Tarih: 16.03.2013 11:35
Özgürlük kisvesi altında eğitimde gericilik dayatılıyor'
Özgürlük kisvesi altında eğitimde gericilik dayatılıyor’
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen “kılık kıyafet özgürlüğü” adı altında yürüttüğü kampanya ile 18 Mart’tan itibaren eğitim kurumlarına türbanla ve sakalla gitmeye hazırlanıyor
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen kamuda türban serbestîsi için “Özgürlük İçin 10 Milyon İmza” kampanyasının ardından 18 Mart’tan itibaren okullara türbanla ve sakalla gidecek. Eğitim-Bir-Sen yaptığı açıklamada, 18 Mart’ta yapacakları “serbest kıyafet eylemini”, 12 Eylül döneminden kalan kıyafet yönetmeliğine karşı bir “özgürlük talebi” şeklinde değerlendirdi.
Eğitim-Sen, “serbest kıyafet eylemi” olarak lanse edilen bu eylemin amacının 12 Eylül’den kalma anti-demokratik kıyafet yönetmeliğine karşı çıkmak değil, bu kisve altında eğitime dinci gerici simgelerin sokulması olduğunu ifade etti. Eğitim-Bir-Sen’in özgürlük adı altında ve alışıldık mağduriyet söylemiyle yürüttüğü kampanyanın sorgulanması gerektiğini ifade eden eğitim emekçileri, her geçen gün eğitimde dinsel muhafazakârlaşmaya yönelik yeni bir adım atıldığının altını çizdi.
Gericilik piyasacı ve totaliter rejimi meşrulaştırıyor
Eğitim-Sen, yeni YÖK Yasası, eğitimdeki özelleştirme uygulamaları, atanamayan öğretmenler, 4+4+4, sınav endeksli eğitim sistemi, cinsiyet eşitsizliği, müfredatlardaki sansürcülük gibi uygulamalar varken, bir eğitim sendikasının neden sadece kılık kıyafet yönetmeliğine odaklandığını anlamanın önemli olduğunu dile getirdi. Laikliğin eğitim hakkının güvencesi olduğunu dile getiren eğitim ve bilim emekçileri, özgürlük kisvesi altında sunulan her türlü dinsel muhafazakâr girişimin karşısında olduklarını ifade etti.
“İnanç özgürlükleri, iktidarların piyasacı ve totaliter rejim uygulamalarını meşrulaştırmak için kullanılamaz” diyen eğitim emekçileri, dinsel simgelerin politik argüman olarak kullanıldığını vurguladı. Eğitim-Sen, eğitimin tek dayanağının evrensel olan bilim ve insani değerler olduğunun altını çizerek, demokratik ve özgürlükçü bir toplum için laik ve bilimsel eğitimin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Zorunlu din dersi meselesi ortada dururken, “inanç özgürlüğü” adı altında böyle bir kampanya yürütmenin istismar olduğunu söyleyen eğitim ve bilim emekçileri, insanların dini inançlarının suiistimal edilerek piyasacı rejime sacayağı edilmesine karşı çıktıklarını dile getirdi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —