Tarih: 10.06.2018 16:45
Yerel Basın Kaşık, Çatal Aramaz-Haber Arar
Yerel Basın Kaşık, Çatal Aramaz-Haber Arar
Biz yerel basın mensuplarının ötekisi olmaz, bazı siyasi ilçe başkanları gibi sırtımızı ağababalara dayamayız. Gücümüz yüreğimizdir, kalemimizdir. Bazen yumuşak geçişlerle, bazen de sert çivileme yazılarla gündemi belirleriz. Yanlışa eyvallah demeyiz, yanlış yapanlara ise musallat oluruz. Karşımıza çıkan tüm zorluklara göğsümüzü siper eder, kıt kanatta olsa yayın hayatımıza devam ederiz.
Yerelde gazetecilik yapmak zor, yerelde “adam gibi ben gazeteciyim” diye yanlışa kafa tutmak ise yürek ister, yürekleri Tavuk gibi olanlar, Horoz kadar dik duramayanlar ise boş bir masa bulduğunda, yumurtlamak için, masanın bir köşesine sığınırlar. Yerel basın organik beslenmezse, yaptığı haberleri GTO’lu olur. Bazıları ben gazeteciyim dedikçe inanın midem bulanıyor. Onlar arkadaşlıktan anlamazlar, satış uzmanlarıdırlar, yoldaşlık hukukunu kavrayamayan beyin hücreleri gelişmemiş, olayların akışına kendini bırakmış, zerre kadar menfaat için virgül gibi kıvırcıklardırlar. Gazeteci olayların akışına kendini bırakmaz, olayların akışına yön verir.
Yerel basın, bir ilçenin demokrasisinin en önemli göstergesi olduğu gibi bölgenin kalkınmışlığını ve gelişmişliğini de yansıtır. Yerel basını olmayan, ya da yerel basını hür olmayan bir ilçeye asla “güçlü, yaşanılır, huzurlu” gibi sözleri yakıştırmazsınız. Yerel basınla kavgası olan, siyasiler ise hep zırvalar, dert yanar. ”Biz demokrasi istiyoruz diye hava atacaksınız, arkasında demokrasiyi adaleti katledeceksiniz” ben bunları yazarım… Bu despotluğu, bu faşizmi gördüğü halde buna eleştirel yazamayanlar gazeteci değildir. O siyasiler bir gün alanlara çıkar “özgür basın susturulamaz” derse buna inanıyorsan ve bu sesin sahtecilik çağırdığını yazamıyorsan sen gazeteciyim nasıl dersin.
İmtiyaz sahibi olduğunu söyleyen, bir gazeteci, kendini işbirlikçi, hainlerin sofrasına yem yaptırmışsa, yem olduğunun farkında değilse “Fazla söze gerek var mı?” Halkla iç içe olamayan, küçük bir haberden dolayı karşısına çıkan zorluklara boyun eğmeden göğüslemesini biliyorsan, olursun gazeteci adayı. Yaptığın haberler bırakın muhalif olduklarınızı, kendi savunduklarınızın bile hoşuna gitmese de korkmadan yazıyorsan sen aday gazetecisin. Bir gazeteci, bir köşe yazarı sütunlarının hemen her satırında halkın öncelikli isteklerini dile getirir, güçlünün değil, halkının sesi olur. Sen en alasından yanlış yapana hesap sorabilirsen, mütareke basını değil, mücadeleci basınısın.
Yerel basının yazarı çizeri, kaşık, çatal aramaz, haber arar, doğru haber yapar. Boş masalarda yer var mı diye bir davet beklemez. Yanlışlıklarla dolu, kirletilmiş bir masaya sığınmacı gibi veya birilerine yanaşarak bir şeyler kapmak için oturan birisi isen gazeteci değil… Şarlatansın. Yani gazeteciysen ne kadar zor şartlarda olduğunu bileceksin, halk gibi yaşayacak, halktan biri olacaksın. Yeri geldiğinde o oturduğun masanın, sandalyenin hakkını, yazarak çizerek vereceksin, masaya yumruğunu değil bilgini mühürleyeceksin. Adını yazacaksın...
Siyasi bir ilçe başkanına veya şöhret olmuş nüfuslu birilerinden değil, gücünü okuyucularından almalısın ki gazeteciyim veya köşe yazarıyım diyebilesin. Gazetecinin bir çizgisi olur, çizgisinden ödün vermez. Yerel basını yerel yapan mücadeleci ruhu ve asıl duruştur.
Uzun sözün kısası, arkadaşlık, yoldaşlık hukukunu küçük bir menfaat uğruna,arka masalardan habersizce ön masalarda, bir tas çopraya ezilerek limon sıkarsan, çopra- hoşaf olur, sende adamlıktan çıkar mahluk olursun. Gerçeklerin yerine sanal yazarsan beni değil kendini yakarsın. Yüreksizce menfaat devşirenler hep yolun yarısında kalmış, koluna girecek adam bulamamış, bilesin senide o günler bekliyor. Adaletin çizgisinden saparsan gazeteci değilsin… Yanlış adamların yandaşı olursan.
Her türlü baskı ve sansürden uzak, sesimizi daha özgür duyuracağımız bir dünya dileğiyle…
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —