Üç yanımız denizlerle, dört yanımız şerefsizlerle dolu'

Üç yanımız denizlerle, dört yanımız şerefsizlerle dolu

Türk sanat tarihinin en değerli oyuncularından olan; en ilgi çekici rolleri hakkını fazlasıyla vererek oynayan Tuncel Kurtiz'in aramızdan ayrılışının 3. yıl dönümü bugün.

“Üç yanımız denizlerle, dört yanımız şerefsizlerle dolu”

Türk sanat tarihinin en değerli oyuncularından olan; en ilgi çekici rolleri hakkını fazlasıyla vererek oynayan Tuncel Kurtiz'in aramızdan ayrılışının 3. yıl dönümü bugün.


Bundan Üç Yıl Önce Yeğenlerini Dayısız Bırakan Tuncel Kurtiz'in Bazı Özlü Sözleri
Bizler de, üstadın en anlamlı, gönlümüze işleyen 17 özlü sözünü sizler için bir araya getirdik...
 

*Biz zengin olma tehlikesini atlattık, şimdi daha huzurlu yaşayabilirim.
*Yolda yürürken bana ‘dayı’ diye bağıranlar var. Ama dönüp bakmıyorum. Benim adım Tuncel Kurtiz. Ne dayısı? 
*Sinirleniyorum böyle şeylere.
*Aileden biri ayrıldığında, yüzünü unutsan da, sesi kaIır seninIe. Yinede devam eder seninIe konuşmaya.
*Daha okumam gereken yığınlarca kitap, izlemem gereken yüzlerce film var; yirmi dört saat bana yetmiyor.
*Hangi takımı tutuyorsun diyorlar, muhalifim dedim. Çarşı'dan çıkmam dedim, kartal gibi kimseye minnet etmem dedim..
*Üç yanımız denizlerle, dört yanımız şerefsizlerle dolu.
*Benim Japon hocamın bir lafı vardı: 
*‘Acını terbiye et.’ Acıyor mu , acıyor , acını terbiye et ve bu işi yap. 
*Vücut dayanmıyor artık, gövde tükeniyor ve sen yanıyor musun? Yanıyorsun, boş ver, devam et sen. 
*Bu nedenle ben hep mutluydum. 
*Biz, acıyı bal eyledik dostum!..’

 
Öğrenme merakı olmasaydı muhakkak sürdürürdü. Ama henüz 14 yaşında Dostoyevski, Emil Zola, Orhan Kemal, okuyor, kendini Sait Faik gibi hissediyordu. Lisedeyken en büyük tutkusu, sinemaya operaya gitmekti. Fakat gün geldi okumak, izlemek yetmedi. Tiyatroyla tanıştı. Bu tutkusu yüzünden bıraktı, hukuk fakültesini, filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerini. Bu yüzden terk etti baba evini, annesinin ağlayarak baktığı yüzünü kazıyarak kalbine.
 

Yıllar sonra şöyle anlatmıştı o günleri Tuncel Kurtiz, 'İki komünisttik. Ülkemizi çok seviyorduk, içimizde başka bir inanç vardı. Komünisttik ama komünizmin ne olduğunu ne kadar biliyorduk... Ama şunu biliyorduk, bir haksızlık vardı.
 
Bir haksızlığın karşısında ise bu iki genç delikanlının sadece hikâyeleri vardı. Umut'la çıktılar yola. Öyle ki bu film çekilirken askerdeydi Kurtiz. Ama Yılmaz Güney, 'sen oynayacaksın ihtiyar bu filmde rapor al' dediğinde raporunu aldı, sete koştu.