Türkiye’nin Çağdaşlaşması için zerre kadar kafa yormayan, katkıda bulunmayan AKP iktidarının bel bağladığı siyasal İslam'ın ve faşist dünya düzenin sonu, dini imanı, zengini fakiri olmayan ama insanoğluna
“Biz bize yeteriz” Kampanyası hesaplarında toplanan para 1 milyar 500 milyon lirayı buldu. Bu kampanya sosyal devlet olmanın veya sosyal devletin olmamasının göstergesi midir? Muhalefete göre sosyal devlet vatandaşından adil vergi alır, bağış almaz, bağış yapar. Yazarlar, aydınlar, eli kalem tutanlar ise “Bu bağışlar karşılıksız geri verilmeyecek. Soruyoruz bu halk neden vergi veriyor, yoksa o vergiler carcur mu edildi” diyor.
Hükümetten Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan maske tanzim satışı için hazırlık yapıldığını açıkladı. Aferin “Ruhsar” sana… Bunun adı sosyal devlet olsa gerek öyle mi? AKP’li cumhurbaşkanı ise “maskeler parasız olacak” Siyasileri bırakın sokakta sıradan ahali bile Devletin görevi maske satmak değil, halkına maske sağlamaktır. Sosyal devlet maske satmaz, satarsa bu devletin zayıflığıdır, acziyetitir” ” diyor.
AKP’li cumhurbaşkanının ‘Tekalifi Milliye’ açıklamasını ise tüm kesimler eleştirdi, kendi partisinden ve eski “beraber yol yürüdükleri, beraber yürüttükleri” bile ‘Tekalifi Milliye’ tarifini eleştirdi. Muhalif gazeteler, muhalif siyasiler “bu benzetmeye hem yanlış hem tehlikelidir. Erdoğan’ı kitap okumaya, tarihin sayfalarını karıştırmaya davet ettiler.
Tekalifi Milliye emirleri, kaynakları tükenmiş bir milletin son kaynaklarını kullanmak için seferber edilmesidir. O günlerde toplanan paralarla yollar yapıldı, fabrikalar kuruldu ve kimden ne kadar bağış alındıysa geri iade edildi. Hani dünya lideri, hani dünya bizi kıskanıyor salvoları. Anladık ki hepsi boşmuş, hepsi yalanmış. Bir virüs, bu virüs kapitalizmi yerle bir etti, sosyalist ülkeler direniyor, sosyalistlere el avuç açan kapitalizm can çekişiyor. 2002’de çıkılan yolun sonu geldi galiba…
Yurttaşını eve kapatacaksın ne yiyecek, ne içecek diye sormayacaksın, yandaş televizyonlarınızda “biz bize yeteriz” kampanyası ile üç beş kuruşu olanların da o üç beş kuruşunu almak için yol yapacaksınız. Veren devlet değil yine o AKP aklı ile alan devlet olacak. “Türkiye refah devletidir, vatandaşları için sosyal sorumluluğu üstlenen iktidarımız herkese eşit mesafededir” diyeceksiniz. Vatandaşlar geçmediği yolların, köprülerin, tünellerin parasını verilen Hazine garantileri nedeniyle ödemeye devam edeceksiniz” sonra da çıkıp eleştirenlere bekaa sorunu yanıtını vereceksin “devlet adaletlidir, sosyal hukuk devletidir“ martavalları atacaksınız ve bizden size güven bekleyeceksiniz… GEÇİN BUNLARI. Bu düzen soygun düzenidir, bu düzen adaletin olmadığı egemenlerin nemalandığı totaliter projesinin adıdır.
Gazeteciler susturulduğu bir ülkede demokrasi elbette var diyemeyiz. Demokrasisi olmayan, zümrenin, bir gurubun tüm kaynaklara egemen olduğu bir devlet sosyal olamadığı gibi, adaletli hukuk devleti de olamaz. AKP iktidarı Türkiye’yi yönetecek kapasitede olmadığını söyleyenler, yazanlar bugün haklı çıktılar. Haklı çıktılar çünkü vatandaş soruyor, Türkiye refah devleti midir? Devletin tüm vatandaşları için sosyal sorumluluğu üstlendiğinden bahsedilebilir miyiz?
Adaletiniz kişiye özel, yandaşınıza ayarlı, hukukunuz siyasal İslam özlemcilerinize hizmet ettiği için Covid -19 krizi ile “Kelle paça” oldu. Eğitim cemaat ve tarikatlarınızla karanlık bir tünele girdi.Kahraman sağlıkçılarımız ise yıllara dayanan yanlış politikalarınız yüzünden büyük bedeller ödüyor…
Türkiye’nin Çağdaşlaşması için zerre kadar kafa yormayan, katkıda bulunmayan AKP iktidarının bel bağladığı siyasal İslam’ın ve faşist dünya düzenin sonu, dini imanı, zengini fakiri olmayan ama insanoğluna kötülükte eşit davranan koronavirüsle geldi… GALİBA…
