Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Programın başında Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici’nin katıldığı bir televizyon programında kendisini ve göçmenleri ırkçı sözlerle hedef almasına ilişkin açıklamalarda bulunan TİP Genel Başkanı, “Bunların ağa babası, bunların siyasi lideri Ermeni yurttaşlardan bahsederken ‘Affedersin Ermeni’ diye söze başlayan AKP Genel Başkanıdır” dedi.
Irkçı sözlerle sadece kendisinin değil, Türkiye’deki milyonlarca göçmenin hedef alındığına dikkat çeken Erkan Baş, şu ifadeleri kullandı:
“Benim göçmen bir ailenin çocuğu olmamdan dolayı olan kin ve öfke zihniyetinde şu var: ‘Bu bize karşıysa Türk olamaz. Mutlaka bu başka bir şeydir, yabancıdır, bu düşmandır.’ Sağ olsunlar Türkiye’deki milyonlarca Rumeli göçmeni yurttaşımızla beraber nasıl durulması gerektiğini gösterdik. Birbirimize sahip çıktık. Şunu da açıklıkla ifade edeyim: Biz göçmenler çok kalabalık bir topluluğuz Türkiye’de ve bunun içerisinde her tür siyasi görüşü benimseyen yurttaşlarımız var. AKP’lisi de var, MHP’lisi de var CHP’lisi de var. Boşnakların siyasal eğilimleri çok farklılaşmıştır yıllar içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki her topluluk gibi farklı siyasi görüşlerde insanlar vardır ama bu ırkçı saldırı karşısında, hep beraber tek vücut bir ses vermiş olduk bu çok önemli.”
‘MUSTAFA DESTİCİ KENDİNİ ÇOK ÖNEMSİYOR’
Konuşmasının devamında Desteci’nin iftiralarına da yanıt veren Baş, şöyle devam etti:
“Yalan ve sahtekarlık kendisini nasıl ortaya koyuyor. Ne diyor? Bir kere zihin bulanıklığı o kadar belirgin ki bir komplocu zihin şöyle düşünüyor: Sanki ben Yugoslavya’da doğmuşum, oradan Almanya’ya gitmişim, oradan Alman istihbaratının yetiştirmesiyle Türkiye’ye gelmişim. Niye? ‘Mustafa Destici’ye muhalefet edeceğim.’ Bak bak bak… Kendini ne kadar önemsiyor. Sen kimsin ya?
‘BENİM BABAM EKMEK PARASI İÇİN GURBETE GİDEN MİLYONLARCA EMEKÇİDEN BİR TANESİ’
Olayın gerçeği ne peki? Benim annem babam Yugoslavya doğumlu, Boşnak’ız. Çocuk yaşlarında her ikisi de aileleriyle Türkiye’ye göç ediyorlar. Annem tekstil işçisi, babam metal işçisi. Babam 20 yaşında askerlik görevini bitirdikten sonra, 1960’ların başında Almanya’ya dönük yoğun bir Türkiye’den işçi göçü var. Ekmek parası için gurbete giden milyonlarca insandan bir tanesi ve ben onun çocuğu olarak Almanya’da doğmuşum. Peki ben Türkiye’ye ne zaman dönmüşüm? 6 yaşında. Yani şimdi bu zihin diyor ki: ‘Ben sıfır altı yaşı arasında yani henüz okuma yazma bilmezken alman istihbaratı tarafından yetiştirilmişim, Türkiye’ye gönderilmişim.’ Türkiye’de annesi ve babası Almanya’da, Fransa’da, Belçika’da, İngiltere’de, Amerika’da; dünyanın dört bir yanında ekmek parası için oraya giden ve bu sayede Türkiye’de okuma imkanı bulan emekçi çocukları var. Belki benimle aynı pozisyonda olan Türkiye’deki pek çok işçi çocuğu benim sahip olduğum imkanlara sahip olmadığı için okuyamadı. Benim babam Almanya’da günde 8 saat 10 saat çalışıp orada kazandığı parayla beni burada okutabildiği için ben okuyabildim ve bugün siyaset alanında yer alabiliyorum.
