Tarih: 06.10.2022 13:34

DEVRİM ŞEHİDİ ÜÇOK’U UNUTMADIK SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUZ…

Facebook Twitter Linked-in

Atatürk Cumhuriyeti; laik-demokratik, sosyal hukuk ve üniter devlet yapısıyla dünyada emperyalizmi yendiği gibi, Sorosdaroğlu zihniyetini de yenecektir.

Sorosdaroğlu bunda sonra hangi yüzle bu ülkenin aydınlarının yüzüne bakacak, hangi yüzle bugün çıkıp devrim şehitlerimizi anacak, laiklik için bedenleri toprağa düşenleri kirli ağzına alacak. AKP kazanırsa şeriata geçer diye korkumuz vardı,  Kılıçdaroğlu sayesinde AKP’den korkumuz da kalmadı. Asıl korkmamız gerekenler Sorosdaroğlu ve avenesidir.

Prof.Dr. Muammer AKSOY’un 31 Ocak 1990’da katledilişinin ardından, 06 Ekim 1990’da; aynı ideal ve değerler uğruna mücadele eden Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK, evine gönderilen bombalı kargonun patlaması sonucu şehit edildi.

1990’lardaki aydın katliamının ilk halkası Prof.Dr. Muammer AKSOY, ikinci halkası da Doç.Dr. Bahriye ÜÇOK olmuştur. Devlet her iki cinayete de seyirci kaldığı için sonraki cinayetler işlenmiştir.

Uluslararası güç odakları ve yerli işbirlikçiler, Cumhuriyetin zayıflaması için çeşitli senaryoları değişik zamanlarda uygulamaya koymuş; Atatürk’ün Model Devlet Sistemini yıkmaya yönelik çabalarını aralıksız sürdürmüştür.

Atatürk’ün laik ve demokratik Cumhuriyeti’ni savunan, temel değerlerini anlayan ve topluma anlatan, kalemini, aklını, kişiliğini satmayan, namuslu, yurtsever, aydın gibi aydın insanların yok edilmesiyle rejim daha kolay dönüştürülebilecekti. Bu nedenle toplumu bilinçlendiren, aydın isimlerin seçilip susturulması gerekliydi: Kubilay’la başlayan süreç, 12 Eylül 1980 darbesiyle Cumhuriyeti yıkım projelerinin bir bir uygulamaya geçtiği, özellikle 1990’ların başından itibaren acımasızca devam etmiştir.

Dünya siyaset tarihi; bir devletin rejimi değiştirilmek isteniyorsa, önce o rejimi savunan aydınların ortadan kaldırıldığına yönelik örneklerle doludur.

Emperyalist planlar gereği; ATATÜRK Cumhuriyeti, dönüştürülmeli, başkalaştırılmalı ve temel değerlerinden uzaklaştırılmalıydı. İşte tüm aydın cinayetlerinin temelinde bu amaç yatmaktadır.

Doç.Dr. Bahriye ÜÇOK ilahiyatçı, siyasetçi ve bir bilim insanıydı. “Atatürk’ün izinde bir arpa boyu” bile yol alınamadığını açıkça söyleyerek; dinle ilgisi olmayan, fakat dini araç olarak kullanan çıkar odaklarına karşı savaş açmış, bir yiğit devrimci, inançlı bir Atatürkçüydü.

O’nun katledilmesine devlet ve maalesef toplum seyirci kalmıştır. “Kanı yerde kalmayacak” sözleri unutulmuştur. Fakat Bahriye ÜÇOK Atatürkçü Düşünce’nin meşalesini taşıyan bir yürekli yurtsever olarak yıllar geçse de unutulmayacaktır.

Bugün dini bir araç olarak kullananlar, şeriat çığırtkanlığı yapanlar destekçileri ile iş başındalar. Daha çok yeni ‘’Dinar Anayasa yapalım, ilk dört madde değişebilir’’ diyenleri konuşturanlar; top yekûn Anayasal suç işlemelerine rağmen, adalet bu din bezirgânlarına karşı susmaktadır. Aslında konuşana değil konuşturana bakmak gerekmektedir. Ülkenin geçtiği bu kötü günlerde bu söylemler ile gündem oluşturmaya kalkanları,  6. Filonun secde edenleri ve zihniyeti biz çok yakından tanıyoruz.

Aydınlanma düşmanlarına sesleniyoruz: Çağdaş bir toplum ülküsüyle kurulmuş Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti, her türlü engel ve sorunları aşarak, çağdaşlaşma yolundaki tarihsel yürüyüşünü sürdürecektir. Her bir Atatürk genci, her bir cumhuriyet yurttaşı Bahriye Üçok olmaya daima hazırdır. Taşıdığımız mücadele bayrağı Bahriye Üçok gibi devrim şehitlerimizin idealleriyle yükselecektir.

Doç.Dr. Bahriye ÜÇOK ve tüm Cumhuriyet şehitleri mücadelemizde yaşamaktadır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte yolumuzu aydınlatmaktalar.

Aramızdan ayrılışının 32. Yılında Bahriye Üçok’u; bugün vatanın ve milletin bütünlüğünü savunmak için şehit olan çocuklarımızı sevgiyle ve rahmetle anıyor; aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —