Vahşileşen bu sistemi yıkalım

Vahşileşen bu sistemi yıkalım

Yıllardır sivil ve demokratik bir anayasa olması için mücadele veren ve hayaller kuran bir sosyalist olarak fazlasıyla kaygılıyım.

Vahşileşen bu sistemi yıkalım…
 
Yıllardır sivil ve demokratik bir anayasa olması için mücadele veren ve hayaller kuran bir sosyalist olarak fazlasıyla kaygılıyım.12 Eylül'de 5 darbeci faşist ABD uşağı generale dayatmalarla yaptırılan anayasa tüm emek kesimimizin ve ülkemizin başına bela oldu. Bir kesimin cefası, serveti oldu, bir kesimin ise köleleşerek yaşam haklarının elinden uçması, yok olup gitmesi ve karanlıklarda kayıp olması oldu. Bu ülkeye sivil anayasa elbette yakışır.

Tıkanan demokrasinin, katledilen hukukun, incitilen insanlık onurunun yani taşların yerine oturması için sivil bir anayasa beş vakit namaz gibi şart olmuştur. Yeni bir sistem kurulması ve herkesin eşit yurttaş olabilmesi için yıllarca bu uğurda bedeller ödendi, canlar yandı, bazen gözyaşları yanaklardan süzüldü. Artık bir şeyler yapmanın zamanı geldi.  Bu sistemin çürümüşlüğünden, kokuşmuşluğundan kurtulmak istiyorsak önce siyasilerin hayallerimizi karamasallığa döndürmesine ve havanda su dövmesine topyekûn karşı çıkmalıyız, isyan etmeliyiz...
 
Kamuoyu önünde hükümetle uzlaşı pozları verip, bir kuruşluk menfaat uğruna eğilip bükülen siyasilere ve yandaşlarına “adam değilsiniz” diyecek yürekliliğimiz olduğu gibi söyleyecek sözümüzde var elbette! Erdoğan’a ve temsil ettiği yeni Türkiye hayalinde olanlara samimi değilsiniz diyerek demokratik haklarımızı her platformda haykırmak insanlık ve yurttaşlık görevimizdir. Doğamızı katledenlere, insanlığın yok olmasına zemin hazırlayanlara, partilerini din kabul edenlere yeni anayasa ile yuh olsun diye haykırmak istiyorum. Mevcut olan yasalarla ve Anayasa ile varlıklarını ispat edenlerin, halkın menfaatlerini değilde yolsuzluk yapanların işine geleni yapmak istedikleri belli.  Hayali ihracatçıların, talancı ve yalancıların  “balyoz” gibi tepesine inecek olan bir anayasayı hain ve bir avuç asalak sürüsünü kabul etmez. Bu asalak sürüsünden yeni anayasa beklemek ve yeni bir anayasaya katkı sunacaklarını rıza göstereceklerini beklemeyelim. Bizler, vatan sevgisinden ve yurttaşlık bilincinden nasiplenmeyenlerin beyaz ekranlardaki süslü sözlerini inandırıcı bulmadığımız gibi garipsediğimizi söyleyerek halkın tercümanı olmalıyız.  
 
Yeni anayasanın ülkeye, ülke insanının sorunlarına ve her derde deva olabileceğini,  tüm çarpıklıkları düzelterek iyileştireceği umudunu bir başka bahara bırakmadan hayata geçirmeliyiz. Açılımı, saçılımı ve barışı dolaplara habis ettikleri gibi, bu anayasa sürecini birilerinin çıkarları ve siyasi kaygıları uğruna bir yerlere hapis etmek isteyenler olabilir, ne olur bu düşüncede olanları vicdanlara hapis edelim, ama bu anayasaya engel olanların dolap hikâyelerine müsaade etmeyelim.
14 yıldan beri çok acılar çektik kurulan faşist düzenin ve kapitalizmin vahşileştiği bu sistemi yıkalım. Gelin yeniden inadına çağdaş ve halkların bir arada kardeşçe yaşayacağı bir dünya kuralım… Elbette böyle bir dünyanın kurulmasını ve bozulmuş, çürümüş bu düzenin yapılanmasını, istemeyen sistemin çıkarcıları bahanelerle bu soygun yağma ve talan düzeninin yıkılmaması için bahaneler üretecekler, süslü sözler söyleyecekler. Halkın menfaatlerinden çok kendi sultanlarının saltanatını sürdürebilmek için, saray hanedanının talimatlarına uyarak masalar devirerek umudu umutsuzluğa döndürecekler. Ana muhalefet ve muhalefetin Başbakan'dan gelen sıcak uzlaşı selamına hamlesi i olumlu karşılandı, ancak AK Parti kurmaylarının kırmızıçizgisi olan “Başkanlık” sevdası hastalık halinde devam ediyor. Erdoğan ve yandaşları koro halinde bel altı vuruşlar yaparak yeni bir anayasanın oluşmasını istemedikler net. Durumu imkânsızlaştırarak ve işin içinden çıkılmaz hal alması için büyük bir gayret sarf ediyorlar. Bunların derdi anayasa falan değil sarayın surlarını sağlamlaştırmaktır. 
 
Bu ülkeye sivil ve demokratik bir anayasa yaparak, tıkanan demokrasiye geçebilmenin yolu mevcut sistemin yıkılarak, ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşir. Gerisi boş teneke çalmaktır.  Bunu başarabilmek için önce haksızlığa uğrayanların isyanında ve yükselen onurlu duruşunda yapacakları demokratik hak arayışlarında yatıyor. Yeni anayasa AKP’lilerin korkusudur. İşin içinde hesap verme var!  Bu düzenden beslenenlerde korku var! bu sistemden hangi yollarla servet edindiklerinin hesabı sorulacak, bu hesabın sorulması için şartların oluşmasını ve bir zeminin hazırlanmasını istemezler. Hayallerimizi yıkan, yarınlarımızın önünde “takoz” olan iktidarın yapılacak olan anayasanın önünde en büyük engel olduğunu görmeliyiz.  Bu faşist düzenin çarklarını birer birer kırmanın mücadelesine ancak tüm kesimlerin omuz vermesiyle neticelenmesi mümkün olur. Ülkemizin, yaşadığımız bu toprakların demokrasiye ve yeni bir özgürlükçü, demokratik bir anayasaya çok ama çok ihtiyacı var…