‘O yüreklerimizde bir çınardı': Fikri Sönmez yaşıyor!

‘O yüreklerimizde bir çınardı

Bugün Fikri Sönmez’in aramızdan ayrılışının 33. yıl dönümü. Fikri Sönmez, o kudretli 12 Eylül generallerine korkuyla “Biz gelmeseydik Fatsa’dakiler gelecekti.” dedirtecek bir devrimciydi. O

‘O yüreklerimizde bir çınardı’: Fikri Sönmez yaşıyor!

Bugün Fikri Sönmez’in aramızdan ayrılışının 33. yıl dönümü. Fikri Sönmez, o kudretli 12 Eylül generallerine korkuyla “Biz gelmeseydik Fatsa’dakiler gelecekti.” dedirtecek bir devrimciydi. O, Fatsa’nın mimarlarından biriydi. Küçük bir Karadeniz kasabasının sosyalizmle özdeşleşmesini sağlayan mücadelenin emektarı ve öncüsüydü.

 

Her zaman devrimciydi

Fikri Sönmez, 1938 yılında Fatsa’nın en tutucu köylerinden olan Kabakdağ’da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bir terzinin yanında çıraklığa başladı. Yaşamının sonraki bölümünde geçimini terzilik yaparak sağladı.

Devrimci düşünceyle 1965 yılında tanıştı. O yıllarda Türkiye İşçi Partisi üyesi idi. Sonraki yıllarda bölgede çeşitli parti kademelerinde görev yaptı. Önce TİP Fatsa İlçe Sekreterliği, ardından İlçe Başkanlığı görevlerini yürüttü. TİP içinde MDD (Milli Demokratik Devrim) ayrılığı gündeme gelince, 1970’den itibaren MDD tezlerini savunan devrimcilerle birlikte tavır aldı. 60’lı yıllar boyunca gelişen anti emperyalist mücadeleye aktif olarak katıldı. 6. Filo’ya karşı düzenlenen protesto gösterilerinde Dev-Genç saflarındaydı. 1968’den sonra Karadeniz’de emekçilerin örgütlenmesi çalışmaları içinde yer aldı. Samsun’dan Trabzon’a kadar gerçekleştirilen çeşitli “Fındıkta Sömürüye Son” mitinglerinde örgütleyici ve konuşmacı olarak görev yaptı. 1970’de Ordu’da fındık üreticilerinin mücadelesini sabote etmek için tüccarlar tarafından düzenlenen mitinge Ertan Saruhan’la birlikte müdahale etti. Müdahale sonucunda mitingin havası değişti. Üreticiler Samsun – Trabzon karayolunu 12 saat boyunca trafiğe kestiler. Fikri Sönmez, bu olay nedeniyle tutuklanıp yargılandı.

Daima Mahir’in yolunda

1970 ortalarında sol içinde ortaya çıkan yeni saflaşmalarda Mahir Çayan’ın görüşlerine katılarak THKP-C saflarında yer aldı. 1971-72 yıllarında Mahir Çayan ve yoldaşlarının Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçışlarından sonra, Karadeniz’e geçmelerinde ve bu bölgedeki ilişkilerinde ve eylemlerinde yardımcı oldu. THKP-C davasından yargılandı. Yirmi ay kadar tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. 12 Mart’ın ardından gelen, sol içinde ideolojik karışıklığın yaşandığı dönemde THKP-C çizgisini ısrarla savundu. O yıllarda Karadeniz’deki devrimci mücadelede yer alan genç insanlara örnek oldu. 1 Mayıs 1977’de Devrimci Yol’un doğumuyla Karadeniz’deki devrimci mücadele yeni bir aşamaya sıçradı.

Fikri Sönmez, 1978-79 yıllarında Giresun ve Ordu yörelerinde yapılan “Fındıkta Sömürüye Son” mitinglerinde yine örgütleyici ve konuşmacıydı.

Fatsa doğuyor

Fikri Sönmez, 1979’da yapılan belediye seçimlerine Fatsa’dan Devrimci Yol’un bağımsız adayı olarak katıldı. Fikri, Sönmez’in başkan seçilmesinin neredeyse kesin gözükmesi üzerine bölgedeki faşistler harekete geçtiler. 15 Eylül 1979 günü kendisine düzenlenen bir suikast girişiminden bacağından yaralanarak kurtuldu. Fikri Sönmez, daha önce CHP, AP ve MSP’ye oy veren yuttaşların önemli bir bölümünün de desteğiyle 14 Ekim 1979 Fatsa Belediye Başkanlığı seçimini, diğer tüm partilerin adaylarının aldığı oy toplamından daha fazla oy alarak kazandı.

Fatsa’da ilk iş olarak Halk Komiteleri’nin oluşturulmasına girişildi. Fatsa, sorunları, nüfusu ve toplanabilme özellikleri bakımından 11 birime ayrıldı.