Ama bu kabul edilemez bir şey onun açısından. Dolayısıyla konu sadece Erkan Baş değil. ‘Bunlar zırva’ dersiniz geçersiniz ama ortada bir zihniyet var ve bu zihniyet komplocu zihniyet. Bu zihniyet kendisine düşman olan herkesi hemen yaftalayan, hainleştiren, ötekileştiren, yok sayan bir zihniyet.”
‘İTTİFAKIMIZIN EN YÜKSEK SAYIDA MİLLETVEKİLİ ÇIKARABİLECEĞİ BİR MODEL GELİŞTİRDİK’
Erkan Baş, programın devamında TİP’in, 14 Mayıs’taki seçimlere Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında, 49 il ve 52 seçim bölgesinde kendi adaylarıyla girme kararı almasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Baş, Gökmen Karadağ’ın “Milletvekili kayıpları konusunda hesabınızı nasıl yaptınız? Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?” sorusuna “İttifakımızın olabilecek en yüksek sayıda oy alabileceği ve ittifakımızın olabilecek en yüksek sayıda milletvekili çıkarabileceği bir modeli geliştirdiğimizi düşünüyoruz” şeklinde yanıt verdi.
Baş, açıklamalarında şunları kaydetti:
“İktidarın kendisinin hak etmediği halde en fazla milletvekili çıkartabilecek hale taşıyacak, muhalefeti de birbirine düşürmeyi amaçlayan bir oyunu vardı. Bunun adını koyalım. Yani seçim sistemindeki değişiklik, iktidarın muhalefete kurduğu bir tuzaktı. Fakat, seçim listeleri teslim edildiği gün itibarıyla bu tuzak bozulmuştur, bu oyun bozulmuştur. İktidarın bize kurduğu tuzağı boşa çıkardık.
Burada kişisel görüşüm olabilir, bütün uzman arkadaşlarla da görüştüğümüzde esas olarak şu olduğunu görüyorum: Aslında en doğru seçenek çoklu ama il bazında ayrıntılı çalışılmış bir plan yapmaktır. Mesela şu da doğru değildir: Diyelim ki bütün seçim bölgelerinde Millet İttifakı’nın tümünün sadece CHP çatısı altında girmesi de doğru bir seçenek değildir. Bizim açımızdan da bütün seçim bölgelerinde tek bir partinin listesinden girmenin de tam doğru olduğunu biz düşünmedik. O yüzden böyle bir karar verdik. Şu matematikle bakılıyor: A partisinin 100 bin oyu var, B partisinin 50 bin oyu var. Bunlar tek çatı altında girerlerse 150 bin oy olur. Bu basit matematiktir ve siyasette hiçbir zaman işlemez. Şu olabilir: İkisinin birleşmesinin oyu 170 bine 180 bin de çıkabilir ama 110 bine 120 bine de düşebilir. Bugüne kadarki siyasal süreçlere baktığımızda çok olmuştur bu. Seçimlerden önce birtakım ittifaklar oluşmuştur. Birisinin 5 puanı vardır ötekinin 5 puanı vardır toplamda 10 olacağını düşünürsünüz ama altında kalır.
Dolayısıyla siyaset sadece matematiğe sığmaz. Siyaset aynı zamanda toplumsal bir olgudur ve aynı zamanda sosyolojiye dayanır. Daha geniş bakmak lazım. Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 87 seçim bölgesinin 87’sine ilişkin de tek tek çalışmalarımızı yaptık. Ve bunun sonucu olarak ittifakımızın olabilecek en yüksek sayıda oy alabileceği ve ittifakımızın alabilecek en yüksek sayıda milletvekili çıkarabileceği bir modeli geliştirdiğimizi düşünüyoruz. Bundan sonrası yurttaşın takdiri.
Yurttaş karar verecek artık. Nihayetinde esas mesele sahaya çıktıktan sonra ortaya çıkacak gerçekliktir. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm bileşenleri için söylüyorum; önce ülkemizdeki tüm yurttaşlarımızın çıkarını gözeten bir yaklaşım geliştirmek lazım. Bakın bu siyasette çok zor bir şeydir ama ben bu konuda büyük gönül rahatlığıyla söylüyorum Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bütün bileşenleri en başa yurttaşlarımızın çıkarını yazmışlardır.”
