TMMOB 46. Dönem Olağan Genel Kurulu Tamamlandı

TMMOB 46. Dönem Olağan Genel Kurulu Tamamlandı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 46. Dönem Olağan Genel Kurulu 30-31 Mart, 1 Nisan 2018 tarihlerinde, İMO KKM`de gerçekleştirildi. Genel Kurulun Divan Başkanlığına Ülkü Özer yardımcılıklarına Meral Saraç

TMMOB 46. Dönem Olağan Genel Kurulu Tamamlandı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 46. Dönem Olağan Genel Kurulu 30-31 Mart, 1 Nisan 2018 tarihlerinde, İMO KKM`de gerçekleştirildi. Genel Kurulun Divan Başkanlığına Ülkü Özer yardımcılıklarına Meral Saraç Çavga ve Jale Alel, yazman üyeliklere de Özgür Bostancı ve Melek Gözde Hoşafcı seçildi. Gündemin onaylanmasının ardından Oda Başkanı Cemal Gökçe Genel Kurulun açılış konuşmasını yaptı. CHP Esenler Belediye meclis gurup başkanı Mustafa Usta’nın genel kurul delegesi olarak katıldığı TMMOB kongresi gerçekleştirildi.  
 
Genel Kurula katılan konuklardan; TMMOB Başkanı Emin Koramaz, KTMMOB İMO Başkanı Seran Aysal, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Sezai Berber, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil ve Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayrettin Nuhoğlu, EMEP temsilcisi Fikret Aslan, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur Başer, Halkevleri Yönetim Kurulu Üyesi Betül Öztürk birer konuşma yaparak genel kurulu selamladı.
Genel Kurula katılan konuklar; TMMOB Başkanı Emin Koramaz, KTMMOB İMO Başkanı Seran Aysal, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Sezai Berber, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil ve Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayrettin Nuhoğlu, EMEP temsilcisi Fikret Aslan, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur Başer, Halkevleri Yönetim Kurulu Üyesi Betül Öztürk birer konuşma yaparak genel kurulu selamladı.
 
İMO 46. Olağan Genel Kurulda, Oda Başkanı Cemal Gökçe`nin Yaptığı Açılış Konuşması:
 
17 Şubat 2018 tarihinde 26 şubemizin Genel Kurulu`nu,18 Şubat tarihinde de Şubelerimizin yönetim kurullarını belirleyecek olan seçimler yapıldı. Şubelerimizi iki yıl yönetecek olan Yönetim Kurulları belirlendi. Gerek şubelerimizin Genel Kurul`u gerekse seçimler, büyük bir hoşgörü ve demokrasi şöleni içerisinde geçti. Bu nedenle tüm meslektaşlarımı kutluyorum. Bugün de ülkemiz ve mesleğimiz açısından son derece önemli bir gün. 46. Dönem Yönetim kurulumuzun yapmış olduğu çalışmaların değerlendirilmesini yapacağız.
Özel olarak inşaat mühendislerinin genel olarak da tüm teknik gücümüzün sorunlarını tartışacağız. İnşaat Mühendisliği Hizmetlerini, İnşaat Mühendisliği Eğitimini, yolları, köprüleri, depremi, su taşkınlarını, kentlerimizi ve yapılan yatırımların amaca uygun olup olmadığını konuşup tartışacağız. Ayrıca ülkemizi ve kentlerimizi konuşacağız. Bizler, bilimin gücünü aklıyla birleştirerek tekniğin en iyi şekilde kullanılmasını sağlayan insanlarız. Meslek alanımızdaki uzmanlaşma ve yetkinleşme konuları her zaman önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Mesleki bir yetkinlik, etik bir anlayış, geniş bir işbirliği içerisinde bir bilen olarak davranmak durumundayız. Oysa sürekli olarak bilimi, tekniği, insanların geleceğini ve mühendisliği göz ardı eden politikalarla karşı karşıyayız. Buna rağmen sorunlarımızın çözülmesi için görüşlerimizi her koşulda aktarmaya devam edeceğiz.

Ülkemiz bir deprem ülkesidir. Her yıl yıkıcı nitelikte depremlerle karşılaşıyoruz. Can ve mal güvenliği çoğu zaman önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlarımızın güvenli yapılarda yaşamasını önemli görmekle birlikte yeterli bulmuyoruz. Kıyılarımızın tahrip edilmesini, su havzalarının ve orman alanlarımızın yapılaşmaya açılmasını doğru bulmuyoruz.
Yaşanabilir bir çevrede, güvenli, sağlıklı, mekanik aksamı sorunsuz çalışan; insana dost, çevreye uyumlu çağdaş bir yapıda oturmanın bilimsel bir planlamayla yaratılabileceğini biliyoruz ve her koşulda nelerin yapılmasını, nelerin yapılmaması gerektiğini ortaya koyuyoruz.
 
