Tarih: 17.04.2013 19:57

İnsanlıktan Sen Değil, Biz Yıkıldık DİLEK.‏

Facebook Twitter Linked-in

İnsanlıktan Sen Değil, Biz Yıkıldık DİLEK.‏

12/05/2013,tarihinde çevre bakanı iki günlük programı nedeniyle Trakya,da bir takım incelemelerde bulundu.Gezisinin ikinci gününde tamda namaza gideceği sırada hayatında unutmayacağı bir durumla karşılaştı diye düşünüyorum.

 
Türkiye,de yaşayan halkın beleğinde önemli bir yer tutacağı da bir gerçek.TÜRKİYE CUMHURİYETTİ vatandaşı olan bir genç kızımız  belki de saatlerce bekleyerek çevre Bakanı sayın Erdoğan bayraklı,ya derdini anlatmak için sabırla beklemişti.Bu genç(Dilek özçelik) kızımızın saçları kazınmış kemoterapi sonucu bilinir saçlar dökülür.Bu durumda olmasına rağmen vakur ve asil bir şekilde bakana hasta olduğunu ilaçlarını alamadığını gayet mütevazi bir üsluplu izaha çalıştı.
 
Buna karşılık sayın bakan acelesi varmışcasına  TÜRKİYE CUMHURİYETTİ vatandaşı olan Dilek kızımıza karşı hiçte yakışık olmayan bir tutum sergiledi.Bu yurttaşımıza dilenci muamelesi yapan Bakan sanırım hayatının en önemli dersini aldı...Türk devletinin bir bakanı vatandaşının direk hizmetinde olması kadar doğal bir şey olabilir mi?Belli ki bu genç kızımız bir çok devlet kapısından benzer yöntemlerle geri çevrilmiştir...Sitem dolu sesinden ve vücut dillinden belli oluyordu.Bu gencecik çocuğumuz talihsiz bir hastalık olan(lenf)kanserine yakalanmış.Buna rağmen  hayat dolu ve eğitimini aksatmadan devam ediyor olması bir anlamda azimli ve mücadeleci bir yapıya sahip olduğunu gösterir.Bu ilet hastalığın pençesinde kim olursa olsun moral onlar için ilaç kadar önem arz eder.
 
Oysa ki bu hayat dolu kızımıza devletin en yetkilisi olan sayın bakandan bir darbe indirildi."insanlık bakımından bir kez daha yıkıldım"demesi Bakana olmasa da,biz sokaktaki insanın insanlığını sarstı!!!oysaki hayati bir meselede sıradan bir insan dahi kayıtsız kalamazken, Bürokrat ordusuyla dolaşan çevre BAKANI ERDOĞAN BAYRAK,TAR kayıtsızlıktan öte hakaret vari bir tarzla hizmetinde olduğu vatandaşını rencide etmekten kaçınmadı.Ak partinin zihin kodları bu sadaka kültürünün üzerinde bina olduğu gerçeği bizlerin malumudur.
 
Ülkenin önemli bir bölümünü teşkil eden yoksul vatandaşımızı devlet kapısında, devletin dilencisi konumuna getirilmesi bir ülke için esef vericidir. Fakir fukara fonu adı altında insanı rahatsız eden bir tarzla insanına reva gördüğü yaşam ne yazık ki ülkemin gerçeğidir. Bundan yolla çıkarak bir çok dernek İslami değerleri de kullanarak İslam ahlakına,hukukuna aykırı bir şekilde insanı adeta yerin dibine sokarcasına aynı yolu terennüm ediyor?Sayın bakan sanırım bu genç kızımızın saçlarını kazıtmasını farklı tahayyül etmiştir.Aniden karşısına çıkan bu genç kız tam da namaza koşarken karşısına çıkması abdestim bozulur kaygısıyla mı acaba iteklemeye çalıştı.
 
Sayın bakanın çok rahatsız olduğu her halinden belli idi???Oysaki sayın Bakan Türkiye halkı önünde sadece siyasi itibar kaybı yaşamadı.Kanımca insani, İslami,beşeri bir kayıpta ta söz konusu.Tam tersi namazını kazaya bırakan sabırla bu genç vatandaşımızı dinleyen bir bakanı ona oy vermiş vermemiş tüm toplum takdir ederdi.Bilinir önemli hal ve şartlarda İslamiyetin bir çok referansı vardır.Namazda kaza demek,bir sonra ki namaz vaktinde de kılınmayan namaz kılına-biliniyor.Bu hasta genç kızımız samimi,sıcak GAYET BİLİNÇLİ BİR HAL İLE yaklaştığı devleti onu hüsrana uğratmakla kalmadı güvenini de yitirmesine sebep oldu.
 
Genç kızımızın yerinde tersi olsaydı,yani kızımız çevre bakanı olsaydı.sayın bakanda üniversite talebesi olup ondan uzak olsun kanser hastası olsaydı devleti ona öyle yaklaşsaydı düşüncesi ne olurdu???Bir gazeteci bunu soracak cesaretti bulur mu bu AKP iktidarına,ümidimi koruyarak bir cevherli çıkarda sorarsa yerime ona şimdiden minnet duyarım.Dünün mağduru olduklarını söyleyenlerin bu hale gelmeleri manidardır.Sosyal devlet gereği vatandaşını merkeze alan bir anlayışla devlet yönetilmelidir.
 
