2019 Yılı yerel seçimlerinin enleri yerel gazeteciler olduğunu gördünüz mü? Siz siyasetin köşecileri, siz siyasetin ulu baronları üç gazetecinin gündemi nasıl belirlediğini anlatmaya gerek yok herhalde… Bir kısa başlık “Göksu, Trabzonlulara “Yunan” dedi” bu başlık gündem oldu, iktidarın kimyası bozuldu, ülkenin tüm bileşenleri “ya öyle mi dedi, yok yahu, söylem çok çirkin, ırkçı söylem” diyerek herkesi bu habere odakladı. Ne terör, ne ekonomi, nede başka bir şey konuşuldu. İçişleri, dışişleri birbirine girdi, İmamoğlu ve kitlesi Saraçhanede bayramı yaşadıysa elbette üç yerel gazetecinin büyük payı vardı ama…
En güzel haberlerini yazmak ve gelişmeleri an be an seçmene, okuyucu kitlesine ulaştırmak biz gazetecilerin yarıştığı en renkli kulvardır. Bu kulvar aynı zamanda demokrasi ve adalet kulvarıdır. Ben şahsen hep sol şeritten giden gazeteciyim, biraz da dik kafalıyım. Başıma ne geldiyse bu dik duruşumdan geldi, ne kaybettiysem sol şeritte kaybettim. Sol şeritte kazandığım ise kimliğim, itibarım ve onurlu duruşum oldu, daha ne isterim. Bazen CHP’nin sağcı devşirme ilçe başkanları ve yönetenleri ile öyle günler yaşadım ki, mahkemelere güvenmem dediler ama B. Köy adliyesinde çare ararken onları çaresiz ve zavallı durumuna düşürdüğüm gün çok mutlu oldum. Tarafsızlığımla gazetecilik yapıyorum, kim ahlaksızlık yaparsa bakmam gözünün yaşına, bakmam siyasi kariyerine YAZARIM...doğrusunu yazdığım gibi yanlışını da korkmadan ürkmeden. Gazeteci şeffaf ve halkın tarafındaysa ve bu üç gazeteci gibi olayların akışına yön verebiliyorsa toplum adamıdır, halk adamıdır. Gazeteci üç kuruş nasiplenme adına ilkesizleşiyorsa ve kalemini şahsı çıkarları uğruna kullanıyorsa o gazeteci değil başka bir şeydir. Siyasetçide önce insan olacak, sonra siyasete soyunacak. Ben varsam Yok, öyle rozet, selfi siyaseti, yok öyle karı koca siyaseti… Yaptırmam, yapamazsın.
Evet, her başarının bir ceremesi olduğu gibi mükafatı da var!!! Bizlerde o mükafatı bakın nasıl aldık, önce sayfalarımıza engel, haber yapılan belediye başkanı tarafından hedef gösterilme ve tehdit. Sonrası ise emniyette ifade, Bakırköy adliyesi ve savcılık derken bir sürü zaman ve maddi kayıp. Yetmez haber yaptığımız için belediye meclisinde “Sapık” dediler. İ. Melih Gökçek paylaşımında “Şerefsiz” yazdı, sosyal medya hesaplarımızda küfür, tehditlerle. Dün sırtımızı sıvazlayanlar bugün yoklar yanımızda. Olsun biz kimselere yaranmak, kimselerin çıkarlarına hizmet için veya şöhret olmak için haberci olmadık. Biz halkın habercisiyiz, emeğin savunucusu, özgürlük mücadelesi verenleriz. Kimseye eyvallah’ımız yok. Suçumuz aleni konuşulan sözleri veya yapılan patavatsızlığı haberleştirmek, halkın haber almasını sağlamak.
Korkusuz ve minnetsiz üç gazeteciyi çekin darağacına. Yanlışınızı yazanları verin mahkemelere, katledin adaleti, vurun özgürlüklere pranga. Korkmuyoruz sizin yargısız infazlarınızdan, korkmuyoruz sizin ağababalarınızdan. Korkuyoruz muhalefetsiz kalacak bir ortamdan. Elbette adaletli yargıçlar Hanya’yı ve Konya’yı haklı olana değil sizin gibi kafatasçı, eli maşalı düzenin beslemelerine gösterecek.
Bizler yalnız ve bağımsız gazeteciyiz. Siz kabullenmeseniz de Tarih üç gazeteciyi 16 Haziranın bir kenarına yazdı bile. Siz kabullenmeseniz de üç gazeteciyi halkımız anladı ve 16 Haziran öncesinde ve sonrasında gönlüne yazdı bile… Gördünüz herhalde seçimler yalnız propaganda ile söylemle, eylemle kazanılmıyor. Gördünüz herhalde basının gücünü...
