“CHP İKTİDARINDA BASKI VE ZULME SON VERECEĞİZ”

“CHP İKTİDARINDA BASKI VE ZULME SON VERECEĞİZ”

CHP Esenler İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Kaya: “Ülke ekonomisindeki kötü gidişatı tersine çevirmeye yönelik herhangi bir planı-programı bulunmayan AKP saltanatını sonlandırmanın zamanı geldi” dedi

Kaya: AKP yargı eliyle yarattığı yapay gündemlerle ülke gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Yargının, siyasetin sopası haline getirildiği ortamda; gazetecilerle, iş insanlarıyla, siyasilerle, CHP’li belediyelerle, öğretim görevlileriyle, düşünen diğer kesimlerle, hatta gurmelerle bile uğraşarak, onlara parmak sallamayı marifet saymayı iş haline getirerek, duruma göre, bu kesimleri cezaevlerine atarak, ekonomik kötü gidişatı unutturmaya çalışıyor AKP hükumeti. Bunun nafile olduğunu gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görecekler. Demokratik düzlemde, politik söylemlerimizi halkımızın duyacağı şekilde, en yüksek sesle ifade etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerine devam etti.

Bu doğrultuda, mücadelemizi sürdürürken, sokağın sesini yükselterek kendi sesimiz haline getireceğiz.

“AKP ÜLKEYİ EKONOMİK BUHRAN BATAKLIĞINA SOKTU”

AKP yönetimi halkın gerçeklerinden uzak, tüm sorunlardan izole alanlarında yaşamlarına devam ederken, ekonomik sorunlara gözünü kapatmaya devam ediyor. Bu bize bir şeyi gösteriyor: AKP’nin halkın dertlerine dair söyleyecek tek bir sözü dahi kalmamıştır. Halkı, içinde bulunduğu yoksulluk ve yoksunluk ortamından kurtaracak, halkın geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak herhangi bir ekonomik politikayı da üretecek kabiliyetinin olmadığı da ortadadır. AKP tükenirken, beraberinde, dünyanın en yüksek potansiyeline sahip ülkesinin insanlarını da tüketmiştir. Genç nüfusu, yer altı kaynakları, üretim kabiliyetleri, üretici güçleri, nehirleri, gölleri, denizleri ve fabrikalarıyla koca bir yurdu da ekonomik buhran bataklığına sokmuştur.

Bu artık halkımızın tüm kesimlerimizin bildiği bir gerçektir. Sokağa inerek, halkla yaptığımız buluşmalarda, şu söylemin yüksek sesle dillendiriliyor olduğuna şahitlik ediyoruz: “şimdiye dek biz Erdoğan’a oy verdik; ama bundan sonra öleceğimi bilsem de oy vermeyeceğim… ” Pazar yerinde yaptığımız ziyaretlerde rast geldiğimiz ve sohbet etme fırsatı bulduğumuz, elinde yarımşar kilo sebzeyle doldurmaya çalıştığı iki poşetiyle başı eğik bir şekilde evinin yolunu tutan emeklilerden: “bu 14 bin lirayı ülkeyi yönetenlere verin bakalım hayatlarını kaç gün devam ettirebilecekler.” Söylemini duymak, vicdanlarımızı yaralıyor. 

Haksız değiller elbette söylemlerinde. Ev kiralarının 15-20 bin liralarla ifade edildiği bir ortamda, emekli ücretlerine biçilen değer 14 bin lira. Emeklilerimize, yani dünü var ederken, geleceği hazırlayan, emeklerini ortaya koyarak ülkeyi bugünlere taşıyan dünün üreten güçlerine reva görülen rakam yalnızca 14 bin lira.

“İKTİDARIN GÖZÜ HALKIN SORUNLARINA KAPALI”

Bir komedi filmine bile konu edilemeyecek düzeyde komik ve bir o kadar da acı ücretlerle, insanlara buyurun 1 ay boyunca yaşayın deniliyor. Et fiyatlarının 800-900 liraları bulduğu, 1 litre sütün 50 lira, 1 ekmeğin 15 lira olduğu bir ortamda konuşuyoruz 14 bin lirayı.

Hükumetçe takdir edilmiş bu rakam, olsa olsa sefalet ücreti olur. Açlık sınırının 23.324 lira olduğu gerçeği karşımızda öylece dururken 14 bin liraya ne isim vermemiz gerektiği konusunda benim kelime dağarcığım yetersiz kalıyor zira. 

İktidarın halkın sorunlarına gözünü kapattığının göstergesidir bu! Örneğin son süreçte, halkımızın emekli kesiminin pür dikkat kesilerek, biraz heyecan biraz korkuyla beklediği bir haber vardı. Neydi o? Hükumet tarafından açıklanarak emeklilere ödenecek bayram ikramiyesi haberi. Nitekim rakam telaffuz edildi ve halkımızın emekli kesimiyle arda kalan kesimlerini hayretlere düşürdü açıklanan rakam. Emeklilere bayram süresince, torunlarına bayram harçlığı vermek, şeker-kolonya almak, misafir ağırlamak üzere reva görülen tutar 4 bin lira olarak açıklandı.

BU RAKAMLARI TELAFFUZ ETMEK BİLE, HALKIN AKLIYLA ALAY ETMEKTİR. Zira ülkede büyüme rakamlarının konuşulduğu, ülkenin zenginliğinin arttığı ifade edilirken, emeklilere yönelik 4 bin liralık bayram ikramiyesi neyin nesi? Eskilerin bir tabiri vardır: “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye. Ülke zenginleşiyorsa, halkımız bu zenginlikten neden payını alamıyor; ülke zenginleşiyor deniliyor ama zenginleşen ülke insanı yoksulluk içinde yaşıyor. Şayet ülke zenginleşiyorsa bu yoksulluğun hesabını birileri bize vermelidir.

Aslında cevabı basit. Tükenmiş ve kötü gidişatı tersine çevirecek politikaları üretme kabiliyeti bulunmayan iktidar halkı masallarla kandırıyor. Bir dönem daha iktidarda kalabilmek adına, insanların inanacağını umduğu bir hayal üretiyor. Ürettiği bu yalanlarla iktidarlarının  ömrünü uzatmaya çalışıyor.

Bilmediği şeyler var elbette iktidarın. İşsiz hiç kimse, iktidarın yalanlarını cebine koyarak marketten alış veriş yapamaz. bu yalanlar, ev kiralarını ödeyemez, çocuklara çikolata, dondurma alamaz. İktidarın yalanları eğitime, sağlığa, sağlıklı gıdaya erişimi sağlayamaz… İşte bunu bilmiyorlar.

Fakat bunu bilen büyük bir kesim var. Kibir kulelerinde yaşayan iktidar mensuplarının, halkı kandırsınlar diye yandaş medya kanallarına çıkararak martaval okuttuğu paralı, yandaş trollerine rağmen, ülkenin ne halde olduğunu bilen bir kesim var: Halk. Evet halkımızın neredeyse tamamı ülkenin içinde bulunduğu kötü gidişatın farkındadır.

Bunu anlamak için bilim insanı, ekonomist, siyasetçi olmaya filan gerek yok. Ağır bir ekonomik hasar var ve bu hasarın en çok farkında olan kesim de dar gelirliler ve yine bu kesime mensup ev hanımlarıdır. Pazar ve market alış verişini yapanlardır.

Akşam bir tencere yemek pişirmenin maliyetini en iyi onlar biliyor. Çocuklarına et yedirememenin, süt içirememenin acısını onlar çekiyor. Dolayısıyla iktidarı ilk seçimde cezalandıracak olan da onlardır”

Biz Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri ve üyeleri olarak onların yaşadığı sorunları birebir yaşıyor ve aynı tarafta olduğumuzu her fırsatta kendilerine ifade ediyoruz. 

Bizim bir hayalimiz var ve bunu, fırsatını bulduğumuz her ortamda ülkenin dar gelirli kesimleriyle, iktidar politikalarından bir şekilde nasibini almış kesimlere anlatmaya gayret ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz.

Tükenmiş ve halka anlatacak hiçbir şeyi kalmamış bir iktidarın başvuracağı tek bir yolu kalmıştır ve o da bunu uyguluyor: Faşizm.

Demokratik yolla elde etmiş olduğu iktidarlarını; baskı, zulüm ve zorbalıkla devam ettirmeye çalışıyorlar.

Halkın dertlerini dinlemek ve çözmekten ziyade, kendi iktidarını devam ettirme gayretindedir AKP.

Bu yolda baskı ve zulüm konusunda vites yükselterek kontrolsüz bir şekilde ilerlemesini sürdürmekteler.

İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, ülkedeki kötü gidişatı görerek, halkın mevcut durumunu biraz olsun iyileştirebilmek adına ortaya koyduğu Kent Lokantası projesi, iktidar ve ona yakın medya organlarınca şeytanlaştırılmak isteniyor. 40 liraya bir öğün yemek verebilecek kabiliyeti bulunan Kent Lokantaları üzerinden Sayın İmamoğlu’na savaş açılmış durumda. Dar gelirli kesime bir nebze olsun soluk aldırma niteliğindeki bu lokantaları kapatmak, esasen İmamoğlu’nu cezalandırmaktan çok, halkın dar gelirli kesimlerini cezalandırmaktır.

Süt’e erişimi bulunmayan, daha doğrusu, çocuklarına süt alamayacak durumdaki vatandaşlarımızın bu mağduriyetini gidermeye çalışan, bu ülkenin çocukları sağlıklı olsunlar diye mücadele eden, bunu kendine dert edinmiş bir partiyle ve o partiye mensup belediye başkanıyla kavga halindedir AKP iktidarı. 

Ne yapmak istiyorlar peki? Biz süt dağıtmadığımızda, onlar mı dağıtacak bu sütü. Elbette hayır. Halkın sorunlarını yalnızca biz çözeriz, şayet çözemiyorsak da, halk süte mahrum bir hayat yaşar diyor. Bunun anlamı, çocukların bile AKP iktidarı tarafından siyaset malzemesi haline getirilmesidir. İyi beslenememişler, sağlıksız beslenmişler, boyları kısa kalmış, kiloları yetersizmiş zerre kadar umurlarında değil.

Ama bizim umurumuzda. Bunu da hem kent lokantalarıyla hem de, yardıma ihtiyaç duyan kesimlere CHP’li Belediyelerce yaptığımız sosyal yardımlarla gösterdik. Hem de bu yardımları 6 kat arttırarak gösterdik. 

Bu ülkenin çocuğu da, işçisi de, işsizi de emeklisi de bizim umurumuzda.

Sorunların neler olduğunu ve sorunların nedenini iyi biliyoruz.

Ülkemizin içerde ve dışarda yerle bir olan itibarıyla birlikte, halkımızın refah seviyesini ayağa kaldıracak olan çözüm elbette bir kan değişiminden geçiyor.

Bu kan değişimi acil bir erken seçimle, iktidarın değişmesi, halkımızın tercihini cumhuriyetçi kesimden yana kullanmasıyla gerçekleşecektir.

23 Mart’ta partimizin cumhurbaşkanını belirlemek üzere sandık kuruyoruz. Bu sandık bile, fakirleştirdikçe, otoriterleşen bir iktidara karşı ağır bir mesaj niteliği taşıyor.

Bu ön seçime yoğun katılım beklentimiz var. Bunun devamında, AKP’yi genel bir seçim için sandığa çağıracağız. Sorunları yaratanların, sorunları çözmede rol oynayamayacağını kendilerine anlatacağız. Hukukun üstünlüğü ilkesiyle birlikte, güçler ayrılığı ilkesini yeniden pekiştireceğiz.

Kaliteli eğitim, kaliteli sağlık sistemini yeniden tesis edeceğiz. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kaynaklarının özel hastanelere peşkeş çekildiği rant düzenini sonlandırarak, kamucu bir yapılanmayı yeniden sağlayacağız. Sağlık sistemi herkes için eşit ve erişilebilir olacak.

Ülkenin üretim kabiliyetlerini gözden geçirip bunu daha efektif hale getirerek, rekabetçi bir Türkiye yaratacağız. İhracatı, ithalatından yüksek olan bir ticaret hedefimiz var. İç büyümeyi yalnız inşaat sektörünün sırtına yüklemeyecek, üretim ve hizmet sektörlerinin sırtındaki yükleri hafifleteceğiz. Emekliyi açlık sınırının altındaki ücret zincirinden kurtaracağız.

Ülkemiz CHP iktidarında, herkesin mutlu mesut yaşadığı, ülkenin zenginliklerinden halkımızın tüm kesimlerinin yararlandığı, kimsenin yatağına aç gitmediği, hayallerini ertelemediği bir ülke haline gelecek. Biz buna inanıyoruz halkımız da buna inansın ve gerçekleşecek ilk seçimde CHP’ye şans versin biz de gereğini yapalım”  “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” dedi.



  • Çarşamba 15.7 ° / 8.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.2 ° / 7.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 17.6 ° / 8.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı