DİSK Emekli Sen Marmara Bölge Sorumlusu Abdullah Yıldırım, "Bundan iki yıl önce, 6 Şubat sabaha karşı, 11 ilimizi etkileyen korkunç bir sarsıntıyla uyandık. On binlerce insanımız hayatını kaybetti, yüz binin üzerinde yurttaşımız yaralandı. Hayatını kaybeden her bir insanımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde hissediyoruz."
Afet yönetimindeki eksikliklere dikkat çeken Yıldırım, "Depremin hemen ardından ortaya çıkan afet yönetimindeki zafiyet, para karşılığında Kızılay’ın çadır satması, kurtarma ekiplerinin yetersizliği halkta büyük bir öfke ve hayal kırıklığı yarattı. Yardım organizasyonlarındaki koordinasyonsuzluk, kamu otoritelerinin çaresizliği, çapsızlığı, askeriyenin önüne çekilen set binlerce canın kaybına sebep oldu"
Yıldırım, depremin ardından afetin yaralarını sarmak için halkımız seferber oldu, yağmur gibi yardımlar yağdı ama yardımların depremzedelere ulaşmasında yine AKP’lilerin “ucube” anlayışlarının engellemelerine hep birlikte şahit olduk. Bu yıkım karşısında hesap vermesi gerekenlerin, istifa yapması gerekenlerin hiçbir biçimde sorumluluk üstlenmediğini tekrar tekrar yaşadık," dedi.
Sorumlulara yönelik eleştirilerde bulunan Yıldırım, "Bu felaketin sorumluları belli. Bilimi, planlamayı, kentsel dönüşümü ranta teslim edenler belli. Deprem vergilerini halkın canını korumak yerine hesabını veremedikleri 'yatırımlara' gömenler belli. Ve bugün, iki yıl sonra, hiçbir şey olmamış gibi koltuklarında oturmaya devam edenler elbette bu yapılan kötülüğün hesabını verecekler.
Hukuk sisteminin sorumluları yargılamadaki yavaşlığını eleştiren Yıldırım, "Mesele iktidarı korumak olduğunda dakikalar içinde soruşturmalar açabilen hukuk sistemi, konu sorumluları yargılamak olduğunda nasıl da yavaş işliyor!" ifadelerini kullandı.
"Depremin ikinci yılında bu yaşananlardan dersler çıkarmak yerine 'yüzyılın afeti' diyerek yaşananları normalleştirmeyi kabul etmiyoruz. Önlenebilir ölümlere alışmayı reddediyoruz. Alınması gereken önlemler alınmadığı için; karlılık ve rantçılık peşinde aklın ve bilimin yolundan uzaklaşıldığı için; üstün kamu yararının yerini piyasanın vahşi kuralları aldığı için iş cinayetlerinde, yangınlarda, sellerde, kazalarda, depremlerde kitlesel biçimde ölmeyi 'normal' görmüyoruz."