Yapılan ilk toplantılarda gizli oy, açık sayım esasına göre komite üyeleri seçildi.

Komite seçimlerine tefeciler ve faşistler dışında herkes; CHP’li, AP’li, MSP’li, demokrat, devrimci insanlar hem aday oldular, hem de katıldılar. Seçilen komite üyelerinin görevleri, halkın sorunlarının takipçisi olma, belediye çalışmalarını denetleme, belediyece karşılanan ihtiyaç maddelerinin dağıtımı gibi işlerdi. Halkın belediye yönetimine katılımı komite üyeleriyle sınırlı kalmadı. İki ayda bir yapılan halk toplantılarıyla Fatsalıların yönetime doğrudan katılımı sağlanmaya çalışıldı. Bu toplantılarda tartışılarak son şekli verilen “Belediye Çalışma Programı” doğrultusunda yapılan işler Belediye Başkanı ve görevlilerce halka anlatıldı, yapılan eksiklikler ve yanlışlar açıkça tartışıldı; önemli hataları görülen komite üyeleri halk tarafından görevden alındı. Öte yandan bu toplantılar aynı zamanda ülke sorunlarının tartışıldığı meclisler haline getirilmeye çalışıldı. Yirmi bin nüfuslu Fatsa’da, bu toplantılara beş bin yetişkin insan katılıyordu.

Fikri Sönmez Fatsa’daki yeni durumu şöyle anlatıyor:

“Belediye’nin aldığı tüm kararlar halkla tartışılmıştır; halkın onayı olmayan hiçbir iş belediye tarafından yapılmamıştır. Tek cümleyle halk belediyede söz ve karar sahibi kılınmıştır. Demokrasinin gereği budur.”

Fatsa’da yürütülen ilk büyük çalışmalardan biri “Çamura Son Kampanyası”ydı. Fatsa sokakları müteahhitlerin keyfince sürdürülmüş plansız kanalizasyon çalışmaları nedeniyle köstebek yuvasına dönmüştü. Bütün Fatsa’nın sokaklarının temizlenerek yeniden yapılması işine teknikerlerin “yıllar sürer” demelerine rağmen halkın gönüllü katılımı ve çevre ilçelerin makina ve ekipman yardımıyla çamur Fatsa’dan 2-3 ay içinde sökülüp atıldı ve ilçeye yeni bir cadde yapıldı.

“Çamura Son Kampanyası”nın ardından “Fatsa Halk Kültür Şenliği” düzenlendi. Şenlik boyunca her türden sanatsal ve kültürel etkinlikte doğrudan halkın katılımı gözetildi. Büyük kentlerde yaşayan aydınların, demokratların, sosyalistlerin ve sanatçıların da katıldığı şenlik, aynı zamanda tüm Türkiye’nin Fatsa’da olup bitenlere tanıklık etmelerine vesile oldu.

Fikri Sönmez’in belediye başkanlığı döneminde gerçekleştirilen etkinlikler Fatsa halkının siyasete katılımını ve ilgisini arttırdı.

Fikri Sönmez halkın duyarlılığını şöyle anlatıyor:

“Eskiden halk belediyeye ödediği parayı sormazdı. Memurların para karşılığı makbuz kesmediğine bile bakmazdı. Çünkü para belediyenin eline geçse de geçmese de kendisine bir yararı olacağına inanmazdı. Benim dönemimde halk helediyeye giden parayı takip etmeye başladı. Çünkü belediyeye giden her kuruşun dönüp ertesi gün hizmet olarak önüne dikildiğini görmüştü. Artık halk helediye gelirlerinin artması için belediye yöneticilerinden daha aktif görev içine girmişti.”

Fatsa’daki gelişmelerin ardından Ünye, Aybastı, Gölköy, Gürgentepe, Perşembe’de faşistlerin etkinliği kırıldı, Korgan, Kumrız, Akkuş, Mesudiye gibi yörelerde de faşistlere karşı önemli mevziler kazanıldı.

Fatsa’da kadına yönelik şiddete karşı karşı mücadele edildi. Tefeci-tüccarların elinde bulunan köylülere ait borç faizi senetleri önemli ölçüde ortadan kaldırıldı. Yol, su, kanalizasyon gibi sorunların halkın katılımı sağlanarak çözülmesi doğrultusunda adımlar atıldı. Geniş köylü kitlesinin katıldığı fındık mitingleri düzenlendi.

Devlet terörü kapıda

Bütün bu gelişmeler dönemin devlet yetkilileri tarafından korkuyla izleniyordu. Öyle ki, 50’nin üzerinde insanın öldüğü Çorum Katliamı sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel “Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın’ demişti.

