıyorlar. CHP’ liler İktidar olmak istiyorsa önce parti içinde demokrasi, ondan sonra Türkiye'de demokrasi demelidirler ve bu onurlu eylemi partilerinde hayata geçirmeliler. Ama bu mezhep ve Tarikat Şeyh’ leri, Şıh' ları ve akrabalık bağı kuranlarla olmaz…Böyle devam ederseniz yeriniz siyasi mezarlık olur!

  • Bakın CHP’ liler ilçelerden başlayan il ve genel merkeze doğru bir kongre sürecine hazırlanıyorlar. İl başkanlarının, belediye başkanlarının ve parti egemenlerinin birinci temel kuralı şöyle “ne olursa olsun yığma üyelerle kazanalım ama kazanalım.”  Demografik yapı, yatay büyümeye göre delege değil, ağababaların büyümesine yönelik delege, yıllarca emek veren, çalışan üreten, geçmişinde hiçbir şaibe olmayanların ödüllenmesi yerine kapı dışarı yapılması öncelikli adaletleri olursa biz böyle adalete elbette çakarız.  

Az olsun ama bizim olsun kuralı ikinci temel kural olduğu ortadayken kim size neden oy versin. Hal böyle olunca CHP gibi eksen kayması yaşanan partilerde örgütün ve ülkenin kaderi Ankara'da 2 kişinin dudağının arasında olmuş oluyor. Bu anlayışa ve yönteme haklı olarak, karşı olursanız o iki kişinin dudağının arasında çıkan en anlamlı söz parti disiplini ve ihraç oluyor ve buna hak- hukuk- adalet diyorlar.

  • Aslında her üyenin ve delegenin yanlışlara ses çıkarması gerekirken kuzu kuzu sessiz kalması tüm bu sorunların kaynağıdır. CHP’ nin üyeleri bir kıskaç altında yeni bir kongreye giderken ‘ben’ diyenlerin kulu olduğu ‘biz’ diyecek yürekleri olmadığı bir yerde değişim bile kirlenmiş oluyor, değişen hiçbir şey olmayacak. CHP üyeleri ‘Biz’ demedikleri, biz demekten korktukları için CHP hiçbir zaman sol, sosyal demokrat bir kimliğe kavuşamayacak.

Bizim çağrımız… gerçekleri haykırmak parti suçu değildir. Yanlışlara karşı birlik içinde olun ve CHP' liler olarak gerçekleri haykırın, hepiniz taşın altına elinizi koyun ki Kongreleriniz anlamlı olsun…