Tarih: 23.01.2018 13:35

Muhalefet Ben Savaşa Karşıyım' Diyemez

Facebook Twitter Linked-in

Muhalefet “Ben Savaşa Karşıyım” Diyemez
 
Adının anlamını bilmeden, anlamadan “zeytin ağacını ve dallarını” barış yerine savaşla süsledik.
Savaşlar bir nedenle, bir bahane ile başlar. Tarih böyle yazar, böyle yazmış. Bugün başlayan ve başlatılan savaşın en büyük sorumlusu PKK ve onun kollarıdır.

Bir ülkenin bölünmez bütünlüğünü kabullenmeyen terör örgütleri masum yığınların malına ve canına kast ederek emperyalistlerle işbirliği bu savaşı başlattı. Gün gelmiş masa başı pazarlıklar yapılmış, “Oslo, Kandil, Dolmabahçe’de” bilmediğimiz şeyler konuşulmuştu.  PKK gibi terör örgütlerine“düz ovada”   siyaset yapın telkininde bulunanlar olmuştu.
Yıllar sonra İktidarın teröristlerle müzakere yapması, muhaliflerin kanına dokunmuştu. ”terörle, teröristle müzakere değil mücadele yapılır” diye diye AKP iktidarına savaşı başlattık. Şimdi muhalif kanat “ben savaşa karşıyım” diyemez, dememeli.
 
AKP İktidarının beslediği, büyüttüğü, kırmızı halı sererek karşıladığı PYD bugün başımıza bela oldu. Bu savaş en çok RTE’ye yarayacak, RTE’nin tek adamlığını getirecek. RTE kahraman olacak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir hazırlık olduğu söyleniyor… Geç kalınmış bu hareket AKP’ye bereket getireceği konuşuluyor. AKP iktidarı, önce PKK, Barzani, YPG ve Salih Müslim’i adam yerine koydu,  Fırat’ın batı yakası Cerablus, Süleyman Şah türbesi, PYD’lilere selam duruşu tuz, biber oldu, bu örgütlerin reklamı ve şımarması oldu. Yani bu terör örgütleri bir dönem bu iktidarın dostu iken, düşmanı olduğunu geçte olsa şimdi anlayabildiler.
 
Yalnız insanoğlu değil, doğa çevre ve çevreyi dengeleyen çiçekler, böcekler insanoğlunun başlattığı her savaşın mağdurları olmuşlar. Öyle ki modernleşen dünyamızda savaşlar da modernleşerek, kimyasal, nükleer ve biyolojikleşerek etkili ve ağır tahrifatlaşır, geride ise tarihin yazılan sayfaları kalır. Geride yok olan birçok değer tarihe yazılır… Bu nedenlerle ben savaşlara karşıyım, yaşasın barış diyenlerdenim…
Bugün başlayan savaşa karşı çıkmam doğru olmaz… Bu savaşı başlatanlar veya başlamasına sebep olanlar hiçbir zaman barıştan yana olmayanlardırlar. Hatta bu savaş geç başladı bile diyenlerdenim. Emperyalist güçlerin uşaklığını yapanlar, ABD ve Siyonist İsrail’in taşeronluğunu üstlenen bu örgütlerin tasfiyesini bende istiyorum.
Biliyoruz… Bu savaşın sonunda onarılması ve tedavisi mümkün olmayan ve on yılları alan yaraları açacak. Kazananı olmayan ama kaybedenleri olanlar aklını belgi de başına alacak…
Biz biliyoruz Savaş barış getirmez, Kıyım barış getirmez, silahlı mücadele barış getirmez, bir gece ansızın gelmek barış getirmez… Barış yolunu gelişme yolu olarak seçenler; hep kazanmıştır. PKK, PYD, Barzani, Müslim, ÖSO, İŞİD, Nusra gibi ABD  taşeronu olanları bu savaşı istediler, kaybeden onlar olsun. Kaybeden teröre destek veren ve maşa olan örgütler, ülkeler olsun…
Sözün özü… Bu operasyon iyi oldu ama “ Zeytin dalı” ismi yakışık olmadı. Bülent Tezcan içine sindirse de, ben sindiremedim. Tezcan ve bazı CHP’liler Zeytin ve dalını anlamamışlar. Zeytin ve dalı barışın simgesi, SHP’nin amblemidir.
Günümüze dek barış sembolü olan zeytinin hikayesi böyle…
 “Nuh peygamber tufanın bitip bitmediğini haber almak için gemisindeki hayvanlardan güvercini salarak geri dönmesini beklemiştir. Güvercinin ağzında zeytin dalı ile geri dönmesi üzerine doğanın normale döndüğünü, toprağın görünür olduğunu anlamıştır. Efsaneye göre bu demektir ki; tanrının gazabı dinmiş, tanrı insanlığı affetmiş, kullarıyla barışmıştır. Aralarındaki ilişki eskisi gibi sürüp gidecektir ve güvercinin ağzındaki zeytin dalı tanrının Nuh peygambere gönderdiği bir barış işaretidir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  

 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —