KESK Ankara'ya yürüyor: KHK zulmüne karşı yola çıktık'

KESK  Ankara

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), üyelerine yönelik "baskı, ihraç ve sürgünler" yaşandığı gerekçesi ile İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. KESK,

KESK ve bağlı iş kollarındaki merkez yürütme kurulu üyelerinin katıldığı yürüyüş bugün saat 10.00’da İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir İş Merkezi önünden başladı.

Kadıköy Rıhtım’da yapılan açıklamayla İstanbul’dan yola çıkan KESK’liler, sırasıyla, Gebze, Kocaeli, Yalova, Bursa ve Eskişehir ve ardından Ankara’ya gidecek. Ankara’da Çalışma Bakanlığı önünde gerçekleşecek kitlesel basın açıklamasının ardından ise yürüyüş sonlanacak.

“Alacakaranlık kuşağından geçiyoruz”

HDP İstanbul Milletvekili Avukat Züleyha Gülüm ve HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’nun da katıldığı eylemde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Adeta alacakaranlık kuşağından geçiyoruz” dedi.

Ülkenin ve emekçilerin başına çöreklenen bir örgütlü kötülük ile karşı karşıya bulunduğunu iddia eden Bozgeyik, “Görülmemiş ve zıvanadan çıkmış bir şekilde her gün yeni bir saldırı dalgası başlatıyor” diyerek, şunları söyledi:

 

Geçen hafta içerisinde ilkin etkileri altındaki yargı eliyle Sayın Gergerlioğlu’nun dokunulmazlığı kaldırıldı. Askeri darbe planlarında görmeye alıştığımız bir zamanlama ile aynı saatlere denk getirilerek HDP’ye yönelik kapatma davası açıldı. Üzerinden 24 saat geçmeden aralarında İHD Eş Genel Başkanı’nın da olduğu onlarca siyasetçi, emek ve demokrasi güçlerinin temsilcileri gözaltına alındı. Daha ne oluyor demeye kalmadan bu kez İBB mülkiyetindeki Gezi Parkı, düşman bir gücün elinden kurtarılıyorcasına Vakıflara devredildi. Daha dört ay önce büyük bir gürültü ile Merkez Bankası başkanlığına getirdikleri kişiyi yandaş medya üzerinden hain ilan ettikten 24 saat sonra değiştirdiler. Keyfiliklerinin faturasını fırlayan döviz kurundan dolayı emekçiler öderken aynı sırada birilerinin cebi doldu ya da dolduruldu. Anayasa ve Meclis hiçe sayılarak, yetki gaspı yapılarak AKP Genel Başkanı’nın imzası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararnamesi ile bir sonraki güne uyandık. Sözleşmeden çekilme kadınlara yönelik cinayetlerin ve şiddetin politik olduğunu kanıtlamış, bu yöndeki tartışmalara son noktayı koymuştur. Uluslararası sözleşmelerden çekilmenin usul ve yolu anayasada açıkça tarif edilmesine rağmen bir kararname ile Meclisin iradesi yerle bir edilmiş, adeta adı konmamış bir saltanat dönemi başlatılmıştır.

“Kendileri dışındaki tüm kesimleri iktidarlarının bekası için tehdit görüyorlar”

Bozgeyik, “Yaşanan gelişmeler erken ya da baskın bir seçim ortamı oluşturmayı fersah fersah aşarak Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir faşist sürece evrildiğimizi göstermektedir. Tüm toplumsal fay hatlarıyla oynanarak kafalarının ardındaki her ne ise onu hayata geçirip geçiremeyeceklerinin provalarını yapıyorlar. Korku iklimi yaratarak sadece bedenleri değil zihinlerimizi, ruhumuzu teslim almak, kuşatmak, hareket edemez hale getirmek istiyorlar. Hakları için itiraz eden, sesini yükselten, mücadele eden tek bir birey bile görmek istemiyorlar. Kendileri dışındaki tüm kesimleri iktidarlarının bekası için tehdit görüyorlar. Bu yüzden her tür yol ve yöntemle ortadan kaldırmak, etkisizleştirmek istiyorlar” diye konuştu.

AKP iktidarının devam ettirilebilmesi için sürekli düşman, hain, terörist imal edildiğini ifade eden Mehmet Bozgeyik, “Halklarımızı, emekçileri kutuplaştırıyorlar. Asıl gündemleri konuşamaz, tartışamaz hale getirmek istiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, işsizliğin, yoksulluğun, hukuksuz ihraçların, haksızlığın, hukuksuzluğun, yolsuzluğun ve talanın konuşulduğu, tartışıldığı bir yerde iktidarda kalamayacaklar” dedi.

“Demokrasi ve adalet için yürüyoruz”

KESK Eş Başkanı Bozgeyik, bu yürüyüşlerinin “Artık yeter haykırışı” olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

Yürüyüşümüz, demokrasi ve adalet içindir. Barışa dair umudu gerçeğe dönüştürmek, eşitlik ve özgürlüğü sağlamak içindir. Gerici kuşatmaya karşı laiklik ve aydınlık bir gelecek içindir. Yürüyüşümüz çalışma hakkımız içindir. İstanbul Sözleşmesi tek adamın kararıyla feshedilemez, hala yürürlüktedir! İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz demek içindir. Satış sözleşmelerine karşı gerçek toplu sözleşme ve grev hakkımız içindir. Yürüyüşümüz hukuksuzca ihraç edilen KESK’lilerin, kamu emekçilerinin işe iade edilmesi, OHAL komisyonunun lağvedilmesi içindir. Emeklilerimizin insanca yaşayabileceği Ekonomik, sosyal ve adil bir ortam içindir. Sermayenin pandemi koşullarında Kod 29 adı altında binlerce işçiyi işten atma ahlaksızlığına karşı kamu emekçilerinin ve işçilerin birlikte mücadele ve dayanışması içindir.

Bağlı tüm sendikalarımızın yürütme kurulu üyeleri ile birlikte KESK olarak, tüm üyelerimiz, haksızlığa uğrayan, hukuksuzca ihraç edilen arkadaşlarımız, yokluğa, sefalete mahkûm edilen tüm kamu emekçileri için yürüyoruz. Çocuklarına bir ekmek götürmek için inşaatlarda, tehlikeli işlerde çalışırken işçi cinayetine kurban verdiğimiz ihraç arkadaşlarımızı hatırlatmak için yürüyoruz. Bu vahşi, ahlaksız, vicdansız sömürü düzenine daha fazla dayanamayarak intihar eden emekçilerin vasiyetlerini yerine getirmek için yürüyoruz. Yaşamlarını yitirdikten sonra AKP’ye bağlı OHAL komisyonu tarafından işlerine iade edilen BES Diyarbakır Eski Şube Başkanı Ahmet Çoban, BES üyesi Necdet Kalkan, SES Malatya eski şube eş başkanı Bülent Uçar, Mücahit Karataş ve diğer KESK’li arkadaşlarımızın anılarına bağlılığımızın ifadesi olarak yürüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nde haklarında beraat kararı verilmesine rağmen hala bilinçli şekilde komisyonda dosyaları bekletilen yüz akımız Barış Akademisyenlerimiz için yürüyoruz.

OHAL Komisyonu Başkanının, ‘Kuruluş Kanunumuz gereği yargı kararları bizi bağlamaz’, yine KESK’lilere ilişkin ‘Dosyalarında bir şey yok, yine de bekletiyoruz’ diyerek açıkça ayrımcılık ve hukuksuzluk yapıldığını itiraf etmesini teşhir etmek için yürüyoruz.  Anayasanın 49. maddesiyle güvenceye alınan çalışma hakkımız, işimiz ve geleceğimiz için yürüyoruz.

Yaşam hakkı için, eşitlik ve özgürlük için yürüyoruz, yürümeye devam edeceğiz. Diz çökmedik, çökmeyeceğiz. Biat etmedik, etmeyeceğiz! Haklarımızdan, yaşamlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Haksız, hukuksuz şekilde elimizden alınan işimiz iade edilinceye, faşist baskılar son buluncaya kadar patriyarkaya, sömürüye ve her tür şiddete karşı mücadelemiz devam edecektir.