KARSKAPI'DAN, MAMAK'TAN, SİLİVRİ'YE

KARSKAPI

Dün Silivri Cezaevi’nin önünde mahkemenin kararını okumasını bekleyen tutuklu yakınlarını, gazetecileri, siyasetçileri ve meraklı halkı görünce bir anda Karskapı Cezaevi canlanıverdi gözümün

KARSKAPI’DAN, MAMAK’TAN, SİLİVRİ’YE
 
Heyyyy! Adalet’i Gören Var mııııııı?
 
Dün Silivri Cezaevi’nin önünde mahkemenin kararını okumasını bekleyen tutuklu yakınlarını, gazetecileri, siyasetçileri ve meraklı halkı görünce bir anda Karskapı Cezaevi canlanıverdi gözümün önünde.
 
1980’li yıllarda cezaevi kapılarında bekleşen tutuklu yakınlarının, tutuklu eşlerinin, tutukluların çocuklarının durumu bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
 
Oradaki eşler, oradaki çocuklar, oradaki anne babalar daha mahzun, daha ürkek, daha çekingen, daha kaderlerine razı, daha boynu büküktüler. Onlar kendilerini gerçekten suçlu bir kuşağın, suçlu bir insanın yakını gibi düşünüyorlardı. Eziliyorlardı hapishane ve mahkeme kapıları önünde.
 
Birilerinin kendilerini görmesinden bile çekiniyorlardı. Vebalı insanlardı sanki onlar. O anne babalarla, o eşlerle, o çocuklarla birlikte etrafta koşuşturan, görüntü almaya, haber yapmaya çalışan basın mensupları, kameramanlar yoktu.
 
Ve o cezaevlerini dolduran çoğu suçsuz günahsız gençler, aylarca, yıllarca tutuklu bulundukları bu cezaevlerinden sessiz sedasız birer ikişer tahliye oldular.
 
Bu gençlerin her birinin vücutlarında ağır işkence izleri, beyinlerinde ömür boyu taşıyacakları ağır travmalarla karıştılar toplum içine. Onları tanıyan birçok insan caddede karşılaştıklarında ya tanımamazlıktan geldiler, ya da görmemek için sırtını döndüler.
 
Bugün Silivri’dekiler için “adalet” tartışması yapan hiçbir çevre, hiçbir siyasetçi, hiçbir yazar-çizer onların hangi adaletle, hangi yasayla, hangi kararla karşılaşmış olduklarını aklının ucuna bile getirmedi.
 
Evet, adalet 12 Eylül’de ayaklar altında değil, paspas altındaydı. Adalet diye bir şey yoktu. N’etekim paşa ne derse o oluyordu.
 
Netekim Paşa gözlerini kısıp direktiflerini verdiği yıllarda bugün Silivri’de yargının adaletsizliğine toslamış olan paşaların, emekli paşaların birçoğu o yıllardaki adaletsizliğin birer parçasıydılar. Bu günkü paşaların birçoğu o yıllarda bölük komutanı, alay komutanı, karakol komutanıydılar.
 
Ve bu genç subaylar, o yıllarda bu memleketi en çok seven, bu memlekette  “EŞİTLİK, HAK, HUKUK, ADALET” isteyen gençlerden vatanı kurtarmak için olağanüstü gayretle Nitekim Paşanın emirlerini yerine getiriyorlardı.
Yanlış okumadınız; “bu gençlerden, yani devrimci, ilerici, çağdaş düşünceli gençlerden” vatanı kurtarmaktı amaçları (!).
 
Nitekim, başarılı da oldular. Devrimcilerden, ilericilerden, yurtseverlerden öyle bir kurtardılar ki, aradan geçen otuz yıla karşın devrimci, ilerici, yurtsever, aydın insanlar bir daha vatanlarına sahip olamaz oldular. Vatan tam anlamıyla vatanı satanların eline teslim edildi.
 
Ve aradan geçen otuz yıla karşın ülkemizdeki adaletsiz hukukta, hukuksuz adalette değişen bir şey olmadı.
 
O gün devrimcileri yargılayan adaletsiz hukuk, bugün devlete sahiplenmek isteyen paşaları, subayları yargıladı.
 
O gün de tutukluların savunma hakkı yoktu, bugün de. O gün de sanıklara uydurma suçlar atfedilirdi, bugün de.
 
Bugünle o günün bir farkı var: O gün adaleti kimse sorgulamıyordu. Bugün adaletin adaletsizliği konuşulur oldu.
 
On yıl sonra, yirmi yıl sonra belki daha da erken bir zamanda yine adaletsiz bir mahkeme kurulacak. Ama o mahkemelerin sanıkları bugünkü mahkeme heyetinin, bugünkü siyaset erbabının kendileri olacak.
 
Bugün adaletsizliğe göz yumanların, adalet diye adaletsizlik yapanların, hatta ellerini ovuşturanların yarın adaletsizlikten şikayet etme hakları olmayacaktır. Çünkü, adaletin bir gün herkes için gerekli olacağını herkesin bilmesi gerekmektedir!...
 
Mahkeme bitinceye kadar mahkeme hakkında yazmak, görüş beyan etmek “mahkemeyi etkileme” suçu sayıldığı için yazılamayanlar bugünden itibaren yazılacak, çizilecek.
 
Silivri’nin, Ergenekon’un, Balyoz’un, Oda TV davasının bir dönemle sidik yarıştırma olduğunu, bir dönemden öç alma olduğunu, mahkemenin tamamen düzmece olduğunu yazacak, çizecekler.
 
Yarın, gelecekte kurulacak mahkemede de bugünün egemen güçleri yargılanacaktır! Çünkü kim ne derse desin Türkiye’de adalet yok. Adalet her zaman, her kesime karşı eşit dağıtılacak bir yapıya kavuşturulamadı.
Adaleti gören var mıııııı? Heeeeyyy, sesimi duyan var mıııııı?
 
                                                                                  22.09.2012
                                                                              Mümtaz TEMİZ
                                                                      mumtaz.tem@hotmail.com