Esenler Meclisinde İyi Parti AKP Düellosu yaşanırken, CHP’liler iyilik meleği olma gayretini elden bırakmamak için büyük uğraş verdiler.
CHP’li Turna kendi partisine ağır ithamda bulunan “iki yılda kümes bile yapamadı diye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu suçlayan AKP Meclis üyelerine karşı” bindi uçağa Çin’e gitti, Yunan semalarında gezindi, Yunan sağlıkçılarını ziyaret etti, ayağının tozu ile 12 Mart ve diğer darbelere değindi, diğer meselelere teğet geçti ancak bizler CHP’li meclis üyesinin ne dediğini anlayamadık.
“AZİM AKILDIR- İNAT ÖFKEDİR- DEVLET İNATLA DEĞİL AKILLA YÖNETİLİR”
Ekonominin konuşulmasını istemeyen iktidar, gündemi ekonomiden uzaklaştırmayı başardı
"İnadına Kanal İstanbul'u yapacağız" diyerek.
Oysa; azim akıldır. İnat öfkedir. Devlet inatla değil akılla yönetilir. Azim edersen kazanırsın. İnat edersen kaybedersin.
Milletle inatlaşmanın sonu da mutlaka kaybetmektir.
Hatırlayın, Beştepe'de Temmuz ayındaki toplantısında ne diyordu sayın Erdoğan;
"Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, gerek ve ihtiyaç duyulduğunda her türlü değişikliğin süratle yapılabilmesine imkân sağlayan dinamik bir sistemdir. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı gibi şimdi de 'Biz yaptık öyleyse en doğrusu budur' gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz."
Yani, "İnat etmiyoruz, değişime açığız" diyordu.
Bugün ise, "Kanal İstanbul'u yapacağız, inadına yapacağız." diyor.
İstanbul'un deprem riski varken, vatandaş ay sonunu zor getirirken, salgınla mücadelede 3. dalga kapımızdayken, işçisi, esnafı, memuru, sanatçısı birer ikişer intihar ediyorken, inadına Kanal İstanbul yaptıracak bir sisteme geçmişiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile anlayacağınız.
Ne deprem umurlarında, ne doğa, ne ekonomi ne de halkın iradesi...
Muhteşem diye lanse edilen tüm projeleri zarar eden ve bu zararları da halkın sırtına yükleyen bu zihniyet, Kanal İstanbul'u hizmet için değil inat olsun diye yapacakmış. Onlar için sıkıntı yok çünkü, zarar eden faturaların hesabı kendilerine kesilmiyor.
Vergiyi vatandaş veriyor, inadı da sayın cumhurbaşkanı ediyor, bu kadar basit....
Sayın Erdoğan, daha öncede “Biz bu şehre ihanet ettik” demişti İstanbul için, şimdi de büyük bir ihanete de inadıyla imza atmaya hazırlanıyor.
Oraya harcanacak parayla İstanbul'da riskli bina kalmaz ama inat olsun diye şehrimize Kanal İstanbul yapılacak.
“MAZLUM DOĞU TÜRKİSTANLILARIN SESİ KANADA'DAN DA DUYULDU”
İnatla Kanal İstanbul yapmaya kalkanlar, Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sahip çıkmıyor inatla ne yazık ki...Bakın, Kanada, Çin'in Uygur politikalarını 'soykırım' olarak tanıdı!
Kanada Türk değil, Müslüman bir ülke de değil.
Ülkemizin müslüman iktidarının ise bu konuda bir politikası yok. Mecliste bu konuyu gündeme getirdiği de...
Üstelik Çin ile olan ticaretleri de münasebetleri de artarak devam ediyor.
Mazlum Doğu Türkistanlıların sesi Kanada'dan da duyuldu ama yine Ankara'dan duyulamadı!
Hani sayın Cumhurbaşkanı, dünyadaki ezilen müslümanların sesiydi?
Uygur Türkleri Kanada Parlamentosu Önünde Çin'i Protesto Ediyor, kendilerine ne bir polis müdahale ediyor ne de bir gözaltı uygulanıyor.
Kanada’da Uygur soykırımı oylandığı gün alelacele meclisin önüne gelen Uygurlara, gösteri izinleri olmamasına rağmen Kanada polisi gösteri izni verdi biliyor musunuz? Çinlilerin muhtemel sabotajlarına karşı da Uygurları korudu.
Bizim ülkemizde ne olmuştu hatırlayın..! Çin’i protesto ediyorlar, kayıp yakınlarının yerlerini soruyorlar diye, polisin müdahalesi yanında bir de hakaretlerine maruz kalmışlardı. Kaldıkları yerler ise ablukaya alınmıştı polis tarafından.
Genel Başkanımız sayın Meral Akşener, TBMM Grup toplantısında Doğu Türkistanlı bir kızımızı kürsüye çıkardığı anlarda ise Meclis TV canlı yayınını kesmişti hatırlarsanız” dedi.