Bugün önce Başbakan yardımcısıBugün önce Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ “Anayasa yazımı sürecinde başkanlık sistemini müzakere etmek lazım” şeklinde açıklama yaptı. Daha sonra benzer açıklama Sayın Başbakandan geldi.
Doğaldır ki, zaten hiçbir zaman demokrasiye inanmamış, demokrasiyi yaşam biçimi olarak algılamamış, on yıldır devleti demokrasiyle yönetmemiş olan bir başbakan ve onun yardımcıları “anayasa yazımı sürecinde başkanlık sistemini tartışmak” isteyeceklerdir.
On yıldır, tüm AKP şürekası başbakanın ağzına bakmaktadır. Türkiye’nin yönetim şekli Başbakanın iki dudağı arasında şekillenmektedir.
Başbakan kimi işaret buyurursa o kişi milletvekili adayı ve milletvekili olacak.
Başbakan kimi buyurursa o kişi il başkanı olacak.
Başbakan kimi işaret ederse o kişi ilçe başkanı olacak.
Başbakan neyi yazacaksınız derse basın onu yazacak.
Beyefendi neyi konuşun derse o konuşulacak.
Hatta hangi soruyu sorup, neleri soramayacağınızı dahi o belirleyecek.
Ülkenin gündemini kendileri tayin edecekler.
Sayın şefimiz ülkedeki tüm sivil toplum kuruluşlarını susturacaklar.
Sayın şefimiz kime dost derse onunla dost, düşman dediği ile düşman olacağız.
Sayın başbakanın emri ile mahkemeler kurulacak, insanlar hakkında burada düzmece iddianameler oluşturulacak, ola ki bu mahkemelerde beğenmediği yargıçlar olursa onlar da tutuklanacak.
Bu ülkenin seçilmiş milletvekilleri, gazetecileri, yazarları, çizerleri içeride tutulacak.
Devletin tüm ihaleleri aile şirketlerine verilecek.
Milli sermayeye karşı dahi aile ve yandaş sermaye çevresi oluşturulacak.
Meclis göstermelik olacak. Mecliste yasalar yumruk zoruyla, kürsüler, komisyonlar işgal edilerek çıkarılacak.
Asker korkusunu yenmek için ne kadar üst düzey subay varsa tutuklanacak. Yerlerine kendi istediği ve “uydum imama” diyecek subaylar getirilecek.
Hatta, asker korkusunu tamamen bertaraf edebilmek için “polis ordusu” oluşturulacak.
Muhalefetin yatak odaları dahi gözetim altında tutulacak.
Halk yoksullaştırılıp, dilenci toplumu haline getirilecek. Böylelikle her şeyi AKP den uman, bekleyen ve her verilen sadakaya karşılık oyu alınan seçmenler oluşturulacak.
Din dahi Sayın Başbakanın emir ve buyruklarına uydurulacak. Haram-helal aile şirketleri için tartışılmayacak. Kimse Sayın Başbakan’ın mal varlığını konuşmayacak.
Türkiye’nin üretim toplumundan çıkıp, bütünüyle tüketim toplumu haline getirildiğini zinhar kimse ağzına dahi almayacak.
Özelleştirmelere tam gaz devam edilecek. Eğer bu ülkenin geride kalan bir şeyi varsa hemen yerli yabancı ayırmaksızın sermaye kuruluşlarına devredilecek.
Siyasette bugün değil, seksen yıl öncesi konuşulacak.
………………
Eeeee, böyle bir parti, böyle bir hükümet, böyle bir Başbakan ve Başbakan yardımcısı elbette ki, “başkanlık” sistemini tartışmaya açacaktır. Geç bile kalmışlar.
Esen kalın.
07.05.2012
Mümtaz TEMİZ
mumtaz.tem@hotmail.com Bekir Bozdağ “Anayasa yazımı sürecinde başkanlık sistemini müzakere etmek lazım” şeklinde açıklama yaptı. Daha sonra benzer açıklama Sayın Başbakandan geldi.
Doğaldır ki, zaten hiçbir zaman demokrasiye inanmamış, demokrasiyi yaşam biçimi olarak algılamamış, on yıldır devleti demokrasiyle yönetmemiş olan bir başbakan ve onun yardımcıları “anayasa yazımı sürecinde başkanlık sistemini tartışmak” isteyeceklerdir.
On yıldır, tüm AKP şürekası başbakanın ağzına bakmaktadır. Türkiye’nin yönetim şekli Başbakanın iki dudağı arasında şekillenmektedir.
Başbakan kimi işaret buyurursa o kişi milletvekili adayı ve milletvekili olacak.
Başbakan kimi buyurursa o kişi il başkanı olacak.
Başbakan kimi işaret ederse o kişi ilçe başkanı olacak.
Başbakan neyi yazacaksınız derse basın onu yazacak.
Beyefendi neyi konuşun derse o konuşulacak.
Hatta hangi soruyu sorup, neleri soramayacağınızı dahi o belirleyecek.
Ülkenin gündemini kendileri tayin edecekler.
Sayın şefimiz ülkedeki tüm sivil toplum kuruluşlarını susturacaklar.
Sayın şefimiz kime dost derse onunla dost, düşman dediği ile düşman olacağız.
Sayın başbakanın emri ile mahkemeler kurulacak, insanlar hakkında burada düzmece iddianameler oluşturulacak, ola ki bu mahkemelerde beğenmediği yargıçlar olursa onlar da tutuklanacak.
Bu ülkenin seçilmiş milletvekilleri, gazetecileri, yazarları, çizerleri içeride tutulacak.
Devletin tüm ihaleleri aile şirketlerine verilecek.
Milli sermayeye karşı dahi aile ve yandaş sermaye çevresi oluşturulacak.
Meclis göstermelik olacak. Mecliste yasalar yumruk zoruyla, kürsüler, komisyonlar işgal edilerek çıkarılacak.
Asker korkusunu yenmek için ne kadar üst düzey subay varsa tutuklanacak. Yerlerine kendi istediği ve “uydum imama” diyecek subaylar getirilecek.
Hatta, asker korkusunu tamamen bertaraf edebilmek için “polis ordusu” oluşturulacak.
Muhalefetin yatak odaları dahi gözetim altında tutulacak.
Halk yoksullaştırılıp, dilenci toplumu haline getirilecek. Böylelikle her şeyi AKP den uman, bekleyen ve her verilen sadakaya karşılık oyu alınan seçmenler oluşturulacak.
Din dahi Sayın Başbakanın emir ve buyruklarına uydurulacak. Haram-helal aile şirketleri için tartışılmayacak. Kimse Sayın Başbakan’ın mal varlığını konuşmayacak.
Türkiye’nin üretim toplumundan çıkıp, bütünüyle tüketim toplumu haline getirildiğini zinhar kimse ağzına dahi almayacak.
Özelleştirmelere tam gaz devam edilecek. Eğer bu ülkenin geride kalan bir şeyi varsa hemen yerli yabancı ayırmaksızın sermaye kuruluşlarına devredilecek.
Siyasette bugün değil, seksen yıl öncesi konuşulacak.
………………
Eeeee, böyle bir parti, böyle bir hükümet, böyle bir Başbakan ve Başbakan yardımcısı elbette ki, “başkanlık” sistemini tartışmaya açacaktır. Geç bile kalmışlar.
Esen kalın.
07.05.2012
Mümtaz TEMİZ
mumtaz.tem@hotmail.com