Kentlerimizin sorunlarının giderek arttığını, artırıldığını yıllardır söylüyoruz. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir diyoruz. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı "kentlerimize ihanet ettik diyor. Kentlerimizin siluetini bozduk diyor" Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın ÖZHASEKİ "kentlerimiz ve kentsel dönüşüm rant amacıyla kullanıldı, kullanılmaya da devam ediyor" diyor. Doğru söylüyor. Tarihi yapıları ve doğal yapı bozuluyor, ortadan kaldırılıyor. İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimizde yaşam kalitesi giderek düşüyor. Beklediğimiz afetlerin yanına yeni afetler ilave oluyor. Ulaşım sorunu, hava kirliliği, ısı adalarının oluşması, sel ve su baskınlarının ortaya çıkması, yapıların deprem riskinin giderilmemesi, sosyal ve toplumsal olayların artması büyük bir sorun olarak karşımıza dikilip duruyor.
 
Ülkemiz 15 Temmuz 2016 tarihinde bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Yargıda, emniyette, orduda, üniversitede, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan binlerce kamu çalışanı görevlerinden uzaklaştırıldı, gözaltına alındı veya tutuklandı. Yapılan açıklamalara göre 110 binden fazla kişi görevlerinden uzaklaştırıldı. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda çalışan meslektaşlarımız bu uygulamalardan önemli ölçüde pay aldı. Kurunun yanında yaş olanlar da mağdur oldu. Demokrasi rafa kaldırıldı, demokratik hak talepleri yasaklandı. Demokratik Parlamenter rejim işlemiyor. Bugün OHAL koşullarında; Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetiliyoruz. Torbaya nelerin atılacağını, torbadan nelerin çıkacağını bilmiyoruz. Yanımızda küresel büyük güçlerin de karıştığı savaş devam ediyor. Birinci Dünya Savaşı Koşullarını yaşıyoruz.
17 Ağustos 1999 GÖLCÜK Merkezli Deprem ve 12 Kasım Düzce Depremi ülkemizin her insanını yasa boğdu.
Doğudan Batıya, Güneyden Kuzeye her aile etkilendi. Daha sonra Bingöl Depremi ve 2011 yılında Van Depremi yaşanmasına rağmen ne yazık ki ülkemizi yönetenler bu yıkımlardan yeterli ölçüde ders almadılar. Üzülerek belirteyim ki deprem de rant için kullanıldı. Biz kendimize düşen payı önemli ölçüde alıp elimizi taşın değil, kayanın altına koymamıza rağmen, bildiklerimizi ve uzmanlığımızı etkili bir şekilde kullanamadık. Teorik düzeyde birçok çalışma yapılmasına rağmen bu çalışmalar raflarda kaldı, yok sayıldı.
 
Altını önemle çizmemiz gerekir ki devlet kurumlarının işleyiş ve örgütlenme biçimi, hukuk ve insan haklarının üstünlüğü temelinde ele alınmadığı sürece; kurum ve kuruluşların uzmanlıkları dikkate alınmadıkça; kurumları ele geçiren güçler, kendi öznelliklerini kullanırlar. Kendilerinden yana olanlar ve olmayanlar anlayışı "LİYAKATIN" önüne geçer. Ne yazık ki 15 Temmuz öncesi liyakat sahibi olmayanlar ülkemizin kurumlarını teslim aldı. Ticaret ve zengin olma kaygısı, rant kaygısı, teknik kaygının önüne geçti. Mühendisliğin etiğine bağlı meslektaşlarımız görev yapamaz hale geldi.
Yapmış oldukları plan ve programlar da yok sayıldı, farklı düşünenler görevlerinden alındı. Bu olumsuzluklar kentlerimizin gelişim ve değişimini bilimin, sağlıklı kentleşmenin ve tekniğin dışına düşürdü. Bu durum kentlerimizi yaşanmaz bir hale getirdi denetim kurarak, vesayet ilişkisini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Yapılacak olan mevzuat değişiklikleri, yapı üretim sürecini bugünden daha fazla denetimsizliğe ve bilgisizliye mahkum edecektir. Bu durum, güvenli yapı kavramını olumsuz olarak etkileyecek, ülkemize ve halkımıza oldukça pahalıya mal olacaktır.
Bir kez daha buradan hatırlatmak ihtiyacı duyuyoruz. Mühendislik, kent politikaları ve yapılaşma; bilime, tekniğe ve akla uygun bir bakışla, rant için değil, toplum yararı için, kentlerimizin sağlıklı gelişmesi için ele alınmalı ve yapılmalıdır” diyerek konuşmasına devam etti…