Şu son günlerde gazeteci olduğunu zanneden internetçiler, çerezciler ve emlak işleriyle uğraşanlar yalama, yıkama ve yağlama işlerine başlamışlar.
Yalama, yıkama ve yağlama...!
Şu son günlerde gazeteci olduğunu zanneden internetçiler, çerezciler ve emlak işleriyle uğraşanlar yalama, yıkama ve yağlama işlerine başlamışlar. Bence iyi yapmışlar. Çünkü hayatın en tatlı besin ürünlerinden birisi de dondurmadır ve dondurma bile yalanarak yenir…
Tabi yalamanın, yıkamanın ve yağlamanın da bir usulü ve yordamı vardır. Yaladığınız, yıkadığınız ve yağladığınız şeylere kesinlikle ihanet etmeyeceksiniz ve neyi yalıyorsanız ona değer vererek yalayacaksınız ki, hazzınız daha yükseklere çıksın…
Mesela birini överek yalayıp, yıkayıp yağlayacaksanız bu işi kıvamında yapmalısınız. Kıvamında yaparsanız yalamanız için elinize geçen malzemenin kalitesi de yüksek olur. Yoksa her gördüğünüzü yıkar, yalar ve yağlarsanız yaptığınız işin bir anlamı olmaz…
Bu satırları yazarken aklıma Lise’deki Felsefe Hocam geldi. Kulakları çınlasın iyi adamadı… Kendisi bize hep derdi, “Ne görürseniz yalayın, yalamaktan dil aşınmaz…” Sonra duydum ki, kendisi her önüne geleni yalamaktan dolayı “Yalama” olmuş…