CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkanı seçilir seçilmez, Alucra Kalkınma ve Eğitim Vakfı'nın Mütevelli Heyeti üyesi Recep Yamak’ı belediye başkan yardımcılığına getirdi. Yetmedi, aynı vakfın eski Gençlik Kolları Başkanı Bilal Gülep’i de başkan danışmanı olarak atadı. Kısacası, Beyoğlu Belediyesi tarikatçı kadrolarla sessiz sedasız yeniden dizayn ediliyor. Tüm bu gelişmelere ise ne hikmetse partililer sessiz…
Recep Yamak’ın geçmişi ortada ama onun geçmişini bilen Güney bile bile lades diyen kafa yapısıyla alanlarda hava atıyor. Sosyal medya paylaşımlarında “Erdoğan Gönüllüsü” olduğunu açıkça ilan etmiş, ümmetçi söylemlerle tarikat propagandası yapmış biri. 2013’te “Ancak ve ancak İslam birliği, ümmet birliği, ehlisünnet ve cemaat birliği…” diye nutuk atan bu şahıslar şimdi CHP’li belediyede yönetici. CHP mi değişti, bu adamlar mı devrimci oldu?
Peki ya Bilal Gülep? İsmailağa tarikatı ile ilişkili olduğu, geçmiş sosyal medya paylaşımlarından biliniyor. Üstelik Berkin Elvan'ın hayatını kaybettiği 2014 Mart’ında Okmeydanı’ndaki protestolar sırasında karşı mahalleden örgütlenen saldırı grubunda yer alan ve Gezi eylemcileri ile çatışmayan giren birisi. Olay gecesi orada bulunan isimlerden biri Bilal Gülep. O gün yanındaki arkadaşlarından biri Burak Can Karamanoğlu vuruldu. Bu karanlık geceyle anılan bir isim şimdi CHP’li belediyede danışmanlık koltuğunda.
Sahi, Sayın Sosyalist İnan Güney, siz bu kişileri tanımıyordunuz da mı bu görevlere getirdiniz? Ya 5 farklı müdürlüğün başına getirdiğin Ali Rıza Yakupoğlu’na ne diyeceksin. Yoksa yeni bir ittifakın mı taşlarını döşüyorsunuz? Giresun’un Alucra ilçesiyle bağlantılı olan ama Beyoğlu merkezli bu vakıfla yerel seçimden önce yapılan görüşmeler neyin işaretiydi? 2 Şubat’ta Gülep ailesine yapılan ziyaretin asıl anlamı neydi?
Atatürk’ün kurduğu, laiklik ilkesini temel alan CHP’de tarikatçı kadroların palazlanması, örgüt içine sızması asla tesadüf değildir. Bugün Recep Yamak gibi isimler “Erdoğan’a az oy çıkmasından” şikayet eden söylemleriyle geçmişte hangi iktidarın arkasında durduğunu gizlemiyor. İstanbul Sözleşmesi karşıtlığıyla bilinen bu insanların kadın haklarına, laik eğitime, özgürlüklere karşı duruşu da ortadadır.
Bugün CHP’nin içinden ses çıkmıyor olabilir, ama bu sessizlik yarın büyük bir bedel olarak dönebilir. Partinin ideolojik omurgası oy uğruna bozuluyor. Tarikatların, cemaatlerin temsilcileri halkçı yerel yönetimlerin içine sinsice yerleştiriliyor.
Sormak gerekiyor:
İnan Güney bir hesap mı kapatıyor? Yoksa yeni bir kapıyı mı aralıyor?
Berkin Elvan'ın katillerini, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alanları, ümmet ittifakı kurmaya çalışanları mı “yoldaş” belledi?
Eğer CHP bu kadroları görmezden gelmeye devam ederse, bir gün bu kişiler “iftiracı” olduğunda kimse şaşırmasın. Çünkü bu tablo, sadece bir kadrolaşma değil, aynı zamanda laik cumhuriyet değerlerine ihanet tablosudur.