DİSK Dev Emekli-Sen Marmara Bölge Sorumlusu, aynı zamanda Esenler Şube Başkan Abdullah Yıldırım ve sendika yöneticileri tarafından hazırlanan bildiriyi CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu.
Emekli-Sen açıklamasında, emekliler, memurlar, işçiler ve kamu çalışanlarının yıllarca ülke ekonomisine katkı sunduğu ancak bugün haklarının gasp edildiği, sofralarının küçüldüğü ve ceplerinin boşaltıldığı vurgulandı. Yıldırım, “80 metrekarelik bir evin kirası, emekçinin aylık gelirinden fazla. Bu vicdansızlığa derhal çare bulunmalı” dedi.
BASINA VE KAMUOYUNA
Bizler; bu aziz vatana, hizmet ederek alın teri ve emeği ile katma değer sunmuş emekliler, memurlar, işçiler, kamu çalışanları olarak yıllarımızı; üretmeye, ülkemizi büyütmeye adadık. Ancak bugün emeklerimizin karşılığı gasp edilmiş, onurumuz yok sayılmış, soframız küçülmüş, cebimiz boşaltılmıştır. 80 m2 bir beton yığınının aylık değeri biz emekçi insanların aylık ücretinden fazladır. Derhal bu vicdansızlığa çare bulunmalıdır.
Biz Ne emeğimizden ne de Cumhuriyet değerlerinden vazgeçmeyeceğiz!
Merkezi iktidar, toplumsal muhalefeti sindirmek için; hukuksuz göz altıları, keyfi baskıları bir rutin haline getirmiştir. Halk iradesini yok sayarak, bulduğu her fırsatta hak arayanları tehdit ederek milletimizi gerçek gündeminden uzak tutmaya çalışmaktadır.
Gerçek gündem, AÇLIKTIR, YOKSULLUKTUR, SEFALETTİR..
Gerçek gündem emekçi halkımızın çocuğunun cebine koyamadığı harçlıktır.
Gerçek gündem analarımızın evlerinde kaynatamadığı tenceredir.
Gerçek gündem ataması yapılmadığı için yaşamına son veren öğretmen,
Gerçek gündem yurdundan umudunu kesip, yurt dışına yerleşmek isteyen pırıl pırıl gençlerimizdir.
Bir zamanlar orta sınıf yaşam standardına sahip olan emekliler, AKP iktidarının 23 yıllık politikalarıyla açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. İktidar emeklilere şükredin sabredin dedi maalesef SABIR EMEKLİ OLDU!
2002’de asgari ücretin %40 üzerinde olan en düşük emekli maaşı, bugün asgari ücretin %40 altına gerilemiştir. En düşük emekli aylığıyla 8 adet çeyrek altın alınabiliyorken bugün sadece 2 çeyrek altın alınabilmektedir.
2008’de AKP İktidarında çıkarılan 5510 sayılı yasa ile Aylık Bağlama Oranları %72’den %28’lere düşürülmüş, “emekli maaşı asgari ücretin altında olamaz, en az %110 ü olur” hükmü ortadan kaldırılmıştır. Emeklilerin işvereni olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; asgari ücretin altında ücret ödeyen işverenlere cezai işlem uygularken kendisi emeklilere asgari ücretin altında ücret ödeyerek anayasal suç işlemektedir.
17 milyonluk emekli kitlesi olan emekliler, sadaka değil; ömür boyu ödedikleri primlerin, emeğin karşılığını istemektedir.
Aynı adaletsizlik kamu emekçileri için de geçerlidir. Toplu sözleşme masaları, emekçinin değil, iktidarın taleplerini hayata geçiren göstermelik tiyatro sahnelerine dönüşmüştür. Grev hakkının tanınmadığı, milyonlarca kamu emekçisinin temsil edilmediği bu yapay sözleşme düzenine son verilmelidir.
TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamları, halkın yaşadığı gerçek yoksulluğu gizlemeye yetmemektedir. Çarşıda, pazarda yaşanan enflasyon; memurun, emeklinin cebinden çalınan ekmektir.
Bugün açlık sınırı 27 bin TL, yoksulluk sınırı 85 bin TL’dir. Ama milyonlarca emekli ve memur, açlık sınırının yarısına mahkûm edilmiştir. Artık bıçak kemiğe dayandı! Bu, ekonomik değil ahlaki bir iflastır.
7438 sayılı EYT yasası çıktı, ancak ardından yeni bir adaletsizlik yaratıldı. 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girenler 1 gün 1 ay 1 yıl işe geç girmenin bedelini; tam 17-20 yıl kaybederek ödüyor.
Aynı iş yerinde aynı gün sabah vardiyasında işe giren erkek 43 yaşında, akşam vardiyasında işe giren erkek ise 60 yaşında emeklilik hakkı kazanıyor.
Aynı şartlarda aynı gün işe başlayan iki çalışanın kaderi ve geleceği bir tarihle gasp edilemez. Yapılan bu adaletsizlik akla, mantığa, hukuka ve anayasaya aykırıdır.
Yaşı küçük primi az emekli, yaşı büyük primi fazla olan 17 sene daha çalışacak. Adalet bunun neresinde?
Bir ömür çalış, emekli olama! Kademe bekleyenler lütuf, kıyak, avantaj istemiyor. Fazlası ile ödedikleri primlerinin karşılığını istemektedirler.
ARTIK YETER!
TALEPLERİMİZ NETTİR, AÇIKTIR, VAZGEÇİLMEZDİR!
Çünkü biz emekçiler biliyoruz ki:
Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Biz buradayız ve emeğin tarafındayız.
Emeğiyle geçinen herkes için adalet, eşitlik ve onurlu yaşam mücadelemiz sürecek.
EMEK, EYLEM, DİRENİŞ! YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!