‘EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI ANA MUHALEFET OLSUN İSTİYORUZ’
Emek ve Özgürlük İttifakı ile partisinin hedeflerinden de bahseden TİP Genel Başkanı, “Biz Emek ve Özgürlük İttifakı’nı bir ana muhalefet gücü olarak yerleştirmek istiyoruz. Dolayısıyla mümkün olduğunca fazla milletvekili temsili bizim açımızdan daha önemli” diye konuştu.
Türkiye’de yurttaşların siyasete daha fazla katılım sağlaması için çalıştıklarını belirten Erkan Baş, “Siyasetçilerin tepeden baktıkları, ‘sıradan insan’ dedikleri, önemsemedikleri yurttaşların siyasette daha etkili olması lazım” ifadelerini kullandı.
Partisinin hedeflerinden ve milletvekili adaylarından da bahseden Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim hedefimiz ne biliyor musunuz? İstanbul’da bir enerji işçisinin, bir İGDAŞ işçisinin milletvekili olması. Bizi bu çok heyecanlandırıyor. Türkiye siyasetine gerçekten böyle müdahale edilebilir diye düşünüyorum. Mesela İstanbul 1. Bölgede ikinci sırada sevgili Anıl kardeşim var. 13-14 yıldır İGDAŞ işçisi Anıl. Bizim evimize gelen doğalgazın gelmesini sağlayan kişi. Onun için emek veren, onun için alın teri döken kişi. Dolayısıyla İstanbul’u Anıl temsil etsin.
‘BÜTÜN PARTİLERİN LİSTELERİNDE TURİZM PATRONLARI VAR AMA BİZİM LİSTEMİZDE TURİZM EMEKÇİSİ VAR’
İstanbul 2. Bölgede Mısramız var. Mısra Öz. Türkiye’de adalet mücadelesinin simge isimlerinden bir tanesi. Mesela 3. Bölgede Meryem Göktepe var. Meryem Göktepe sevgili Metin Göktepe’nin ablası ama aynı zamanda bir kamu emekçisi. Kamu Emekçileri Sendikalarında yıllardır yöneticilik yapmış bir belediye emekçisi. Dolayısıyla bu arkadaşımızın Meclis’te temsil etmesi önemli.
Antalya çok kritik bir örnek bizim için. Antalya’da bir turizm emekçisi arkadaşımız Yunus. Antalya bir turizm kenti. Bütün partilerin listesinde turizm patronları var ama TİP ‘in listesinde bir turizm emekçisi var. Bu arkadaşımızın parlamentoda olmasını istiyoruz. İzmir’den bir üretici-köylü arkadaşımızın Meclis’te olmasını istiyoruz.
‘CAN ATALAY GEZİ’DE YİTİRDİĞİMİZ KARDEŞLERİMİZİN AVUKATI, MECLİS’TE OLSUN İSTİYORUZ’
Hatay’da Can Atalay’ı istiyoruz. Buradan tüm Antakyalılara Hataylılara çağrı yapıyoruz. Bakın Hatay Gezi Direnişinin en sembol kentlerinden bir tanesi. Ali İsmail Korkmaz’ı, Abdocan’ı, Atakan’ı kaybettiğimiz bir kent. Can onların avukatıydı unutmayın. Can Gezi’de yitirdiğimiz kardeşlerimizin, evlatlarımızın avukatıydı. Onların katillerinin yargılanması için mücadele ediyordu. Bu iktidar Can’ı Gezi Davası isimli bir komplo davasıyla cezaevine attı. Üstüne deprem oldu, Can aynı zamanda Mimarlar Odası’nda kent suçları avukatıdır. Bunun takipçisi olacak Türkiye’deki en önemli isimlerden bir tanesidir Can. O yüzden Hatay’da Can milletvekili seçilmelidir, cezaevinden çıkmalıdır.
Bunlar ulaşılabilecek hedefler haline geldi. Biz bunları iki üç önce söylediğimizde ‘Bu devrimciler yine hayalcilik yapıyorlar. Güzel şeyler anlatıyorlar ama bunlar bu ülkede olur mu?’ deniyordu. Şimdi hepimiz görüyoruz olabileceğini. Uzandığımızda kazanabileceğimiz kadar kıymetli şeyler haline geldi. Umarım hep beraber başaracağız.”