Önce MHP’li vali Reşat Akkaya’nın Ordu’ya atanması, ardından 11 Temmuz 1980’de başlatılan “Nokta Operasyonu”, devletin Fatsa’da Fikri Sönmez’in Belediye Başkanlığı ile birlikte oluşturulmaya çalışılan yeni yaşama doğrudan ve açık saldırısı oldu.

Operasyon öncesinde Fatsa AP, CHP ve MSP yöneticilerinin basına yaptıkları “Her yerde kan var, biz burada huzur içindeyiz. Fatsa’da komünist işgal yoktur. Halk vardır. Halkın yönetimi vardır. Fatsa’da ateş ile barut yok, böylesine huzurlu bir yerde olay çıkartmayı istemek niye?” şeklindeki açıklamaya aldırış edilmedi ve Fatsa halkı 11 Temmuz sabahı tank sesleriyle uyandı.

İlçenin sokakları asker ve polisle dolmuş, yollar bariyerlerle kesilmişti. Denizde silahlarını Fatsa’ya çevirmiş iki hücumbot duruyordu. Askerler ve polislerin arasında yüzleri maskeli faşist muhbirler vardı. Sonradan bunlardan kimisi hakkında tutuklama kararı olduğu anlaşıldı.

Fikri Sönmez 11 Temmuz günü bir basın toplantısı düzenleyerek, günlerdir bir kısım basında ve televizyonda Fatsa hakkında süren spekülasyonlara cevap vermek niyetindeydi. 10 Temmuz’u 11 Temmuz’a bağlayan gece sabaha kadar bu toplantının hazırlıklarını sürdürdü. Ancak 11 Temmuz sabahı gözaltına alındı.

Gözaltında olduğu süre boyunca ağır işkencelere maruz kaldı. Ardından 12 Eylül koşullarında cezaevi yaşamı başladı. Fikri Sönmez yargılandığı dönemde de gerici basının boy hedefi oldu. Gururla yaptığı terzilik mesleği bile, icrası devrimci olduğu için aşağılanıyordu.

Fikri Sönmez bu durumu şöyle anlatıyor:

“Anlatmak isterim ki, ben otuz yıla yakın geçimimi terzilik mesleğinden sağladım. Bana ‘Terzi’ olarak hitabedilmesi beni küçültmez, aksine yüceltir. Ben adı geçen gazetenin yöneticileri gibi Amerikan emperyalizminin borazanlığını yapıp da onlara kiralanmadım.”

Fikri Sönmez, ilerlemiş yaşına rağmen cezaevi direnişlerinin en önünde yer aldı. Amasya Cezaevi’ndeki direnişi kırmak için bir işkence merkezi olan Suluova Et Balık Kurumu’na götürülen 25 kişiden biri de Fikri Sönmez’di. Orada 3 ay boyunca işkence gördü ama direnişi kırılamadı.

İşkenceler, cezaevleri, mahkemeler yıllardır önemsemediği sağlığını daha fazla bozdu. Kalbi, bütün bu yükü daha fazla kaldıramadı ve 4 Mayıs 1985 günü yaşamını yitirdi.

Bir arkadaşı Fikri Sönmez’in son gününü şöyle anlatıyor:

“O gün mahkemeye geldiğinde yüzü çok solgundu. Israrımıza rağmen cezaevine dönmeyi de, doktora gitmeyi de kabul etmedi. ‘Hiç bir şeyim yok, az sonra geçer; ‘Yeni birşey değil, beni benden daha mı iyi biliyorsunuz?’ gibi sözlerle ısrarlarımızı reddetti. Akşam duruşma bitip cezaevine geldiğimizde Başkan’ın durumu daha da kötüleşti.
Kelepçeler çözülür çözülmez revire götürdük. Hastaneye sevk istedikse de doktor kabul etmedi, ilaç vererek koğuşa gönderdi. İlaçlar sonuç vermedi, saatler ilerledikçe durumu ağırlaştı. 22.30’da yeniden revire götürdük.
Bu kez hastaneye sevkettiler, ayrıca sevk emrinin çıkması ve güvenlik önlemlerinin alınması için Başkan o durumda bir buçuk saat bekletildi. Hastaneye gece yarısından sonra ulaşmış ama yararı olmamış. Ölüm haberi cezaevine sabah ulaştı.

Bugün Türkiye’de “Devrimden sonra ne olacak?” sorusuna, “Fatsa olacak” yanıtı veriliyorsa, içinde Terzi Fikri’nin yaşamını verdiği mücadele sayesindedir. Bu büyük devrimciyi ve halk önderini ölümünün 32. yılında özlemle anıyoruz.



  • Cuma 15.6 ° / 10 ° false
  • Cumartesi 16.1 ° / 9.6 ° Güneşli
  • Pazar 13.7 ° / 2.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu