Al Sana… ANNAN
Annan Planı’nı onaylatmak için gecesini gündüzüne katanlar, kıyameti koparanlar ve Kıbrıs’ın siyasi dengelerini alt üst edenler bu günleri siz hazırlamadınız mı? Rumları siz şımartmadınız mı?
Rumlar Akdeniz’de petrol arıyor. Ankara ise engellemeye çalışıyor. Engelleyemezsin kardeş engelleyemezsin. Çünkü ellerine koz vermişsin bir kere… Yalnız Ankara’da mı çok bilmiş yalaka köşe yazarları, bilim adamlığı taslayan sermaye uşakları, sosyete bozuntuları ve iktidar yalakaları? O günlerde ver kurtul diyenler, Kıbrıs’ın kaderiyle oynayanlar, çok okuyup adam olamayanlar siz de bu suçun ortaklarısınız.
Tarihten ders almayanlar, tarih sayfalarındaki ibretlikleri görmek istemeyenler ABD’nin Siyonizm’in ve Emperyalizm’in ipine tutunanların tarih sayfalarına nasıl gömüldüklerini nasıl yalnızlaştırılarak dost bildikleri tarafından, arkadan hançerlendiklerini tarihin derinliklerinde okumadınız mı?
Bu kadar borçlanırken düşünmediniz mi veya Atamızın, “Ekonomik bağımsızlığı olmayanların, siyasi bağımsızlığı olmaz.” sözünü hatırlamadınız mı? Borçlar gırtlağa dayanmış, enerjde Rusya’ya bağımlı, savunma sanayisi ABD’nin elinde; askeri uçakların ve silahların bakımı, onarımı İsrail’e bağımlı iken bu halka diyeceksin ki “ben bu ülkelere kafa tuttum” biz de inanacağız öyle mi?
Rumlar kendilerini adanın sahipleriymiş görüyorlar. Eee haksız değiller. Çünkü, gerekli tavizleri vermişsiniz. Akdeniz’de petrol arama işini düşmanımız İsrailliler yapıyor. Denktaş’ın, “Kıbrıs milli davamızdır.” sözüne itibar etmeyenler 20 Temmuz’da ancak akılları başına geldi. Kıbrıs Rum Kesimi’ni ve Yunanistan’ı kalkınmış ülke olarak tanıtmaya çalışanlar, Yunanistan’daki krizden sonra çark ederek yanılmışız bile diyemediler. Annancılar! Annancılar! Hatalarınızın bedelini bir ulus çekiyor. Farkında mısınız?
MİT Müsteşarı tam bir görev adamı. Aynı zamanda Başbakan’ın da dış ilişkilerde, terör meselelerinde elçisi olan Mit Müsteşarı, -elçiye zeval olmaz derler- teröristlerle anlaşma yaparken ağzından kaçmış olmalı; “Sayın Apo” demiş. “Habur’daki anlayış bitti” demiş. Onu demiş, bunu demiş. Birazda pot kırmış. Neticede Ankarayı zora sokmuş; yaptıklarını inkâr edenlerin kartının düşmesine, şeref-meref meselelerine kadar iş uzamış. Yandaş medya sus pus oldu. Şerefli - şerefsiz ayrımında taraf oldu. Devlet Bahçeli zoraki de olsa konuştu, ama ne konuştu ”yalan abidesi” dedi; hem de Başbakan’a. Bütün bu olaylar olurken Derviş konuşmazsa muradına erer mi? IMF’nin tahsilâtçısı demiş ki, AKP on yıl daha iktidarda kalırsa Türkiye süper güç olurmuş (borçlanarak, borç batağına saplanarak öyle değil mi Ermiş Bey?)
Gelelim Ana muhalefete… Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bir şeyler yapmak için çırpınıyor ama nafile. CHP’nin vitrini, elindeki kadrosu bu arenada iş yapacak beceriye hatta bilgiye sahip değildir. Bunlar AKP’nin gitmesine değil daha da güçlenmesine bilerek veya bilmeyerek çaba gösteriyorlar.
Başbakan ülkenin kurumlarını fethetmenin rahatlığından olacak ki, İsrail’i de, Kıbrıs Rum Kesimi’ni de, Arap Yarım Adası’nı da fethederim diye düşünüyor. Sayın Başbakan, düşündüğün gibi değil bu işler; kurulan sofralar Emperyalistlerin, Siyonistlerin ve Faşistlerin sofrasıdır. O sofralar çakallar sofrasıdır. Ayrıca sözde kafa tuttuğunuz İsrail devlet değildir; ABD’nin karakoludur. Bunun böyle olmadığını söylemek dünyayı tanımamaktır, rejimleri bilmemektir.
Bakınız dünya görüşü geniş olanlar veya çok büyük düşünenler, dünyaya barış getirmek isteyenleri nasıl sildiler? Senaryolar yazılarak onları tarihin sayfalarına ve kitapların kapaklarına yazdılar. Ülke siyasetçilerinin, bilim adamlarının, gazetecilerinin görüşlerine kulak tıkayarak düşman ilan etme anlayışınızın umarım yanlış olduğunu anlamışsınızdır. Dost bildiklerinizle büyük ticari anlaşmalar yaptığınız ortadadır. Bunlara mayınlı arazileri siz sundunuz. 2007’de TBMM’de ŞİMON’a söz hakkı verdiniz, ABD’nin baskıları ile füze radarlarını kurarak bu gün düşman ilan ettiğiniz İsrail’in çıkarlarını sizler korumaktasınız. Ülkemizin ise milli çıkarlarını görmezden gelerek ve komşularımızla sorun yokken sorun yaratan da sizlersiniz. Bir de üstüne üslük Yahudi ödülünü de alarak medyada boy gösteren de sizlersiniz. Bütün bu dostluk emarelerinin işe yaramadığını gördünüz herhalde.
Sayın Başbakan 1996’da yapılan ticaret anlaşmasını iptal ederseniz samimiyetinize inanacağız. Emperyalizmin küresel çıkarları için, ulus devlet kavramını düşman ilan ettiniz. Güneydoğu’daki emperyalist planları yapan ABD, bu ülkenin ve ülke insanının en büyük düşmanıdır. Ülkenin emekçi, özgür, direnişçi yurt severlerini ve aydınlarını susturduğunu zannedenler yanıldıklarını geçte olsa anlayacaklar. Ne Diyelim Domuzdan, Emperyalistlerden, Siyonistlerden Dost OLMAZZZ….