Covid süreci iktidar tarafından yönetilemedi. Maddi, manevi çok ağır bedeller ödedik. Olmaması gereken can kayıpları yaşadık. Aşı tedariği ise bu dönemin en büyük fiyaskosu oldu. Çin aşısını zamanında getirip insanlarımızı aşılayamadıkları gibi en etkili aşı olarak bilinen BioNTech aşısını son günlere kadar temin edemediler.
BioNTech aşısını zamanında alabilir, nüfusumuzun yüzde 70'ini aşılamış, çok sayıda insanımızın hayatlarını kurtarmış olabilirdik. İktidarın becerikli ellerinde bunu başaramadık. Bugün geldiğimiz noktada ise Uğur ve Özlem hocalarımızın aldıkları inisiyatif sayesinde nihayet Türk milleti aşısızlıktan kurtuldu.
İktidarın savrulmasından artık bıktık usandık. Sayın Erdoğan geçtiğimiz pazartesi NATO zirvesine katıldı. Daha düne kadar verip veriştirdiği NATO, bir anda değerli oldu. Daha pazar akşamına kadar bu arkadaşların tamamı muhalefetin dostu Biden, hain Biden diyorlardı. Sonra pazartesi günü, sayın Erdoğan 'Dostum Biden' dedi. İşte size sayın Erdoğan'ın bipolar dış politika anlayışının son örneği.
Arkadaş oraya had bildirmeye, hesap sormaya gidiyordu. Soramadı. Bir de 'Hamdolsun 24 Nisan konusu gündeme gelmedi' dedi. Beni en çok vuran bunu dedikten sonra sayın Erdoğan'ın yüzündeki gülümsemeydi. Şu ezikliğe bir bakar mısınız? Büyük düşman Biden'dan, dostum Biden'a savrulan şu yüzsüzlüğe bakar mısın?
Bu arkadaşların garip zihniyetleri doğrultusunda iç politikada siyasi rant devşirmek için ilişkileri gerip sonra 'Sözde Soykırım' açıklamasını yutma pahasına yaptıkları geri vitesinden sonra olacakları gerçekten merak ediyorum.
ABD Başkanı ile yapılan görüşmenin sonuçlarını zaman içinde daha iyi analiz edebileceğiz. Bu arkadaşlar devlet geleneğimizi alt üst ettikleri için, elçiliklerden ya da dışişleri bakanlığından tutanak tutma mecburiyetinde bulunan bir tercüman yok... Sayın Erdoğan ve Biden'ın görüşmesinde genç, sayın Merve Kavakçı'nın kızı olduğu söylenen bir hanımefendi var. Orada ne konuşulduğunun TBMM'ye getirilmesinin imkanı da ortadan kaldırılmış. Dolayısıyla sayın Erdoğan, milletin evi gazi meclisimizi bilgilendirmek aklından bile geçmiyor ama yapmalısın. Milletimizin ne olup bittiğini bilmeye hakkı var.
Bu iktidarın tercihleri gösteriyor ki sayın Erdoğan ve arkadaşlarının milletimize vereceği bir şey kalmamıştır. Milletimizin açlığı ile kafa bulacak noktaya geldi. Sözde milletin adamı geçen hafta grup toplantısında bizi kast ederek, "Aç olanları da buyrun siz doyuruverin" dedi. Bunu bırakın bir siyasinin, ekonomik durumu iyi olan bir vatandaşın söylemesi dahi ayıptır, günahtır. Lafa gelince hepimizin imanını ölçerek gezenler, komşun açken sen tok yatamazsın... Bunu ne çabuk unuttunuz. Bana diyorsun ki 'Açları da sen doyur'. Olur, in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun? Zihniyetiniz batsın sizin. Yazıklar olsun hepinize. Sayın Erdoğan, ağzından çıkanı kulağın duysun. Vatandaşın dertlerini inkar edemezsin, milletimizin zor durumu ile dalga geçemezsin. Sen işini yapmıyorsan, milletten aldığın yetkiyi sefa sürmeye kullanıyorsan milletimizin derdi de utancı da sana aittir.
Pandemide vatandaşına sırt dönmüş bir iktidara şahit olduk. En başından beri milleti borçlandırmayı bırakın hibe desteği verin dedik. Oralı olmadılar. Kredi verip milletimizi borçlandırmayı, devletin alacaklarını ertelemeyi pandemi desteği diye pazarladılar. Sonunda OECD raporunda da aynı gerçekle karşılaştık. Raporda, Türkiye pandemi döneminde sadece borç verdi ya da borçları erteledi diyor. Kısa Çalışma Ödeneği de ay sonu bitiyor. KÇÖ sonlandırılınca, işten çıkarma yasağı da son bulacak. Bugünün şartlarında bu insanlarımızın önemli bir bölümü işsiz kalma riskli ile karşı karşıya. Yardımları da, kısa çalışma ödeneğini de uzat. İşletmelerin normale dönmesi en az 1 yılı alacak.
Milletinin derdini inkar edenler, zor durumu ile dalga geçenler şehitlerimize de sahip çıkmıyor. Oysa her karışımız, şehitlerimizin emanetidir. Bu coğrafyanın bedeli, kıymeti yüksektir. Milletimizin taşını, toprağını, ırmağını korumak uğruna can veren şehitlerimize namus borcudur.
Hem o aziz hatıraya, hem de bize bıraktıkları emanetlere sahip çıkmak, en kutsal görevimizdir. Vatana sahip çıkacağız ki, şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onların emanetlerine, analarına, babalarına, kardeşlerine, eşlerine, çocuklarına sahip çıkacağız ki, borcumuzun küçücük bir kısmını ödemiş olalım. İşte bu yüzden bu hafta Milletin Kürsüsü’nde sözü, vatanın gerçek sahibi şehitlerimizin, ailelerine bırakıyoruz.
Onlar konuşacak, Türkiye dinleyecek. Zonguldak Şehit Aileleri Derneği, Başkan Yardımcısı, Cihan Köktürk Bey aramızda. Yalnız, sözü kendisine bırakmadan önce, Büyük Türk Milleti’nin huzurunda, bir uyarıda bulunmak istiyorum.
TRT ve Meclis Televizyonu’nun, sıra Milletin Kürsüsü’ne geldiğinde, yayından çıkmasına artık alıştık ama bari bu sefer yapmayın. Vatanın gerçek sahibi şehidimizin babası konuşurken, bu vefasızlığı yapmayın. Canlarımıza kıyan teröristin bile, çıkıp konuşabildiği ekranınızı, şehitlerimizden esirgemeyin.
Orada görevli olan kardeşlerime sesleniyorum; Size yukarılardan talimat gelmiş olabilir. Bu defalığına o talimata uymayın. Bu, sizin ülkenize ve aziz şehitlerimize olan borcunuzdur.