Öte yandan, Türkiye genç işsizliğinin çok yüksek olduğu bir ülkedir. Niteliksiz üniversite ve lise eğitiminin ve yeterli istihdam yaratılmamasının bir sonucu olarak işsizlikle boğuşan Türkiye gençliğinin ilerici ve dönüştürücü enerjisi, iktidarın gerici politikalarıyla soğurulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu doğrultudaki çabalar ve yaratılmaya çalışılan baskı ortamı gençliğin önemli bir kesiminin beklentilerine ters düşmekte, AKP rejimi ile gençlik arasındaki uzlaşmazlıkları derinleştirmektedir.TİP, ülkemiz gençliğinin hem geçmişteki hem de güncel mücadelelerini önemsemektedir. Gençlik hareketinin Türkiye tarihinde toplumsal muhalefet ve mücadelelerinin en temel güçlerinden biri olduğunun bilincindedir.
Gençlik bugün özellikle AKP rejiminin hedefindedir. Gençler, kindar-dindar nesil yaratma politikasının bir sonucu olarak, bilim dışı, özgürlük düşmanı ve gerici bir eğitim ortamıyla ve müfredatla karşı karşıyadır. Liselerin ve üniversitelerin, gençlerin ülkenin geleceği hakkında fikir yürütmesini ve eyleme geçmesini engelleyen kurumlar olarak iş görmesi hedeflenmektedir.
Gençliğin hızla proleterleştiği, hem okuma hem çalışmanın kural haline geldiği, milyonlarca işsiz mezunun olduğu bir dönemde gençlik mücadelesi en önemli toplumsal dinamiklerden biridir.
TİP, AKP rejiminin öğrenci gençliği mutlak kontrolü altında tutma gücünün bulunmadığını tespit eder. Öğrenci gençliğin mücadelesini yükseltmek parti kadrolarının asli görevlerinden biridir. TİP, partili gençleri politikasının etkin öznesi ve karar alma süreçlerinin parçası olarak görür. Kendi çatısı altında kurduğu Sosyalist Devrimci Gençlik adlı gençlik örgütünü, siyasi mücadelede yetkinleşme ve gençliği sosyalizm hedefiyle buluşturmanın bir aracı olarak nitelendirir.
Tüm bu sürece toplumun dinselleştirilmesi ve gerileştirilmesi, eşlik etmektedir. İsçiye “şükredersen, itaat edersen işinden atılmaz, sosyal yardım alırsın” denirken hakkını arayan isçinin karsısına biber gazı ve TOMA’lar çıkartılmaktadır.Güvencesizlik, bir isçinin gelecek endişesi taşıması, sürekli işten atılma korkusuyla yaşaması, sosyal haklardan tamamen mahrum kalması anlamına gelmektedir. Aslında hakkı olan pek çok şeyden mahrum bırakılmış̧ emekçilere kimi zaman cemaatlerle, kimi zaman kaymakamlık ve valilikler üzerinden iktidarın onayıyla “sosyal yardım” adı altında kırıntılar verilmekte, emekçilerin bunlar için “şükretmesi” istenmektedir. Üstelik bu yardımların hangi ölçütlere göre kime verildiği çoğu zaman belirsiz kalmaktadır.
Türkiye OECD ülkeleri arasında haftalık çalışma saati en yüksek ülkeler arasındadır. Yalnızca çalışma saatleri artmamakta, tüm sektörlerde işler daha yoğun ve yorucu hale getirilerek sömürü artmaktadır. Olağan koşullarda iki veya üç isçinin yapması gereken işin tek bir işçiye yaptırılması, işsizliğe, yoğun ve uzun çalışma saatlerine ve bunlara bağlı olarak iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına yol açmaktadır.
TİP, güvenceli ve sendikalı çalışmanın temel bir hak olduğundan hareketle, isçi sınıfını her sektörde, her mahallede ve ülke genelinde örgütlü davranmaya, dayanışmaya ve mücadeleye çağırmaktadır.