Halkın üzerine Haçlı ordusu gibi gelen, zamlar, adaletsizlikler ve tüm kötülüklere karşı halkın birlik olmasının bu sefer tam zamanı. Ana muhalefetin yaptığı gibi Haçlı saldırılarına iadeyi ziyaret değil topyekûn mevzilenmek gerekir.
Bakın şu yapılana, ülkemin birinci sınıf yurttaşı olmuş Suriyeli bedeviler ama öz vatan evlatları öz vatanlarında eziliyor, asfalt gibi yere yapıştırılıyor. Suriyeli, savaş kaçkınları birinci sınıf olmuşlar tüm imkanlar onlara seferber etilmiş, yetmemiş gibi birde geçici koruma, geçici sığınma hakkını onlara vermişler. AKP ve Reisi bu işi iyi biliyor ve yapıyor; şu anda Türkiye'de İranlıları, Iraklıları ve Filistinlileri Suriyeli gösterilerek geçici koruma kimliği alabiliyor ama sen ben simit alamıyoruz. Tüm bunlar yaşanırken, halk zamlar altında inim inim inlerken, emekli aç, yurttaşlar yoksullukla nikahlanmışken ana muhalefet haçlı saldırılarına karşı yumuşamak için canhıraş çapalıyor. Sarayın kirli koridorlarına heyetler gönderiyor.
Bir de yüreğimizi yakan, dünyaya rezil olduğumuz Gezi tutsaklarının rehin tutulması yok mu ya!!! Gezi’de kaybettiğimiz gencecik çocuklarımız yetmezmiş gibi rehin tutulanlar hep rehin, biz iadeyi ziyaret değil bu yaşanmış nice açıların hesabının sorulmasını bekliyoruz. Bekliyoruz adalet mücadelesinin büyütülmesini, mevzilerin genişletilmesini.
Ya şu Cumartesi Annelerine uygulanan keyfin yasakların sona erdirilmesi için birlikte mücadele yapmaya korkanlara ise söylenecek tek söz, “döneksiniz, korkaksınız”.
Her gün yandık, yanmaya devam ediyoruz, sindire sindire alıştırdılar her birimizi bu hukuksuzluklara, diktatörlüğün yaşattığı zulme. Soma'dan Amasra'ya, Ermenek'ten Erzincan İliç'e kadar işlenen işçi cinayetleri, hak gaspları elbette unutulmuş değil, elbette işçi katliamlarının faillerinin hesap verebilmesi için cezalandırılması için hesap vereceklerden hesabını sormalıyız ki normalleşelim.
Kobani Kumpas Davası gibi onlarca davada haksız yere cezaevinde tutulan siyasi tutsakların özgürlüğüne kavuşması için, tutsaklara uygulanan insanlık dışı muameleler hergün yürekleri yakıyor, yakınlarını umutsuzluğa düşürüyor. Gelin bu umutsuzluğu hep birlikte umuda çevirelim.
Şenyaşar ailesi gibi evlatlarının katillerini arayan tüm ailelerin sesinin yükseltilmesi için, önce biz sesimizi yükseltmeliyiz. AKP İktidarı ve yandaşları ile uzlaşılmaz… Uzlaşalım ama öncelikle kadın cinayeti işleyip salıverilenlerin gerekli cezayı almasından sonra. Uzlaşalım ama iktidarda tanıdığı olanın, cebinde parası olanın istediği her suçu işleyip pervasızca suç işleme özgürlüklerini kullanıp hayatlarına devam etmediği bir tabloyu gördükten sonra.
Can Atalay’ın, Osman Kavala’nın, Selahattin Demirtaş’ın ve nice haksız yere yatan, rehin tutulan yurtseverlerin serbest kaldığı gün gelin AKP ile değil ülkemin yurtseverleri ile sarılıp öpüşelim. Her şeye rağmen bizim Dünya görüşümüzde umutsuzluğa yer yok, kimse yalnız değildir, kimsenin kendisini yalnız hissetmeyeceği bir toplumsal dayanışmayı örgütlemek için ülkemin solcularına, aydınlarına büyük sorumluluk düşüyor. Çare solun evrenselliğidir, AKP Diktatörlüğü çare olamaz… Olmamalı…
Bugün bir kez daha ana muhalefet liderine haykırıyorum, adalet için mücadele verenlerin yolunu yol eyle, 22 yıldır iktidarda bulunan bu iktidarla bırak aynı masanın etrafında oturmayı, sarayında çay içmeyi, kirlenmiş ellerini bile sıkmamalısınız. 22 yıldır halkını kandıranlar elbette sizi de kandırmak için her türlü zikzakları yapar adaleti katlettikleri gibi samimi duygularınızı da katleder.
Türkiye'de 22 yıldır yaşanmışlar sizlere ders olsun, bizleri ezen, özgürlüklere pranga vuran, aydını, yazarı, eleştiri yapanı, yanlışlarını söyleyenleri rehin alanlar bu yumuşama ile ülkeyi esir aldıkları gibi sizleri rehin değil esir alacak.