Türkiye siyasetinde “kaybetmenin kitabını yazan” bir isim varsa, o da Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Yıllarca CHP’nin genel başkanlık koltuğunu işgal etti, seçim üstüne seçim kaybetti, ama koltuğa öyle bir yapıştı ki kimse söküp atamadı.
Halk “artık yeter” dedi, partililer “değişim” diye haykırdı, fakat Bay Kemal hep bildiğini okudu. Ama seni gönderen değişimciler bak partiyi birinci yaptı bunu bile hazmedemedin, dün kılıç çektiklerinle bugün dost olmana üzülüyoruz.
“HÂLÂ KENDİ İRADENLE BİR KELİME EDEMİYORSUN”
Bugün geldiğimiz noktada CHP’nin önceki genel başkanı, kendi ağzıyla değil, avukatının ağzından konuşuyor. Ne yazık ki Türkiye’nin ikinci büyük partisinin eski lideri, hâlâ kendi iradesiyle bir kelime edemiyor. Demek ki ya dış güçlerden icazet bekliyor ya da Erdoğan’dan izin almadan konuşamıyor. Bu mudur koskoca bir partinin başında yıllarca oturmuş kişinin hali?
“MİLYONLARCA İNSANIN UMUDUNU SÖNDÜRDÜN”
Kılıçdaroğlu’nun en büyük günahı yalnızca seçim kayıpları değildir. Onun asıl günahı, milyonlarca insanın umudunu söndürmesi, CHP’yi iktidar alternatifi olmaktan çıkarmasıdır. 2010’da koltuğa oturdu, 13 yıl boyunca girdiği her seçimde kaybetti: 2011, 2014, 2015, 2018 ve 2023 seçimleri… Belediye seçimleri dışında tek bir başarı yok! O da partinin değil, büyükşehirlerde halkın isyanının eseriydi. Ama o bile Bay Kemal’in gölgesinde hep yarım kaldı.
Partililer iktidarın hukuksuzluklarına, yargı darbelerine, adaletsizliklerine karşı gür bir ses beklerken, Kılıçdaroğlu hep sustu. Bugün de aynı tabloyla karşı karşıyayız: Halk “CHP’nin eski lideri bir şey söylesin” diye beklerken, Bay Kemal yine topu taca attı. Avukatının ağzından açıklama yaptırarak “partime zarar vermemek için susuyorum” dedi.
Asıl zarar veren sensin Bay Kemal! Senin sessizliğin, senin tavizlerin, senin kayıpların yüzünden CHP yıllarca iktidar olma şansını yitirdi. Sen, bu partinin lideri değil kamburu oldun. Sen, bu halkın umudu değil karabasanı oldun.
Unutma Bay Kemal, bu millet sana defalarca şans verdi. Ama sen her defasında kaybettin ve kaybettirdin. Senin adın artık başarıyla değil, “yenilgi” ile anılıyor.
Bugün hâlâ çıkıp kendi adına konuşamayan, avukatının ardına sığınan bir siyasetçinin Türkiye’ye de CHP’ye de verecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
