'SEN BOSTAN KORKULUĞU MUSUN?'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında “ Bana diyorsun ki 'Açları da sen doyur'. Olur, in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun?” dedi ve Erdoğan?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in grup toplantısında yaptığı konuşmasından satır başları

'Salgın süreci yönetilemedi'

Covid süreci iktidar tarafından yönetilemedi. Maddi, manevi çok ağır bedeller ödedik. Olmaması gereken can kayıpları yaşadık. Aşı tedariği ise bu dönemin en büyük fiyaskosu oldu. Çin aşısını zamanında getirip insanlarımızı aşılayamadıkları gibi en etkili aşı olarak bilinen BioNTech aşısını son günlere kadar temin edemediler. 
BioNTech aşısını zamanında alabilir, nüfusumuzun yüzde 70'ini aşılamış, çok sayıda insanımızın hayatlarını kurtarmış olabilirdik. İktidarın becerikli ellerinde bunu başaramadık. Bugün geldiğimiz noktada ise Uğur ve Özlem hocalarımızın aldıkları inisiyatif sayesinde nihayet Türk milleti aşısızlıktan kurtuldu. 


İYİ Parti grubu olarak TBMM'nin, Türklerin gururu olan iki hocamızı insanlığa ve bilim dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı Meclis olarak Nobel'e aday göstermesini talep edeceğiz. Uğur Şahin ve Özlem Türeci ebediyen gururla anacağımız milletimizin vefaları evlatlarıdır.

'Erdoğan'ın bipolar dış politika anlayışının son örneği'

İktidarın savrulmasından artık bıktık usandık. Sayın Erdoğan geçtiğimiz pazartesi NATO zirvesine katıldı. Daha düne kadar verip veriştirdiği NATO, bir anda değerli oldu. Daha pazar akşamına kadar bu arkadaşların tamamı muhalefetin dostu Biden, hain Biden diyorlardı. Sonra pazartesi günü, sayın Erdoğan 'Dostum Biden' dedi. İşte size sayın Erdoğan'ın bipolar dış politika anlayışının son örneği. 
Arkadaş oraya had bildirmeye, hesap sormaya gidiyordu. Soramadı. Bir de 'Hamdolsun 24 Nisan konusu gündeme gelmedi' dedi. Beni en çok vuran bunu dedikten sonra sayın Erdoğan'ın yüzündeki gülümsemeydi. Şu ezikliğe bir bakar mısınız? Büyük düşman Biden'dan, dostum Biden'a savrulan şu yüzsüzlüğe bakar mısın? 
Bu arkadaşların garip zihniyetleri doğrultusunda iç politikada siyasi rant devşirmek için ilişkileri gerip sonra 'Sözde Soykırım' açıklamasını yutma pahasına yaptıkları geri vitesinden sonra olacakları gerçekten merak ediyorum. 

'Lütfen onlara hakim ol kardeşim'

Geçtiğimiz hafta ABD'yi Türkiye'nin en büyük güvenlik sorunu olarak ilan eden havuz medyası bu yakınlaşmayı nasıl yorumlayacak merak ediyorum. S-400'lerin bir şekilde kullanım dışı bırakılması durumunda yıllardır Rusya'nın amigoluğunu yapan siyasetçilerin nasıl tepki vereceğini merak ediyorum. 15 Temmuz'un arkasında ABD var diyen İçişleri Bakanı ne diyecek merak ediyorum. Küçük ortak siyasi kıvraklıkta sayın Erdoğan'a uyum sağlamış görünüyor. Kendisinin daha önce sineye çektiklerini göz önünde bulundurunca 'Sözde soykırım'ı sineye çekmesini yadırgamıyoruz ama minik minik ortak bu işlere ne diyecek gerçekten merak ediyorum. Sayın Erdoğan, ortaklarını her seferinde ters köşe yapıyorsun, senden korktukları, seninle iyi geçinme mecburiyetinde hissettikleri için bana ve partime sarıyorlar lütfen onlara hakim ol kardeşim. 

'Milletimizin ne olup bittiğini bilmeye hakkı var'

ABD Başkanı ile yapılan görüşmenin sonuçlarını zaman içinde daha iyi analiz edebileceğiz. Bu arkadaşlar devlet geleneğimizi alt üst ettikleri için, elçiliklerden ya da dışişleri bakanlığından tutanak tutma mecburiyetinde bulunan bir tercüman yok... Sayın Erdoğan ve Biden'ın görüşmesinde genç, sayın Merve Kavakçı'nın kızı olduğu söylenen bir hanımefendi var. Orada ne konuşulduğunun TBMM'ye getirilmesinin imkanı da ortadan kaldırılmış. Dolayısıyla sayın Erdoğan, milletin evi gazi meclisimizi bilgilendirmek aklından bile geçmiyor ama yapmalısın. Milletimizin ne olup bittiğini bilmeye hakkı var. 

'Bütün mesele yönetenlerin bu zenginliği kimin için kullandığı'

Türkiye her geçen gün derinleşen bir yönetim krizi ile karşı karşıya. Oysa asıl acı olan, Türkiye kaynakları, potansiyeli olan bir ülke. Aslında güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye için her şeye sahibiz. Türkiye gerçekten büyük bir ülke. Türkiye'nin kaynakları her bir vatandaşını refah ve huzur içinde yaşatmaya yeter. Bütün mesele yönetenlerin bu zenginliği kimin için kullandığı. Aslında bütün mesele bir tercih meselesi.

'Sen bostan korkuluğu musun?'

Bu iktidarın tercihleri gösteriyor ki sayın Erdoğan ve arkadaşlarının milletimize vereceği bir şey kalmamıştır. Milletimizin açlığı ile kafa bulacak noktaya geldi. Sözde milletin adamı geçen hafta grup toplantısında bizi kast ederek, "Aç olanları da buyrun siz doyuruverin" dedi. Bunu bırakın bir siyasinin, ekonomik durumu iyi olan bir vatandaşın söylemesi dahi ayıptır, günahtır. Lafa gelince hepimizin imanını ölçerek gezenler, komşun açken sen tok yatamazsın... Bunu ne çabuk unuttunuz. Bana diyorsun ki 'Açları da sen doyur'. Olur, in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun? Zihniyetiniz batsın sizin. Yazıklar olsun hepinize. Sayın Erdoğan, ağzından çıkanı kulağın duysun. Vatandaşın dertlerini inkar edemezsin, milletimizin zor durumu ile dalga geçemezsin. Sen işini yapmıyorsan, milletten aldığın yetkiyi sefa sürmeye kullanıyorsan milletimizin derdi de utancı da sana aittir.

'O doymak bilmeyen zihniyetinden kurtulacağız'

Bu gaflet dolu sözler aslında bir itiraftır. Sayın Erdoğan aslında benden bir yol olmaz diyor. Beni salın, bana dokunmayın diyor. Dokunacağız arkadaş, öyle yok. Öyle yan gel Osman yok. Hiç kusura bakma, dokunacağız ve o doymak bilmeyen zihniyetinden kurtulacağız. Milletimizin helal oylarıyla, sandıkta, adalet içinde hukuk içinde kurtulacağız. 
Senin adamlar şov, tiyatro yaptığımızı iddia edebilirler. Keşke olsa Sayın Erdoğan. Sarayda sefa sürmeye, danışmanlar 5 maaş almaya devam ama AK Parti'nin kurucularının çiftçi, esnaf, emekli olanları bu durumda AK Parti'ye verdiği emekleri haram ediyor. Yapılan tabelalara sakın ola inanmayasın. Bu kafa ile giderseniz tez alacağınız teskere. Sen sandığı getireceksin, millet oyunu verecek, biz de gereğini yapacağız. Biz hazırız. Buyur hodri meydan. Senin de yüreğin yetiyorsa buyur er meydanına.

'Yardımları da, kısa çalışma ödeneğini de uzat'

Pandemide vatandaşına sırt dönmüş bir iktidara şahit olduk. En başından beri milleti borçlandırmayı bırakın hibe desteği verin dedik. Oralı olmadılar. Kredi verip milletimizi borçlandırmayı, devletin alacaklarını ertelemeyi pandemi desteği diye pazarladılar. Sonunda OECD raporunda da aynı gerçekle karşılaştık. Raporda, Türkiye pandemi döneminde sadece borç verdi ya da borçları erteledi diyor. Kısa Çalışma Ödeneği de ay sonu bitiyor. KÇÖ sonlandırılınca, işten çıkarma yasağı da son bulacak. Bugünün şartlarında bu insanlarımızın önemli bir bölümü işsiz kalma riskli ile karşı karşıya. Yardımları da, kısa çalışma ödeneğini de uzat. İşletmelerin normale dönmesi en az 1 yılı alacak. 

'Türkiye asgari ücret cenneti olmuş'

Uzun zamandır, ilçe ilçe esnaf geziyorum. Bugün geldiğimiz noktada, fark ettiğimiz şey şudur. Türkiye'nin neredeyse yüzde 70'e yakın çalışanı asgari ücretle çalışıyor. Türkiye asgari ücret cenneti olmuş. Böyle bir şey yok. Bu hafta Adana'da bir telekom üzerinden iş yapan şirketin şubesine gittim. Tesadüf o dükkana girdim. 4 çalışanı vardı. Artık insanlar açık konuşuyor. Asgari ücret abla dediler. Ben müdürüm dedi bir arkadaş. Dedi ki asgari ücretin biraz üstü. İki çocuğu var okuyorlar. 
Esnafa soruyorum. Gerçekten vahim durum. Haftada ne kadar et alıyorsun diye. Haftada et alıyorum diyen oldu mu? Benimle gezenler, yerel basın duyuyor. Kasaba soruyorum, sabit müşterin geldiğinde şimdi ne alıyor diye. 15 günde bir yarım kilo kıymaya düştü diyor. 
O insanlara hakaret ediliyor. Sen aç değilsin, sana aç diyenler doyuruversin diye. Böyle bir anlayışı, böyle bir kalbi anlamam mümkün değil benim.

'Canlarımıza kıyan teröristin bile, çıkıp konuşabildiği ekranınızı, şehitlerimizden esirgemeyin'

Milletinin derdini inkar edenler, zor durumu ile dalga geçenler şehitlerimize de sahip çıkmıyor. Oysa her karışımız, şehitlerimizin emanetidir. Bu coğrafyanın bedeli, kıymeti yüksektir. Milletimizin taşını, toprağını, ırmağını korumak uğruna can veren şehitlerimize namus borcudur. 
Hem o aziz hatıraya, hem de bize bıraktıkları emanetlere sahip çıkmak, en kutsal görevimizdir. Vatana sahip çıkacağız ki, şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onların emanetlerine, analarına, babalarına, kardeşlerine, eşlerine, çocuklarına sahip çıkacağız ki, borcumuzun küçücük bir kısmını ödemiş olalım. İşte bu yüzden bu hafta Milletin Kürsüsü’nde sözü, vatanın gerçek sahibi şehitlerimizin, ailelerine bırakıyoruz.
Onlar konuşacak, Türkiye dinleyecek. Zonguldak Şehit Aileleri Derneği, Başkan Yardımcısı, Cihan Köktürk Bey aramızda. Yalnız, sözü kendisine bırakmadan önce, Büyük Türk Milleti’nin huzurunda, bir uyarıda bulunmak istiyorum.
TRT ve Meclis Televizyonu’nun, sıra Milletin Kürsüsü’ne geldiğinde, yayından çıkmasına artık alıştık ama bari bu sefer yapmayın. Vatanın gerçek sahibi şehidimizin babası konuşurken, bu vefasızlığı yapmayın. Canlarımıza kıyan teröristin bile, çıkıp konuşabildiği ekranınızı, şehitlerimizden esirgemeyin.
Orada görevli olan kardeşlerime sesleniyorum; Size yukarılardan talimat gelmiş olabilir. Bu defalığına o talimata uymayın. Bu, sizin ülkenize ve aziz şehitlerimize olan borcunuzdur.