Tarih: 17.07.2017 18:43

Örgütlü cehalet örgütlü faşizme evrildi

Facebook Twitter Linked-in

Örgütlü cehalet örgütlü faşizme evrildi
Darbe girişimini cadı avına dönüştüren AKP hükümetinin tasfiye operasyonlarında görevlerinden alınan eğitimcilere, akademisyenlere, doktorlara, işçilere, memurlara ve sanatçılara, 15 Temmuz darbe girişimini, OHAL süreciyle devam eden kıyımı sorduk. Ortak vurgu ve çözüm önerisi; geç kalınmadan AKP’nin bir an önce durdurulması…

15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası yapılan operasyonları muhaliflere karşı bir cadı avına dönüştüren AKP hükümeti, 20 Temmuz 2016’da ilan ettikleri Olağanüstü Hal (OHAL) ile akademisyenleri, kamu çalışanlarını, işçileri, doktorları, eğitimcileri, kısacası ‘sakıncalı’ gördüğü muhalif tüm isimleri tasfiye etti, etmeye devam ediyor.
Yandaş medyada AKP’li cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzıyla ‘destan olarak’ nitelendirilen 15 Temmuz ve sonrasında yaşanan gelişmeleri, siyasi kıyım operasyonlarında görevlerinden uzaklaştırılan, hedef gösterilen çeşitli sektörlerden emekçilere sorduk.
“15 Temmuz sizce nedir?”, “OHAL’li bir yılda neler yaşadınız?” sorularını kendi alanlarındaki tanıklıklarla yanıt veren, bir yıldır uygulanan ve yeniden uzatılması planlanan OHAL ile ilgili görüşlerini paylaşan emekçilerin değerlendirmelerindeki ortak vurgu, direnmeye devam etmek ve yapılan tüm saldırıları birlikte göğüsleyerek AKP’yi bir an önce durdurmak.
Röportaj dizimizde ilk söz, AKP iktidarının baskılarını en yakıcı şekilde hisseden sanatçıların.
Levent Üzümcü:Gülen İle Fotoğrafı Olanlara Bir Şey Yapılmıyor, Nuriye Ve Semih’i Alıyorlar
Sanat camiasında muhalif kimliğiyle öne çıkan ve sık sık hedef gösterilen sanatçı Levent Üzümcü, 15 Temmuz’un belirsizliğini koruduğunu belirtti. Üzümcü, darbe girişiminin ardından yaşanan bir yılda hükümetin uyguladığı baskı politikalarını sert sözlerle eleştirdi.
“15 Temmuz’un ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz” diyen Üzümcü, Darbe Komisyonu’nda Fetullah Gülen cemaati gibi tarikatların araştırılmasının reddedilmesine dikkat çekti.
Onlarca milletvekilinin Gülen ile fotoğrafının bulunduğunu fakat bir şey yapılmadığını söyleyen Üzümcü, “Nuriye’yi Semih’i alıyorlar, işlerinden edip hapse atıyorlar. İnsanlar açlık grevi yapıyorlar, gardiyanlar  ‘öldünüz mü’ diye soruyorlar…” ifadeleriyle AKP’nin politikalarına tepki gösterdi.
 
‘Örgütlü Cehalet, Örgütlü Faşizme Evrildi!’
“Örgütlü cehaletin örgütlü faşizme doğru evrildiği bir zamanı yaşıyoruz” diyen Üzümcü şöyle sürdürdü sözlerini: “İnsanlar denizaltında tarım yaparken, Mars’ta koloni kurmaya çalışılırken, burada ‘goy goy’ ile uğraşan insanlar var. İnsanların kafası her şeye basmayabilir, hepimizin vardır kafamızın basmadığı şeyler ama biz sınırımızı biliriz. Ama öyle şeyler oldu ki, dünyanın en köklü cehaleti Türkiye’de her şeyi bildiğini iddia etmeye başladı. Türkiye’yi bir Arabistan ülkesine döndürmeye çalışıyorlar, bu ülkenin kuruluşuna neden olan milli bayramları kutlamıyorlar…”
 
‘Kendilerince Kahramanlık Destanı Üretiyorlar’
“Kendilerince bir takım şeyler üretiyorlar. Kahramanlık destanları işte…” şeklinde konuşan Üzümcü, “249 insanın neden öldüğünü öğrenmeye çalışıyoruz. Askerliğini bankamatikten yapmış, ATM’lerde askerlik yapmış olanlar, benim gibi askerliğini 16 ay komando olarak yapmış insanlara vatan haini diyor. Kafası gitmiş insanlar zannediyor ki ülke böyle yönetiliyor” şeklinde konuştu.
‘Adalet İsteyen Milyonların Karşısına 15 Temmuz’u Koyup İnsanları Birbirine Düşürmeye Çalışıyorlar’
“Adalet isteyen milyonlarca insanın karşısına, ‘15 Temmuz Demokrasi Zaferi’ gibi bir şey koyuyor, insanları birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Allahtan Adalet Yürüyüşü yapan insanların böyle bir dertleri yok; ‘gidelim, öldürelim, keselim biçelim gibi’. O yüzden böyle bir şey olmuyor” ifadelerini kullanan Üzümcü, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin yakın tarihiyle ilgili hep Alevi-Sünni çatışmasından bahsederler. Bugüne kadar Alevi-Sünni çatışması olmamıştır. Aleviler hep katledilmiştir bu ülkede. Yalanlarla dolanlarla idare etmeye çalışıyorlar. Şu an yapılmaya çalışılan da bu. Araplar gibi yaşamak isteyenlerle batılılar gibi yaşamak isteyenleri birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bunu birinci elden yapıyorlar.”
‘Kürt mü, Türk mü Diye Sormaya Başladılar’
“Bilimsel olarak ispat edilmiş, milyonlarca oyun çalındığı bir referandumun ardından konuşuyoruz. Atı alan Üsküdar’ı geçti diyen insanların seçimden karlı çıktığı ve beyan ettikleri bir ülkeden bahsediyoruz.
Adalet isteyen insanlar Kürt mü, Türk mü, sünni mi ona bakmaya başladılar. Ne önemi var, iki buçuk milyon insan adalet için yürümüş, vay efendim orada kaç kişi var?”


‘Nereye Kadar Yapacaklar?’
“Adalet Yürüyüşü gibi, Gezi Direnişi gibi durumlarda bu ülkenin aslında insanlarının gerçekten insan gibi yaşamaya ihtiyacı olduğunu görüyoruz” diyen Üzümcü “Ne yapılmalı?”yı şöyle tarifledi:
“Asıl problem bunu duymazdan görmezden gelenlerdir. Daha ne kadar oylar devşirilebilecek?  Nereye kadar yapılacak bunlar? ANAP var mı bugün, DYP var mı bugün? Önemli olan bir an önce adaleti sağlamamız, milli eğitimi düzenlememiz. Aile içi eğitim eksikliğiyle dolu insanların yol açtığı bir kaostur bu. Bu coğrafyanın gördüğü en aydın insanlardan biri, okuma yazması dahi olmayan gözleri görmeyen Sivaslı bir köylüydü. Bu aile içi eğitimdir. Ünlü bir Türk büyüğünün de söylediği gibi hırsızlık babadan oğula geçer. Ne güzel söylemiş…”
Sanatçı Füsun Demirel: “İhraç, Sansür, İşçi Düşmanlığı: Sanat Ohal’li Bir Yılda Ağır Bedel Ödedi”
Bir röportajı nedeniyle hedef gösterilerek yandaş kanal ATV’nin dizisinin kadrosundan çıkarılan usta oyuncu Füsun Demirel, OHAL ile geçen bir yılın sanat için ağır bedellerle dolu olduğunu ifade etti. Demirel, sanat camiasında OHAL öncesi başlayan linç ve itibarsızlaştırma uygulamalarının, OHAL ile birleşince dozunu şiddetlendirdiğini ifade etti.
 
Demirel, sanatçının gözünden OHAL ile geçen bir yılı şöyle özetledi:
“Aslı Erdoğan uzun süre cezaevinde alıkonuldu. DTCF tiyatro bölümü kapatılmış oldu zira DTCF hocaları KHK’larla ihraç edildi.
Devlet opera ve balesi gibi kurumlar işlevsizleştirildi ve çok yetenekli piyanistler, müzik insanları görevlerinden edildi. Film festivalleri işlevsizleştirildi, içi boşaldı. Büyük bir sansür ve denetleme mekanizması olduğu için festival yöneticileri ürkek bir şekilde davrandı. Kültür Bakanlığı’nın sinema ve tiyatro projelerine yaptığı yardımlar da tamamen iktidarın hoşuna gidecek türde seçilmeye özel gösterildi. Şehir tiyatrolarındaki rezaleti de yaşadık. 6 sanatçı KHK ile gerekçe gösterilmeksizin açığa alındı.”
 
‘Akp Yandaşı Olmamak Düşmanca Tavırla Muhatap Olmak Demek’
“OHAL öncesi alışık olduğumuz üzere AKP yandaşı olmamak, muhalif bir tavır sergilemek ve eleştirmek başlı başına düşmanca bir tavra muhatap olmak anlamına geliyordu. OHAL ile bu daha da ileri gitti. Bugün Mustafa Altıoklar’ın gözaltı için arandığı haberlerini duyduk.”
‘OHAL KALDIRILMADIĞI SÜRECE NORMAL BİR HAYAT YAŞAYAMAYACAĞIZ’
“Sanat muhaliftir ve sanat eleştirel düşünceden beslenir” şeklinde konuşan Demirel, totaliter rejimlerde kültür ve sanatın tamamen iktidarın hizmetinde olduğunu kaydetti.
“OHAL kaldırılmadığı sürece normal bir hayat yaşayamayacağımız bir gerçek” diyen Demirel, OHAL’den güç alarak iktidarını sürdürdüğünü açıklayan AKP’nin, grev kırıcılığı ve işçi düşmanlığını bile açıkça ifade ettiğini belirterek tepki gösterdi.


Öneri: Belki Hayır’lı Bir Parti Kabusu Tersine Çevirir
Demirel, sözlerini bir öneriyle sonlandırdı: “Hal böyleyken yüreği, vicdanı ve beyni demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden, cumhuriyet sevdasından yana olan tüm güçler Adalet Yürüyüşü’ndeki karar ve azimle ve daha da güçlenerek belki ‘Hayır’lı bir parti çatısı altında en güçlü muhalefeti yaparak yaşadığımız kabusu ters çevirebilirler.”
İlerei haber





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —