Tarih: 04.06.2016 15:08

İnce, Bostancı gösteri merkezinde partililere seslendi..

Facebook Twitter Linked-in

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Bostancı gösteri merkezinde partililere seslendi..

 CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, "Kurultay top­la­ma gi­bi ta­le­bim, bek­len­tim yok. Uya­rı göre­vi­mi yapıyo­rum, far­kın­da­lık ya­rat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. İm­za top­la­ma ça­ba­sı için­de de­ği­lim" dedi.
 
Coşkulu Kalabalığa konuşan İnce'nin konuşmasından satır başları şöyle: 
 
Bugünkü konuşmamı 4 Haziran 2008’de Şanlıurfa’da CHP’nin seçim otobüsü üzerinde yaşamını yitiren Gençlik Kolları Genel Sekreterimiz Ersin Çıldır’a; Gezi’nin çocukları Berkin Elvan’a, Ali İsmail Korkmaz’a, Abdo Can’a armağan ediyorum.
 
Umutlarımızın kenti İstanbullular, İstanbul’un aydınlık yüzlü insanları hoşgeldiniz.
 
Selam olsun yedi tepeli şehrin insanlarına…
 
Selam olsun Ayasofya'ya, Süleymaniye’ye…
 
Selam olsun Taksim’deki, Gezi’deki işçilere, gençlere…
 
İstanbul’u bizim yapan Fatih Sultan Mehmet’e selam olsun…
 
İşgalcileri geldikleri gibi  gönderen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e selam olsun…
 

 
Biz parti içi muhalefet değiliz. Partide örgütlenmiş bir muhalif hareket değiliz.
 
Bu salonda yaşamını mücadele ile geçirmiş insanlar var.
 
Bu partinin zor günlerinde il başkanlığı yaptım.
 
Grup başkanvekilliği yaptım.  
 
14 yıldır milletvekilliği yapıyorum.
 
Ömrümü CHP’ye adadım.
 
7 Haziran’dan  65 gün önce partiye üye olup bugün kendini CHP’nin yerine koyup beni misafir yerine kimse koyamaz!
Kimse!..
 
Ben bu partiye milletvekili olmak için gelmedim..
 
Seçimden üç gün önce üye olmadım!
 
Rahmetli İsmail Cem’in broşürlerini dağıtarak, afişlerini duvara asarak büyüdüm ben...
 
79 seçimlerinde  Genel Başkanım Bülent Ecevit’in adını  duvarlara yazarak geldim ben...
 
Onun için biz parti içi muhalefet değiliz! Ev sahibinin ta kendisiyiz!
 
 
 
Modern dünyanın bugün için insanlığa armağanı, bugün için en mükemmel rejim, sistem özgürlükçü laik demokrasi.
 
Bizim de 200 yıllık demokrasi mücadelemiz var.
 
Ama bugün insanları ayrıştıran, insanları ötekileştiren, kamplaştıran, kutuplaştıran birisi  özgürlüğümüzü, demokrasimizi tehlikeye atmış durumdadır.
 
Hayat  hakkı tanımıyor, insanlara hoşgörü ile bakmıyor.
 
Vahabi İslamını bize dayatmaya çalışıyor.
 
Bizler  Hacıbektaş’ın, Mevlana’nın torunları olarak bu vahabi İslamını kabul etmiyoruz.
 
Bu değil bizim anladığımız İslam!
 
Biz Türkiye’yi nasıl düzlüğe çıkaracağız?
 
Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımız, ekibimiz uzmanlar çalışıyorlar üzerinde.
 
Bugün kısaca anlatacağım.
 
Türkiye’yi restorasyon sürecine sokarak 2019’da  CHP iktidarını kurarak 2023’te  Cumhuriyeti tekrar geri alacağız hep birlikte…
 
Bunu dört sütun üzerinden kuracağız.
 
Projemiz dört sütundur.  
 
Birinci projemiz ekonomik kalkınma.
 
Biz  sürdürülebilir bir kalkınma, insani gelişmişlik düzeyine bakacağız.
 
Sağlığı,  eğitimi konuşacağız.
 
İçilebilir su miktarını, barınmayı konuşacağız.
 
Biz üretim ekonomisini konuşacağız.
 
Fabrikaları  konuşacağız onlar AVM’leri, gökdelenleri konuşsun.
 
Dünyayı  tanıyan, evrensel sorunları konuşan bir CHP olacağız.
 
Salıdan salıya ‘diktatör bozuntusu’ deyip, onun laflarına cevap veren bir CHP değil!
 
Petrol fiyatlarındaki dalgalanmaları konuşan bir CHP olacağız.
 
Küresel iklim değişikliklerini konuşan bir CHP olacağız.
 
Biz CHP olarak ileriye bakan, küresel  terörü, küresel göçleri, mali krizleri, nükleer silahları konuşan; açlığı, yoksululğu konuşan ve dünyada  adil ve kalıcı barışı nasıl tesis ederiz diye kafa yoran bir CHP olacağız..
 
ODTÜ’de mesciti değil, yüksek teknolojiyi konuşacağız.
 
Marka yaratacağız marka!
 
Türkiye’yi  10 bin dolar tuzağından kurtaracağız.  İlk hedefimiz 15 bin dolar olacak.
 
İkinci sütunumuz katılımcı  demokrasi.
 
Eğitimi  önemsyeceğiz. Çoçuklarımızı laik, çağdaş, bilimsel eğitimle  yetiştireceğiz.
 
‘Laiklik dersek bize oy vermezler’ diyorlar.
 
Vermezlerse vermesinler!
 
Biz  vazgeçmeyeceğiz!
 
CHP belediyeler örnek belediyeler olacak.
 
Kalkınma demek AVM demek değildir!
 
CHP belediyeleri katılımcı, hesap veren,  açıklık ilkesinin uygulandığı sosyal demokrat belediyeler haline gelecek.
 
Üçüncü sütunumuz hukukun  üstünlüğü.
 
Yargı çay toplayan bir yargıdır.
 
Her karakolda bir çavuş, her adliyede bir mübaşir, her  hastanede bir hemşire vardır Cumhuriyetçi.
 
Kimse korkmasın!
 
Bizim görevimiz yargıya ayar vermek değildir.  Yargıya  cesaret vermektir. Cesaret vereceğiz onlara. Korkmayın diyeceğiz…
 
Evrensel  hukuk kurallarını  uygulayacağız.
 
Kimlik siyasetinden Türkiye’yi çıkaracağız..
 
Kimlikler bizim şerefimizdir  ama bu kimliklerimize teslim olmayacağız.
 
Özgürlük, gelecek konuşacağız. Eğitim konuşacağız…
 
Bu kimlikler şerefimizdir ama  onların dışında Türkiye’ yi konuşacağız.
 
Dördüncü ayağımız barış ve güvenlik.
 
Terör evrensel bir beladır.  Türkiye 35 yıldır terörden çok çekmiş, bedel ödemiş bir ülkedir.
 
Ama bugün Batı’dan baktığımızda Erdoğan, Davutoğlu döneminde teröre yardım, yataklık eden ülke olarak algılanıyor.
 
Ben başbakan  olduğumda bunun bedelini ben ödeyeceğim, biz ödeyeceğiz biliyorum.
 
Bize diyecekler ki; ‘Siz teröre  yardım ettiniz.  Sizi uluslararası şu kuruluşlardan çıkaracağız. Size ambargo uyguluyoruz’ diyecekler..
 
Birgün Meclis’te tartışma çıktı. Meclis Başkanı bana ‘Özür dile’ dedi. Ben de dilemiyorum.
 
Telefon çaldı o arada. Anam arıyor, ‘Çocuğum özür dile.  Dövecekler seni’ diyor.  
 
Ana ‘İşim var’ dedim. Biraz sonra babam aradı. ‘Bana bak sakın özür dileme’ dedi.
Sonra  kimi dinledim dersiniz? Babamı dinledim.
 
Anamın üstüne tarla yok. Bütün tarlalar babamın üstüne. Ne yapacaksın.
 
Birkaç gün sonra köy kahvesine geldim. Babam’ Özür dileyesin sana hakkımı helal etmeyecektim’ dedi.
 
‘Simdi  sana iki çay söylüyorum iç bakalım’ dedi.
 
Biz dik duracağız!  Eğilmeyeceğiz!
 
Biz barıştan vazgeçmeyeceğiz.
 
Bu kıt akıllılar  ‘yurtta sulh cihanda sulh’u anlayamadılar.
 
Venizelos  ile savaşmış  Atatürk.
 
Ama Türkiye’ye geldiğinde krallar gibi  karşılamış.
 
Anzaklar’la savaşmış Çanakkale’de. Sonra dönmüş demiş ki ‘Ey uzak diyarlardan gelen analar! Sizin evlatlarınızla bizim evlatlarımız koyun koyuna yatıyor. Rahat olun’ demiş
 
Bu kıt  akıllılar bunları kavrayamaz.
 
Bunlar kendilerini Osmanlı Padişahı sandılar, memleketi bu hale getirdiler.
 
Biz her şeye rağmen vazgeçmeyeceğiz…
 
Gücümüzü nereden alacağız?
 
Gezici çocuklar vardı hatırlıyor musunuz?
 
Hani kırmızılı kadın vardı.
 
Bu Gezi ruhunu Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadrolarında  yeniden yaşatmaya var mısınız?
 
Türkiye’nin sorunu  özgürlük talep eden  Gezi’deki gençler değildir.
 
İki tip insan vardır Türkiye’de.
 
Bir Gezici’ler vardır bir de yiyiciler  vardır.
 
Türkiye’nin en büyük yalanları söylendi.
 
160 Cuma geçti 160 Cuma hani camide içki içmişlerdi?  Hani görüntüler yayınlayacaktın?  Nerede?
 
O çocuklarımıza kocaman bir alkış alayım sizden…
 
Ben büyük adamlarla yola çıkmadım
 
Ben her zaman büyük adamlara değil, büyük davaya inandım.
 
Biz bir yola girdik bu yoldan dönüş yok!

 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —