Hüseyin Koç Yazdı
Partinin koltuk bekleyenlerinin hizmetkârı değiliz!!!
Bizlerin var olması, Cumhuriyetin yeniden yaşaması ve yeniden yeni bir dünyayı kurabilmek için sandığa gidiyoruz. Bu seçim tüm canlıların geleceklerinin umut ışığı Türkiye’nin ve bu toprakların özgürlüğüne kavuşmasına vesile olacağı inancını hepimiz umut ediyoruz. Umutların yeşerebilmesi için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek AKP faşizmine son vermelidir.
Seçmenin gözündeki ışığı göremeyenler ve AKP’nin mahalle baskısına boyun eğerek mücadele yapma yürekliliği gösteremeyenler olabilir. Ancak ülkemin yurtseverleri, halkın çıkarları adına savaşan yürekli insanlar AKP‘nin “böyle gelmiş böyle gider “ anlayışına” böyle gelmiş böyle gitmez” diyerek en ön saflarda mücadeleye önderlik yapmaları önemli sorumluluğu olmalıdır.
Esenler AKP’nin kalesi, kalenin duvarları gedik verdi, çatırdıyor. Kendi içinde birbirlerine atılan kazıklar, paylaşılamayanlar ve verilen sözler belli ki yerine getirilmedi. Koptular kopuyorlar. Samsunlular isyanda, mahalle komisyonları gemiyi terk etmek üzere, diğerleri ise sıraya girmişe benziyor. Peki, muhalefet lehine olumlu bu gelişmeler CHP kadrolarınca avantaja çevrilebilecek mi? seçimlere kısa bir süre kalmasına rağmen CHP kurulan yağma düzenini yıkmaya hazır mı? Bence ilçe başkanları ve yanındakiler böyle bir görüntü vermiyor, vereceğe de benzemiyorlar. CHP’nin inançlı kitlesi İlçe kadrolarına rağmen sokak siyaseti ile bu düzenin yıkılması için elinden geleni yapıyorlar. Çünkü onların siyasi gelecek kaygısı yok! Koltuk beklentisi yok! Aslında onlar, yol haritasını çizecek olan ilçe yöneticilerinden de umutlu değiller. “Çarenin kendilerinin ve emeğin yüceliğinin olduğunu biliyorlar”.
CHP İlçelerinin bu süreci iyi değerlendirerek siyaset üretmesi kendilerinden beklenirken, beyler sıkışmışlar dört duvar arasına amiyane tabirle dedikodudan başka bir şey yapmıyorlar. Yöneticiler örgütün iradesiyle seçilmişler, öncelikleri ise ülkenin menfaatleri ve örgütün haklarını korumak olmalı idi. Bu beyler kendi iradeleri doğrultusundan saparak, uzaktan kumanda ile yönetilerek boşalan başkanlık koltuğuna atama birini getirdiler. Getirilen atama bey örgütle kavgalı aldığı yerel seçim mağlubiyetinden dolayı hem kızgın hem de küskün. Başarılı olmasına imkân yok! Çünkü örgüt adına değil birilerinin adına görev üslendiğini hepimiz biliyoruz. Atama bey ve etrafındakiler olmuşlar partinin önünde el freni, örmüşler örgütle aralarına sır duvarını. Varsa yok saları ağabeylerini kurtarmak ve vekil yapmaktı, maalesef diğer işlerdeki gibi bunu da beceremediler. Yine de ağabeylerinden gelecek talimatları uygulamakta ısrar etmelerini anlamış değiliz. CHP örgütü bir ön seçim atlatmış, bir şölen yaşamış kendi iradesi ile vekil adaylarını belirlemiş, yani CHP örgütü bayram yapıyor. İlçe ise bu ağabeyinin halen daha yasını tutuyorlar. Bu nasıl yas ki bir türlü bitmiyor, gözyaşları ise dinmiyor.
Beyler, örgütün yol göstericileri aklınızı başınıza alın. Kendinize gelin bu halkın kadercisi olmayın. Sizlerden örgütümüz bir yol göstermenizi bekliyor, yapılan önseçim değerlendirmesi yaparak seçim startı vermenizi bekliyor. Her şeyden önemlisi hesap vermenizi bekliyor. Bir araya gelerek toplantı yapmanızı bekliyor. Ama bay atanmış her Salı günü bir bahane bularak “patron benim, ben yoksam toplantı yok” diyerek seçim çalışmalarını bir türlü başlatamıyor. Korkuyorlar, yaptıkları yanlışların ayyuka çıkmasından. Projelerinin olmamasından, çalışma azimlerinin olmamasından. Örgüte hakim değiller. Geçmişte yaptıkları ortada iken örgüt emekçilerine nasıl diyecekler gelin çalışın. Çünkü yerel seçimlerde kin besleyerek çalışmadılar, çalışanlara ise tehditler savurarak çalışmalarına engel olan bunlardı.
Örgüt emekçileri her şeye rağmen biz çalışmaya hazırız diyorlar. Şartları ise “sakın bize emir vermeyin, sakın bizim işimize karışmayın çünkü biz partinin koltuk bekleyenlerinin hizmetkârı değil, bireylerin bir yerlere gelmesi için uğraş verenleri değiliz. Partimizin iktidar olması için mücadele veren parti emekçileriyiz” diyorlar.
