Halkını aç bırakıp kendini saraylarda yaşatanların başımızdan gitmesini beklemeden, Devrimci Demokratik Halk İktidarını kurmak ve yapılanların hesabının üstünü kapatmadan hesabını sormalıyız.
Erdoğan ve onun gibi saray diktatörlerine bir hesap sorulacaksa o hesabı devrimci sosyalist veya komünist düşünce sorar. Özgür Özelin düşüncesi ise geçmişin balans ayarcılarının görüş ve düşüncesinden farksız olduğu için ya helalleşirler, ya yumuşarlar veya bu kirli dilden dökülenleri yalayıp yutarlar. Onların hesap sorma niyetleri hiç olmadı.
Faşizme karşı koymanın tek yolu olan ve halkların geniş katılımıyla oluşturulan demokratik bir yönetim biçimi olan Devrimci Demokratik Halk İktidarını şartlar oluştuğuna göre halkları ayağa kaldırmanın şimdi zamanıdır.
Gelelim günün konusuna yaratılan biçimsiz ve ahlaksızlıklarla dolu, halkı aşağılayan gündem değişikliğine…
Bir ülkenin cumhurbaşkanı konuşuyor, ama hep konuştuğu gibi kirli bir dille konuşuyor. “cibilliyetsiz diyor, ev zencisi diyor ama Erdoğan aşağıladığı bu halkın lideri olduğunu fark edememiş. Halbuki bir Lider yönettiği halkın kendisidir. AKP’li Erdoğan aldığı kararlarla Türk bayrağını yarıya indiriyor, Hamasın liderini devlet başkanı ilan ediyor, kendisinin kararlarına uymayanları hain ilan ederek ağzını bozuyor” tüm bunların nedeni kendisinin politikalarını desteklemeyen, kendisine muhalif olanlara yetkisini kullanarak en ağırından küfürler etmek olduğunu zannediyor. Bu zatı muhterem; tüm kesimleri boyunduruk altına almak ve ilanı diktatörlüğünü ilan etmek için her yolu deniyor.
Erdoğan, kendine göre gereğini yapıyor, “öncelikle aklıselim düşünmeyeceksiniz, muhalefet olmayacaksınız, yalan yanlış üzerine kurmuş olduğum sisteme biat edeceksiniz, şayet bu kurallara uymuyorsanız sizlere bu şekilde ilkel sözlerle saldırma hakkını kendimde bulurum” diyor. Çünkü Erdoğan kendini yarı tanrı gibi görüyor.
Muhalefet bu durum karşısında ayağa kalkmalı ve “bize soysuz diyemezsiniz, bize bir siyasi partinin katledilen liderini devlet başkanı olarak kabullendiremezsiniz” demeli. Muhalefet “aklı kıt bir insanın ABD uşağı bir kişinin Filistin halkına, Özellikle Gazze’ye yapılanların günahkarı olan birine saygılı olmamızı beklemeyin” demesinin karşılığını bu şekilde kirli cümlelerle alıyor.
Muhalefetin, CHP’lisiyle, dincisiyle, Dinsiziyle, İslamcısıyla, solcusuyla ve tüm kesimleriyle Haniye’ye yapılan o terör eylemini şiddetle kınamasına, Filistin’de yapılanların insanlık suçu olduğunu, İsrail’in katil devlet olduğunu haykırmasına rağmen bu kirli, küfürlü dilin kendilerine dönmesinin tek nedeni saray iktidarının sallanması olsa gerek.
Tüm bu kirliliği, kindarlığı, dinciliği, ayrıştırmayı ve saldırganlığı bitirmenin yolu Devrimci Demokratik Halk İktidarını kurmakla gerçekleşecek.
Eğitim ve Bilinçlendirme, Halkı, devrimci ideolojiler ve alternatif yönetim biçimleri konusunda eğitmek ve bilinçlendirmek ancak Devrimci Demokratik Halk İktidarını kurmakla gerçekleşir. Daha geniş bilgi ve açıklamaları bir sonraki yazımda bekleyin…
Halkın ekonomik bağımsızlığını artırmak, özgürlüklere vurulan prangaları kırmak ve bu diktatörlükten kurtulmak için yaşasın Devrimci Demokratik Halk İktidarı.