‘TİP HAZİNE YARDIMI ALMADAN SEÇİME GİRİYOR’
Programın son bölümünde Türkiye’deki seçim siteminin adaletsizliklerinde bahseden Erkan Baş, yurttaşlara TİP’e destek olma çağrısında bulundu. Baş “Bütün yurttaşlarımız bunu bilsin: TİP Hazine yardımı almadan, tamamen üyelerinin ve gönüllülerin katkılarıyla seçime giriyor” dedi.
Konuşmasının devamında İstanbul ve Ankara’dan örnekler veren Baş, “Bizim İstanbul 2. Bölgede birinci sıra adayımız Ahmet Şık. Ahmet Şık kiminle yarışacak biliyor musunuz? AKP’nin 2. Bölgede birinci sıra adayı Süleyman Soylu… Düşünsenize siz milletvekili adayısınız karşınızda milletvekili seçimine rakip olarak girdiğiniz kişi İçişleri Bakanı. Devletin kolluk kuvvetlerini arkasına almış, üstelik dünya kadar Hazine yardımı almış, üstelik dünya kadar parası olan birisi. Ankara 3. Bölge birinci sırada bizim adayımız Ozan Bingöl. Çok kaliteli nitelikli tüm Türkiye’nin tanıdığı bir akademisyen arkadaşımız. Karşısında kim var? Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı yardımcısı… Şimdi düşünsenize bu adil bir seçim olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
Partisinin seçim kampanyalarına da değinen Erkan Baş, yurttaşların halkinkampanyasi.org adresi üzerinden TİP’e destek olabileceğini söyledi. “Onların milyonlarca dolarlık reklam kampanyaları karşısında bizde onlarda olmayan bir şey var: Halkın gücü var!” diyen Baş, şunları kaydetti:
‘BUGÜNE KADAR SESİMİZİ HALKIMIZ TAŞIDI BUNDAN SONRA DA ONLAR TAŞIYACAKLAR’
“Bütün yurttaşlarımıza çağrı yapıyorum buradan. Biz kampanyamızı ancak sizlerin desteğiyle, sizlerin dayanışmasıyla, sizlerin katılımıyla geçirebiliriz. Bizim billboardlara verecek paramız yok. Ama halkinkampanyasi.org sitesinde bir malzeme çantası hazırladık. Her yurttaşımız buraya girebilir ve TİP’in seçim kampanyasının parçası olabilir.
Ne yapabilir? Orada bir malzeme çantası var. Diyoruz ki: Siz TİP’i destekleyen videolarınızı yapabilirsiniz. Yapın, yayın. ‘TİP Benim’ deyin tişörtler tasarlayın, kendiniz giyin. Billboardlara para vermiyoruz ya yurttaştan şunu istiyoruz: Size göre TİP’in propagandasının nasıl işleyeceğine inanıyorsanız, en etkili nasıl olacaksa bunu lütfen tişört yapın üstünüze, sokaklarda gezin. Billboardlarda yokuz ama halkın yüreğinde halkın göğsünde TİP olsun.
Çantalar yapın, bildiriler basın. Ancak böyle Süleyman Soylu ile Ahmet Şık rekabet edebilir. Ancak böyle Fuat Oktay ile Ozan Bingöl rekabet edebilir. Halk devreye girerse yapabilir biz. O yüzden halkın kampanyasını başlatıyoruz, halkı göreve çağırıyoruz. Bugüne kadar yaptığınız mali katkılar için çok teşekkür ediyoruz, bunların devam etmesi gerekiyor. Yurttaşın dayanışmasına gerçekten çok ihtiyacımız var.
Bu siteyi arkadaşlarımız girebilirler, her şey var orada. İsterseniz bildiriler var basıp dağıtabilirsiniz, komşunuza verebilirsiniz. İsterseniz tişört yaparsınız, isterseniz çanta yaparsınız, isterseniz duvar yazılamaları örnekleri var. Bunun için şablonlar var. Her yer artık kampanya alanıdır bizim için.
Elimizdeki imkanlar kısıtlı. Bakın billboardlar için bugün arkadaşlardan aldığım rakam; ismini vermeyeyim bir siyasi parti 88 milyon lira billboarda para ayırmış sadece. Bizim bütün seçim bütçemiz 88 milyon lira değil ki.
Halkımıza güveniyoruz. Bugüne kadar sesimizi onlar taşıdı bundan sonra da onlar taşıyacaklar.”