Devlet vatandaşın hizmetinde olduğunda bu tür durumlar yaşanmaz. Vatandaş mı kutsal olmalı, devlet mi acaba? Türkiye de maalesef kutsal olan devlettir. Bu gelenek vatandaşını sayıdan ibaret gören bir anlayıştır. Bu anlayışın sakat olduğu gerçeği her gün görünüyor olmasına rağmen ne iktidardan ne de muhalefetten gık çıkmaz. Genç kızımız(bir kez daha yıkıldım)demesinin üzerinde mutlaka durulmalıdır. Demek ki öncesinde de benzer durumlarla karşı karşıya kalmıştır. Üniversite talebesi kızımızın çağdaş modern bir aileye sahip olduğu her halinden belliydi. Birde çaresizlik, umutsuzluk böylesi hal ile durumlarda insanı kemirir. Sadece hastayı değil aileyi de yaşamın doğal akışının ötesine savurur.
 
Bu hastaların ağır hasta statüsünde olduğunu bilmez mi devlet???DEVLET bir gün sadece makam araçlarının akar-yakıtından tasarruf etse bu ağır hasta insanımızın ilaçlarını yıllarca sağlayabilir.Devlet hizmetinde sanırım yüz YİRMİ BEŞ(125)bin makam aracı bulunmaktadır. Yüz yirmi beş(125) bin makam şoförü,altı yüz yirmi beş(625)bin teker ile yüz yirmi beş(125)bin depo benzinin halkın sırtına yüklenen bu kalemin faturasını hesaplamak lazım.Bunlara ilave edilen Yargıtay üyelerine alınan makam araçlarını yirmi(20)taneyi de ilave etmedim???.Fransa’da dokuz bin(9)bulunmaktadır.Ki bu günlerde tartışılıyor yedi (7)bine indirilmesi için.Almanya gibi bir devlette  ise sadece on bir(11)bin makam aracı devlette tahsis edilmiştir.Japon ya da ise dokuz bin(9)bin araç mevcut.BU yoksul halkın boğazından,aşından,emeğinden kesilip devlet ricalinin saltanat sürmediğini söyleyecek biri var-mıdır.Varsa bir baba yiğit rakamlara müracaat etmesini salık veririm.
 
Dünya devleri sayılan devletlerle mukayese ettiğimizde ülkemizi tablo budur.Bu sa-vurgunluk  israf değil mi,mekruh,haram değil mi?Bunu en iyi sayın bakanın üyesi olduğu parti bilmez mi???Bu rakamlardan sonra ülkemizde bakanla gen kızımızın arasında cereyan eden hadiseye biraz daha eğilelim.Bu ülkede siyaset dünyası ile yaşayan insanların dünyası arasında uçurum vardır.Buna rağmen toplum dokumuza nüfuz eden bir siyasi hastalıkla çalıp oynuyoruz. Siyaset dünyasına sirayet eden diyalog,hitap şekli tam bir sokak jargonu gibidir.Ki sokak jargonu da kendi bağrında bir ağırlığa sahiptir.Ülkemizde yaşamın her alanında kronikleşmiş sorunlar bulunmaktadır.
 
Ana muhalefet,yavru muhalefet, mecliste olan partiler,meclis dışında olan siyasi oluşumlar,sivil toplum(STK)ÖRGÜTLERİ hepsi kendi çalıp kendileri oynamazlar.Halkı bir o yana bir bu yana oynatırlar.Nedense meclise kim gidiyorsa başta da milletvekilleri kısa sürelerde gerdan göbek bağlayıp marka kravat elbiselerle arzı endam ederler.Birden mikrofonlar karşısında kibirli duruşları,yürüyüşleri bile değişiyor bu muhteremlerin. Sayın bakanın bu genç kızımıza karşı Vekil olduğunu, onunda asıl olduğunu biliyor olması gerekiyordu. Kadın hakları savunucuları bu onur kırıcı davranış karşısında sesiz kalmamalılar. Demokratik tepkilerle başta feminist kadın örgütleri bu duruma müdahil olmalılar. Herkes em-pati kurarak bu çocuğun kendi çocuğu olduğunu var saysın. Anne baba olarak devlette bakışı açıları ne olur acaba. Ülkemizde var olan siyasette makam koltuk sahibi oldukların da özelikle de liderler siyasi ömürle biyolojik ömrü koltuğa endeksliyorlar. Ülkemizde siyaset hizmet yarışı gibi lanse edilmeye çalışılsa da gerçeği yansıtmaz. İdeolojik çizgilerle her iktidar olan kendi yandaşlarını devlettin tüm kurum kuruluşlarına şu ve ya bu şekilde eklemleyerek kendini hakim kılmaya çalışır. Böylece olan mazlum mağdur halka oluyor işin özetti budur.
 
Sayın bakan acaba bu hasta genç kızımızdan ÖZÜR diler mi acaba? Bizim devlet geleneğinde ÖZÜR denilen erdemli gelenek pek bulunmaz. Oysa demokratik rejimlerde istifa müessesi denilen bir yolda bulunmaktadır. Yakın zamanda Bulgaristan'da elektriğe yapılan bir zam ile kamu oyu ayaklandı. Bu protesto sonucu hükümet istifa etmek zorunda kaldı. Bu protesto esnasında kolluk küvetleri olan polisleri halka karşı aşırı şiddet kullanması sonucu düşen hükmettin Başbakanı da istifa etmişti. Başbakanın istifa gerekçesi de polisin halka karşı uyguladığı şiddet idi. Bizim ülkemizde bu demokratik temayüller sözde olur ÖZDE olmaz asla.
 
Ülkemizde demokratik kültürün kökleşip kurumlaşması için halkın siyasette müdahil olmasıyla gelişip güçlenir. Kıymetli yazarımız Çetin Altanın vurgusuyla enseyi karartmayalım.Dilek kızımıza ALLAH,tan şifa diler,asil vakur duruşunu selamlıyorum.SAYIN BAKANIN İKİ GÜNLÜK TRAKYA GEZİSİNDE AKILDA KALACAK TEK KARE BU OLACAKTIR,SİZCE., ali kazan.16/05/2013.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —