Milli Eğitim'den Atatürkçülük, laiklik ve demokrasi' açılımı

Milli Eğitim

Yıkın Heykellerimi...

 

 

 

 

 

www.7-24esenlerhaber.com

Hükümet, dış politikada krizlerin yaşandığı, ortalığın toz duman olduğu bir  dönemde, AKP büyük tartışma yaratacak bir düzenlemeye imza attı. “Atatürk ilke ve devrimleri, Atatürkçülük, laiklik, demokrasi, sosyal hukuk devletine bağlı öğrenci yetişmesini sağlamak” görevi, Milli Eğitim Bakanı’nın görevleri arasından çıkartıldı.

 

Düzenleme, hükümetin seçimlerden önce Meclis’ten çıkardığı yetki yasasına dayanarak yayınladığı bir kanun hükmünde kararnameyle (KHK) yapıldı. Kamuoyunda tartışılmadan, örtülü ve keyfi düzenlemeler yapıldığı için büyük tepki gören KHK’ların sonuncusunda, 1992’den beri yürürlükte olan “Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun” yürürlükten kaldırıldı.

Düzenlemeyle yasada yapılan en önemli değişiklik, Resmi Gazete’de yayınlanan KHK’nın 2. maddesinin (a) fıkrasında yer aldı. Değişiklikle Milli Eğitim Bakanı’nın görevleri yeniden belirlendi. Fıkrada bakana yüklenen görevler tek tek sayılırken, “Atatürk ilke ve devrimleri, Atatürkçülük, laiklik, demokrasi, sosyal hukuk devletine bağlı öğrenci yetiştirilmesini sağlama”ya bakanın görevleri arasında yer verilmedi.

“Atatürkçülük, laiklik, demokrasi, sosyal hukuk devleti” Anayasa’nın “değiştirilemez” maddeleri olan ilk üç maddesinde de yer alırken Milli Eğitim Politikasından çıkarıldı.

Söz konusu fıkra şöyle düzenlendi:

“Okul öncesi, ilk ve orta öğretim çağındaki öğrencileri bedeni, zihni, ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştiren ve insan haklarına dayalı toplum yapısının ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim programlarını tasarlamak, uygulamak, güncellemek; öğretmen ve öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmetlerini bu çerçevede yürütmek ve denetlemek.”

Fıkranın eski haliyse şöyleydi:

“Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak.”

Yapılan değişiklikle bakana AKP’nin dilinden düşürmediği “demokrasi”ye bağlı öğrenci yetiştirme görevi bile yüklenmedi. Değişiklikle sadece ekonominin, özellikle küresel ekonominin; yani kapitalist sistemin gereklerini dikkate alan bir düzenleme yapıldığı dikkat çekiyor.

KRİZLER BU TÜR DÜZENLEMELER İÇİN ÇIKARTILIYOR?
Düzenlemenin yapıldığı dönem de dikkat çekici bulunuyor. Hükümetin önce Suriye’ye, ardından İsrail’e yaptığı sert çıkışların ve aldığı yaptırım kararları gündemde adeta toz dumana neden olmuş durumda. Erdoğan’ın İsrail’e yaşanan krizin ardından yaptığı ataklar, iç kamuoyunun, hatta dışarıda bütün gözlerin dış politikaya döndüğü bir dönemde yapılan düzenleme; krizlerin içeride yapılan bu kritik düzenlemeleri gözden kaçırmak için mi yaratıldığı, atakların bu amaçla mı yapıldığı sorusunu akla getiriyor.